Sıcak/Soğuk Suların Yanyana Aktığı Oylat Kaplıcaları
Subaşı, veya gölbaşı isimlerinden ismini alan İnegöl Kazası, Bursa’mızın en güzel, en kalabalık kazalarının başında gelir. Bursa’dan 45 km., Doğuda denizden 310 metre yükseklikte bulunan İnegöl Kazası, Bizanslılar zamanında Tekfurluk merkezi idi. Bu zamandaki adı “Ankelokoma” ide. 1298 yılı Mayıs ayında, Osman Gazinin kumandanlarından Turgut Alp idaresindeki bir süvari birliği ile muhasara edilerek, birkaç saatlik müsademeden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır
Çam, kestane ve kayın ağaçları arasında Güz ile Baharın aynı anda yaşandığı, soğuk su ile sıcak suların yan yana aktığı,yeşillikler ortasında bir Cennet köşe Oylat Kaplıcaları, tarihi bir efsâneden adını alır.
Bilecik Tekfurunun kızı, tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulur. Vücudunun her tarafında yaralar çıkar. Hekimler, bu hastalığı çare bulamazlar. Bulaşıcı özellik taşıyan yaralar, git gide büyür, kızın yanına yaklaşılmaz hal olur. “Alın bunu uzaklara götürür, benim gözlerim görmesin. Kanlı gömleğini de bana getirin…” Tekfurun emri üzerine, şimdiki Oylat Kaplıcalarının bulunduğu yere getirilerek, gömleği hayvan kanına sürülerek, “ÖLYAT” nidaları arasında, burada kendi haline bırakılır. Suların aktığını gören Tekfurun kızı, sürünerek sulara kadar gelir, yaralarını bu su ile yıkar. Çevrede bulunan otlar ve yabani hayvanları yiyerek günlerini, ölümünü bekleyerek geçirmeye başlar. Hayvanlarını otlatan bir çoban tarafından görülen Ankelokoma isimli Tekfurun kızını alarak saraya götürülür. Halkımız arasında, bu kızın çoban ile evlendiği söyleyenler de vardır. O tarihten bu yana “ÖLYAT” diye diye OYLAT olur, çıkar meydana…
Tekfur burada büyük bir saray yaptırır, uzun yıllar yaşar. Burada saray kalıntılarını görmek mümkündür. Tarihi mağara içerisinde çok sayıda insan kafası çıktığı, bunları tekfurun katlettiği söylenir. (Bakınız: Evliyaları ve Âbideleri ile Şehirler Sultanı Bursa. İlhan Yardımcı. 3. baskı. 2005. Uludağ Yayınları..)
Oylat Kaplıcaları A.Ş. tarafından bastırılan ve ziyaretçilere dağıtılan çeşitli broşür ve kitapçıklarda, çeşitli bilgiler yer alan OYLAT KAPLICALARI’na, Bursa-Ankara karayoluyla, İnegöl üzerinde ulaşılır.
İnegöl ilçesine 26 Km. uzaklıkta, dört mevsim tatil yapma imkânı olan bir tabiat harikası…
Yeşille güneşin, soğuklu sıcak şifalı suların birleştiği, 700 metre tarihi mağaranın fantastik güzellikler meydana getirdiği bir mekân…
Amonyum, soryum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, mangan, çinko katyon, klorür, iyodür, bromür, flüorür, sülfat, nitrat, nitrit, hidrofosfat, karbonat, bikarbonat, hidroarsenat ve sülfit anyon bileşimleri olan kaplıca suları, stres, beyin yorgunluğu, kireçlenme ve romatizmal ağrılar, böbrek rahatsızlıkları, düşük ve yüksek tansiyon hastalıklarında tansiyonu dengeleme, kırık yerlerinin deforme olduğu rahatsızlıklar, çocuk felci, kadın hastalıkları, sinir sisteminin vücut dengesini ve çalışmaması, bozulması durumunda iç salgıların kontrolü, muhtelif sinir ağrıları, iltihapları, sinir uyuşukluğu, siyatik, nevralji, cilt hastalıkları, reflü, felç, taş ve kum düşürme gibi, ölümden gayri her derde devâ raporu yayınlanan kaplıcalar, şifâ kaynağı… Prof. Dr. Kerim Ömer Çağlar tarafından 1934-1946 tarihleri arasında hazırlanan rapor tablosu meydana çıkarılmış…Hayat Tarih Mecmuası, Şubat.1965 tarih ve 1 sayılı nüshasında; “Osmanlı İmparatorluğunun İlk Başkenti” başlığını taşıyan yazı içerisinde, Oylat Kaplıcalarına da yer verilmektedir.Burada; Orhan Ş. Yüksel de aynı efsaneden bahseder.
