content

21 Ara

Sıcak Sendromları

Meteoroloji raporlarına göre Türkiye son 25 yılın en sıcak günlerini yaşıyor ve yaşayacak. Sıcaklığın Ege’ de 43, Akdeniz’ de 40, Marmara’ da 39 ve İç Anadolu Bölgesi’nde 37 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor. Hava sıcaklığındaki bu artışlar sağlığımızı da tabi ki yakından etkiliyor. Üstelik, organizmanın henüz sıcaklara uyum sağlayamadığı ilk günler çok daha tehlikeli. Çünkü, vücudumuzun dış ortam ısısının yükselmesine karşı en önemli savunma araçları, derideki damarların genişlemesi ve terleme ile sıvı kaybedilmesi. Terleme devam ettiği sürece, yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek ısılara tahammül etmek mümkün. Nem oranı yükseldiğinde, terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlıyor ve böylece sıcak çarpması ihtimali de artıyor.

Oysa, organizma sıcaklara ancak 1-2 hafta içinde uyum sağlayabiliyor. Tıp dilinde ‘aklimatizasyon’ adını verdiğimiz bu durumda, hem terlemek daha kolaylaşıyor ve hem de terle atılan sodyum miktarı azalıyor.

Hava sıcaklığının 32 dereceyi, nispi nemin de %60’ ın üzerine çıkmasıyla ortaya çıkan pek çok sağlık sorunu var. Bunlara genel olarak ‘sıcak sendromları’ diyoruz. Sıcak sendromları ağırlık sırasına göre sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması şeklinde sınıflanır, ama bunlar çoğu zaman birbiri içine karışmış olarak görülür.

Şimdi gelin önce daha hafif olanlardan başlayarak bu rahatsızlıkların neler olduğunu, belirtilerini, tedavilerini ve almanız gereken tedbirleri sıralayalım.

Sıcak krampları

Çok kullanıldığı için kol ve bacak ve karın kaslarında daha sık görülür. Kramplar, kısa fakat tekrarlayıcı ve can yakıcıdır. Vücut ısısı normaldir ve hasta normal  veya fazla miktarda terleyebilir.

Sıcakta yapılan efordan sonra dinlenmeye geçildiği zaman başlar. Soğuk bir duş da krampların ortaya çıkmasına neden olabilir. Karın kaslarındaki kramplar yanlışlıkla mide delinmesi sanılabilir.

Bu krampların nedeni, terleme ile kaybedilen su ve tuzun sadece su içilerek karşılanmasıdır. Bundan dolayı da bu hastaların kanında sodyum düşük bulunur. Ağır kramplar kas hasarlarına neden olabilir.

Tedavi: Hastanın  serin yerde istirahat etmesiyle kramplar hafifleyebilir. Bu şekilde düzelmeyenlere, tuzlu su içirilmeli veya damar yoluyla tuzlu serumlar verilmelidir. Bu krampların önlenmesinde risk altındaki kişilerin litresinde 2.5 gram (yarım çay kaşığı) tuz eritilmiş sıvılardan içmeleri önerilmektedir.

Sıcak bitkinliği

Sıcak sendromlarının en çok rastlana türüdür. Sıcağa üç günden fazla maruz kalanlarda daha sık görülür. Belirtilerin nedeni, kalp damar sisteminin aşırı sıcaklara yeterli cevap verememesinden kaynaklanır. Vücut ısısı genellikle yükselmiştir.

Sıcak bitkinliğinin başlıca iki türü vardır:

Su kaybının ön planda olduğu sıcak bitkinliği: Sıcak çarpması riski daha fazladır. Çok yaşlı, bebek, düşkün ve zeka geriliği olup da susuzluklarını yeterince ifade edemeyenlerde görülür. Fazla terleyip de az su içenlerde de rastlanabilir. Bu hastaların kanında sodyum yüksek olarak bulunur.

Başlıca belirtileri, aşırı susama hissi, yorgunluk, halsizlik, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğudur. Vücut ısısı 39 dereceye kadar çıkabilir.

Tuz kaybının ön planda olduğu sıcak bitkinliği: Nedeni, terleme ile kaybedilen su ve tuzun sadece su içilmesiyle karşılanmasıdır.

