Sığınma Evi Trajedisi
Gündeme öyle dalıp gidiyoruz ki, çoğu zaman etrafımızdaki sıkıntıları gözümüz görmüyor. Her hafta başka konunun peşine takılıp gidiyoruz.
Hele şimdilerde başkanlık tartışmalarına bayılıyorum. Sanki tüm sorunların önündeki tek engel parlamenter sistem.
Yerelde ulusalda dağ gibi sorunlar var. İnsanlar asgari ücrete iş bulamıyor, bulsa nasıl geçinecekler? Yerele gelince, benim kadar biliyorsunuz dertleri ama mesela bir konuyu ben de bilmiyordum.
***
İzmir’in merkezini oluşturan, en büyük ilçelerinden Konak’ta bilinen adıyla söyleyelim ‘Sığınma evi’ olmadığını yeni öğrendim.
Bu konu çok acı geldi bana.
İzmir modern görünümüne, çağdaş yaşam biçimine inat kadın şiddetinin en yoğun yaşandığı illerden biri.
Türkiye’de şu ana kadar da şiddet gören, zor durumda kalan kadınlarımız için üretilen tek çözüm sığınma evleri.
Bu ismi de bir türlü değiştiremedik gerçi. Gökyüzü evleri, Mor evler vs. isimler önerildi ama isimden önce içeriği, ondan önce de varlığı önemli.
Koskoca İzmir’de tam anlamıyla kaç sığınma evi olduğu dahi bilinmiyor. Bakanlığı arıyorsunuz konuyu belediyelere bağlıyor, belediyelere soruyorsunuz çoğu konudan bi haber. Bugüne kadar belki yüzlerce şiddete karşı sempozyumun gerçekleştirildiği Konak’ta adılmış tek adım yok, daha doğrusu yoktu.
***
Yerel seçimlerde Konak’a bir kadın belediye başkanı, Sema Pekdaş seçilince kolları hemen sıvadı. Şimdi ilçenin ilk ve belki de İzmir’in en büyük sığınma evi kurulacak. Yer, gizli tutuluyor.
Ben Sayın Pekdaş’a inanıyorum.
Baro başkanlığı zamanında da şiddete karşı çalışmaların içinde bulunan Pekdaş, bu aslında kurmak ve yaşatmanın zor olduğu bu evleri eminim örnek hale getirecektir. Yalnızca kadınların ağırlanması değil burada meslek becerileri kazandırılarak işe yerleştirilmeleri konusunda da bir fiil çalışacak Başkan.
Şiddet uygulayan erkeklere de ayrıca eğitim verilmesi planlanıyor.
Neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü, 2014 yılında şiddet şikayetiyle 980 kadının Baro’ya başvurduğu İzmir’de sığınma evi deyip geçilmesin, kurtarılan yüzlerce hayat demektir bu.
***
Bir şeyden daha eminim, eğer Konak’ta bir kadın başkan olmasaydı, yine burası kurulamazdı.
Sendika ile sözleşmelerde şiddet uygulayan erkek çalışanlara maaşlarının altı ay eşlerine ödenmesi şartını ancak bir kadın belediye başkanı koydururdu, öyle de oldu. Gerçi hoş böyle şiddete eğilimli bir çalışanın Sema başkandan hayli çekeceği var demektir.
Evet bu evleri kurmak kolay değil, riski büyük, düzeni sağlamak zor.
Ve biz kadın başkanların sayısı artsın diye boşuna demiyoruz.
Çünkü zor konulara dokunabilmek çoğu zaman hem yürek hem duyarlılık gerektiriyor.