Bu güzel mekânda, Çağlayan Otelde, dört gün kalmak nasip oldu.
Güzellikler yanında, şu hususları da dile getirerek, ilgilerin dikkatini çekmek isterim.
1-Havuzlara girerken, terlikler dışarıda bırakılmalı.
2-Zaman, Sabah, Türkiye, Star, Yeni Şafak gazeteleri alınıyor.
3- Yemekhanede israf var. “Yeğiniz, İçiniz, İsraf Etmeyiniz – Âraf.31 “ Âyet meâli büyük tablolar halinde yemekhaneye asılmalıdır.Yapılan sesli yayınlarda, zaman zaman bu meal söylenilmelidir.
Yemek saatlerinde verilen müzik; ticari zihniyet taşımamalı, ilahi emir dahilinde olmalıdır. Zengin arşivimizden fon müzikler alabilirsiniz…
4-Havuzlara bornozla giren/çıkan kadın/ erkek manzaraları, İslami değerlere ters düşmektedir. Kadın ve erkek asansörleri ayrı olmalı, bu konuda titiz davranılmalıdır.
5-Oylat’ta genel olarak zabıta kontrolü göremedik. Satıcılar bildikleri ve gelen müşterilere göre fiyat uygulaması yapıyorlar. Kontroller; sıkı ve disiplinli olmalıdır.
6-Her türlü gıda maddesi ve ihtiyaçların satıldığı bu mekânda; bir kitapçı dükkânı veya satış bürosu göremedik.
7-230 kişilik konferans salonunda, zaman zaman kültürel ve beyinlere hitabeden etkinlikler yapılmalı, konferanslar verilmelidir.
8- Yürüyüş yolunun bir bölümü güvenli olmayıp, çeşitli tehlikeler arz etmekte…
9-Otellerin alt bölümlerinde biriken kirli sular, sivrisinek ve diğer böceklerin üremesine vesile olduğundan, vatandaşların şikâyetleri olmaktadır. İlaçlama ve üremeye vesile olan bataklıkların kurutulması, yok edilmesi gerekir.
10- Cennet Vatanda, Cennetten bir köşe OYLAT KAPLICALARI yolları, ilave binalar, ışıklandırma, layık olduğu şekilde yapılıyor.
11-Her ihtiyaç göz önünde bulundurularak yapılan otel salonlarında ve odalarda “Doğruya, Güzele, İyiye, Tevhide” dayalı güzel sözler, hadisler ve manzaralar asılabilir. Varlığımızın ve dirliğimizin temel değerlerinden biri olan ÇANAKKALE/İSTİKLAL MARŞI ile ilgili bir köşe yapılması düşünülürse, tablolar tarafımızdan hediye olarak verilecektir.
Gelecek de daha güzel olması dilek ve niyazımızla, yazımı bir şiirimle bitirmek istiyorum:
AKROSTİŞ:
OYLAT ÇAĞLAYAN OTELİ
Oylat Çağlayan Oteli, “Sular Şehri” Bursa’da,
Yıllar ötesinden gelir, bir su varmış burada.
Lisân-ı hal bir efsane, hasta kız ermiş murada.
Aramış Tekfur kızını; dağ,taş, orman, ovada.
Tarihler olmuş tamam, “ÖLYAT” denen yuvada.
Çağlayan bir selimiz var, bahtımız “kara” değil,
Anadolu’muz Dost-u yâr”, sevdâlar yara değil,
Ğılmanlar güller götürür, Şehit önünde eğil,
Lâl, mercan, altın hazine, maddeye verme meğ(y)il,
Aç da bak ezel mazine, şan ile şeref dolu,
Yıkar gider öz bendini, nur olur Hakkın yolu,
Aldatma sakın kendini, bükülmez birlik kolu,
Niyazlarda efendini, yazsın sağ ile solu.
Otel analar kucağı, evimizden bir köşe,
Tükenmeyen köz ocağı, güvene “gücen” döşe,
Erenlerin öz sıcağı, arzuya umut döşe,
Lâmekândır her bucağı, ne güzeldir pür neşe,
İksîr-i Dermân KEMÂLİ, Oylat’ta şiir deşe.
KEMÂLİ (İLHAN YARDIMCI)
www.ilhanyardimci.com
ilhan-yardimci@hotmail.com
mansetx.com