Sıcak Gündem: Yerel Özerklikten Ne Anlıyoruz?
Tarihe çok kısaca göz attığımızda, Yeniçeriler en küçük bir sorunda bile kazan kaldırmışlardır. Saraya karşı, saltanata karşı kapris üstüne kapris yapmaktaydılar.
Bu gün için de bir tarafta dört başı mamur binyıllık temeli olan kadim Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir taraftan da gavurların hain piyonu çapulcu sürüsü, ateşkesten, barıştan ÖZERKLİKTEN bahsedilmekte. Konunun en başından belirtmeliyiz ki, ÖZERKLİK bir yönetim türünün sıfatı veya niteleyicisidir.
Şimdiye kadar bilimsel ve akademik ortamlarda her zaman İl Özel Yönetimlerinin Türkiye yerel yönetimler sisteminden kaldırılması gerektiğini veya Vali'lerin seçimle iş başına gelmesi gerektiğini dile getirmekteydim. Görünen o ki, bu konuda bir kısım hunhar çapulcu kitlesi fırsat kollamaktaymış. Yerel Otoriteler veya Yerel Derebeylikler kurmak istemektelermiş. Bir zamanlar memleketim Fatsa'da Belediye Başkanı Terzi Fikrinin yapmaya çalıştığı gibi. Bu ve bunun gibi olaylar Türk milleti için güzel tecrübeler olmuştur.
Yerel Özerkliğin Ucu Bucağı Nerededir, Nereden Başlar Nereye Gider:
Nihayet gündem, özerklik ve yerel özerklik konularıyla bizzat kendi bilim alanımın tam orta noktasına dayandı.
Öncelikle özerlik için üç temel olgu gerekmektedir, bunları ortaya koymak gerek.
1. Kendine ait bağımsız bir bütçe,
2. Kendine ait yönetim organları ve yönetim kurulu tarafından yönetilme, (kendi kendini yönetim (self management)
3. Ulusal ve uluslararası hukuk tarafından tanınmış olmak şartıyla tüzel kişiliğe sahip olma.
Bu üç temel şart aslında aynı zamanda yerel yönetimlerin olmazsa olmaz varlık nedenleridir. Ancak yerel yönetimler genel anlamda yönetim bilimi içinde "yerinden yönetim" olgusunun veya kavramının bir alt türüdür. Yerel yönetimler, tümevarım mantığına göre hareket edecek olursak, diğer yerel yönetim türleriyle birlikte, (yer yönünden yerel yönetim (coğrafi yerel yönetim), hizmet yönünden yerel yönetim (KİT ler, üniversiteler, odalar borsalar gibi) "yerinden yönetim" olgusunu oluştururlar. Yerinden yönetim ise, daha üst çatıda (yönetim kurumunun oluşum türü açısından) idari yerinden yönetim ve siyasi yerinden yönetim olmak üzere ikiye ayrılır. İdari yerinden yönetimler bu belirttiğimiz hizmet ve yer yönünden yerinden yönetimler iken, siyasi yerinden yönetimler ise "eyaletler" federasyonlar" dır. İşte bu ayrım gündemin üzerinde kilitlendiği noktadır.
En tepeden baktığımızda ise, yönetim merkezden yönetim ve yerinden yönetim olmak üzere ikiye ayrılır.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için tümden gelim mantığıyla yönetim çeşitlemesini şöyle sıralayabiliriz.
Yönetim
Merkezden yönetim: (Devletin başkent ve taşra teşkilatından oluşan bütün)
Yerinden yönetim: [yerinden yönetimin oluşumu açısından] (İdari yerinden yönetim ve siyasi yerinden yönetim)
Yerinden yönetim: [yerinden yönetimin hizmet alanı açısından] yer yönünden yerinden yönetim (Türkiye şartlarında il özel idareleri, belediyeler köyler) hizmet yönünden yerinden yönetim (kitler üniversiteler vb.)
Buraya kadar sanırım kavram netleşmiştir. Bu aşamada özerkliğin kısa bir tanımını yapmak gerek.
Özerklik: kendine ait bütçesi, tüzel kişiliği olan bir yönetim biriminin yine kendine ait yönetim organları ile kendini yönetmesidir. Eski tabiriyle buna "muhtariyet" latincede de "otonomi" denmektedir.
Özerklik, çok büyük coğrafyaların yönetilebilmesi için son derece pratik ve hatta gerekli bir yönetim türüdür. Zira böylesi geniş coğrafyalara merkezi yönetimle hükmetmek zor olduğu gibi, özerklik vermeksizin elde tutmak mümkün olmayabilir.
Hunhar Yolculuğun Kilometre Taşları:
Bir toplum ana devletten ayrılmak isterse şu konuları dillendirir ve şu km taşlarından geçer:
1- Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi > 2- Yerel özerklik (Muhtariyet veya otonomi) > 3- Federasyon 4- Bağımsız (tam özerk) yönetim
Gündemin Özerkliği:
Gündemin özerkliği ise, ana toplumdan birçok noktada (din, dil, ırk, coğrafya, kültür vb. konularda tam olarak ayrışmış alt toplumların ana toplumdan ayrılarak kendi bölgesel yönetimlerini elde etme çabasıdır. Bu çaba sıralamış olduğum temel ayrımlara dayanmaktadır. Ancak bu ayrımları incelediğimizde, bölge için temel bir özerklik gereksinimi sözümona maalesef görülmemektedir.
Neden?
Çünkü din farklılığı yoktur, dil farklılığı ise, bütün ülke genelinde başka alt etnik kökenlerde de (gürcüler, lazlar, rumlar vs.) bulunmaktadır ve özerlik oluşturacak derecede gelişmiş bir dil kültürü en azından Anadolu coğrafyasında oluşmamıştır. Kürt kökenliler için dil üzerindeki sözde kazanımları maalesef Türkiye Cumhuriyetinin gafil iktidarları tarafından gavurların kaşımasıyla verilmiştir. Maalesef bu da, bu gün doğu bölgelerimizde bir avuç çapulcu kitlenin özerklik talebi için en temel argümanı haline gelmiştir.
Irk farklılığına gelince, dil farklılığında olduğu gibi, bir coğrafyada temerküz etmiş alt ırk farkı söz konusu değildir. Bu gün için Kürt kökenli vatandaşlarımız Anadolu'nun dört bir yanında dağılmış ve yerleşmişlerdir.
Kültür farklılığı ise, özerkliğe argüman olacak derecede baskın (dominant) bir nitelik taşımamaktadır. Bu günlerde kültürel farklılığı ortaya çıkaracak açılımların yapılmaya çalışılması zaten tesadüfi değildir.
Gereklilik:
Bu gün için dile getirilen özerklik talepleri kilometre taşında veya bağımsız devlet kurmada seyir defterinin yeni bir sayfasıdır. Türkiye her bir sayfayı açtıkça Türkiye Cumhuriyeti devletinin önüne yeni sayfalar konulacaktır. Ta ki, ortada Türkiye Cumhuriyeti devleti kalmayana kadar.
Bu kilometre taşlarına hizmet edecek her siyasi lider veya yönetici vatana ihanet etmektedir. Zira bu taleplerin ardının arkasının kesilmeyeceği konusunda zerre şüphe yoktur.
Bu taleplerin dillendirilmesi ve ses tonajları ve dahi terörist girişimler artmaya devam ederse, (ki etmekte) MHP lideri Bahçeli'nin son günlerde vurguladığı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin meşru veya legal tepkisi olan Olağanüstü Hal Uygulaması yürürlüğe konulmalıdır.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
çok hoş bir yazı olmuş ağzınıza ve yüreğinize sağlık ustadım benim...
Haziran 30th, 2010 at 14:40Bir devletin kendi güvenliğini sağlamakta çekincelerinin olması o devletin tam egemen olmadığını gösterir.Bağımlı olduğumuz dış güçleri fazla önemseyerek korku derecesine vardırmak ve adımlarımızı onlardan çekinerek atmaktan usandığımız gün Kurtuluş Savaşımızı vermiştik.Belki silahla değil ama doğru iç politikalarla,adalet ve eğitim eşitliği ile,ordu millet el ele kendi içimizdeki ayrık otlarını yolabiliriz.Ta ki iktidarların koltuk korkularını bir tarafa bırakacağı gün gelene kadar daha neleri kaybedeceğimizin hesabını yapmaktan vazgeçip harekete geçersek eğer..
Haziran 30th, 2010 at 16:17