Aşırı halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, kas krampları ortaya çıkar. Bazı hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma ve karın ağrıları da görülebilir.

Hastaların bitkin bir görünümleri vardır. Derileri solgun, soğuk ve nemlidir. Tansiyon düşük, nabız hızlıdır. Ateş normaldir.

Tedavi: Hasta derhal serin bir yere alınır ve yatar durumda tutulur. Tedavi belirtilerin ve bulguların ağırlığına göre düzenlenir. Böbrek fonksiyonları normal olduğu için, tuzlu serumlar verilebilir. Kesin istirahat şarttır.

Bu önlemlere rağmen ateşleri yükselmekte olan hastaların derhal hastaneye kaldırılmaları gerekir.

Sıcak çarpması

Acil tedavisi gereken, çok ciddi, yaşamı tehdit eden bir tablodur. Nedeni, vücudumuzdaki ısı düzenleyen sistemin, organizmanın yeterli ısı kaybını sağlayamaması sonucu  vücut ısısının 41˚C üzerine çıkmasıdır. Bir çok hayati organın(kalp, beyin, böbrek, karaciğer) fonksiyonları bozulabilir.

Ani olarak ortaya çıkan baş ağrısı, baş dönmesi, konuşma bozukluğu, baygınlık, hayal görme, havale ve komaya kadar giden merkezi sinir sistemi belirtileri ile başlar.

 Sıcak çarpmasının iki türü vardır.

Klasik sıcak çarpması: Yaşlılarda, damar sertliği, kalp yetersizliği, şeker hastalığı olanlarda ve alkoliklerde daha sık görülür. Sıcak dalgaları boyunca, kalp krizi ve kalp yetersizliğine bağlı ölümlerde büyük artışlar olur. İdrar söktürücüler, bazı kalp ve tansiyon, allerji ve sinir ilaçları kullananlar da artmış risk altındadır.

Sıcak çarpması, öncü bir belirti olmaksızın birdenbire başlar. Bilinç

kaybı erken bir işaret olabilir. Baş ağrısı, baş dönmesi, baygınlık, karın ağrıları görülebilir. Ateş yüksekliği ve bitkinlik çok tipiktir. Makattan ölçülen vücut ısısı 41 derece üzerindedir ve vücut iç ısısı 44 dereceyi geçebilir.

Deri sıcak, kuru ve kızarmıştır. Nabız hızlı, solunum zayıf ve yüzeyeldir. Kaslar gevşer, refleksler azalır. Tansiyon genellikle düşüktür.  Tablonun ağırlığına göre, uyku halinden derin komaya kadar giden farklı derecelerde belirtiler vardır.

Efora bağlı sıcak çarpması: İşçilerde, çiftçilerde, askerlerde,  sporcularda, kazan dairesi ve dökümhane çalışanlarında görülür.

Belirti ve bulguları  klasik tiptekine benzer. En önemli klinik fark, bu hastaların terleyebilmeleridir. Bundan dolayı da, vücut iç ısısı çok yüksek olmasına rağmen deri aldatıcı olarak soğuktur. Bu grupta, böbrek yetersizliği, yaygın damar içi pıhtılaşma ve kas hasarı bulguları daha sık ve ağırdır.

Tedavide en önemli husus, sıcak çarpması olanların erken tanınmaları ve derhal soğutulmaya başlanmalarıdır. Çok sık yapılan tehlikeli yanlışlardan biri, şuuru kapalı olan bir hastaya sıvı içirilmeye çalışılması ve soğutulmaya başlanmakta gecikilmesidir.

Hasta hemen gölge bir yere alınmalı ve elbiseleri tamamen çıkarılmalıdır. Vücut yüzeyi hortumla, soğuk suya batırılmış süngerle, duş yaptırılarak… ıslatılmalıdır. Bir taraftan da hastaya vantilatörle hava verilerek suyun buharlaşması sağlanmalıdır. Bunlar, hemen uygulandığında bazı hastaların kendilerine gelmeleri mümkündür.

Düzelmeyen hastalar, klimalı ambulanslarla en kısa zamanda bir hastaneye ulaştırılmalıdır.Soğutma işlemine hastane koşullarında buz-su banyolarında devam edilmelidir. Bu hastalar yoğun bakım ünitelerinde takip ve tedavi edilmelidir.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank