Siber Savaş Stratejileri
Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel, internet ağları ile uzaklıklar yakınlaşmıştır. Yakınlaşan yerler, insanlar arası bağı sanal olarak güçlendirirken, bilginin dolaşımının istenilen şekilde yönlenmesini sağlamaktadır.
Askeri ve sivil güçler için ciddi tehlike ve tehdit unsuru haline gelen bu yeni durum, yeni stratejik önlemler almayın da zorunlu kılmaktadır.
Bakın; ABD'ye yönelik siber saldırıların önüne geçmek için resmi bir strateji oluşturmayı amaçlayan Pentagon, yeni stratejisini hazırlamış durumda. Bu strateji çerçevesinde, ABD'nin yabancı bir ülkeden gelecek siber saldırıları ''savaş nedeni kabul edilebileceği ve askeri müdahaleyle karşılık verebileceği'' belirtiliyor.
ABD hükümetinden birçok yetkili, son yıllarda yaptıkları açıklamalarda, ülkenin bilgisayar sistemlerine yapılacak bir saldırıya ekonomik yaptırımlar, siber misillemeler veya askeri müdahaleyle karşılık verilmesi gerektiğini savunmuştu.
Yeni strateji, Washington'un 1950'lerde nükleer saldırıları caydırmak için oluşturduğu modellerin yıllar boyunca yeniden değerlendirmesiyle oluşturuldu. Strateji, siber saldırıların geleneksel bir savaş ilanına denk gelebileceğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Pentagon, enerji altyapısının çökertilmesi, hastanelerin ve acil durum hizmetlerinin işlemez duruma gelmesi gibi büyük sivil zayiata yol açacak bilgisayar saldırılarına, karşılık verilebileceğini ilan edecek.
Obama yönetimi ve ordu yetkilileri, Wall Street Journal'ın duyurduğu stratejinin ne kadar caydırıcı olacağı konusunda kararsızlık yaşıyor. Dahası, strateji ABD'nin terörist bir grup veya başka bir güç tarafından siber saldırıya maruz kalması halinde nasıl bir adım atacağını net bir şekilde ortaya koymuyor. Ayrıca, askeri müdahale gerektirecek siber saldırının boyutu da açıklanmıyor.
Guardian gazetesi, Pentagon'un açıklayacağı yeni stratejinin, silahlı saldırılar kapsamına siber silahları da dahil ederek, Birleşmiş Milletler'in (BM) meşru müdafaa hakkına adapte olabileceğini belirtiyor.
Fordham Universitesi'nde Bilgi Teknolojileri Hukuku uzmanı olan Joel Reidenberg, yeni stratejinin, ''ABD'nin, vatandaşlarını 21'inci yüzyıl eylemleri dahilinde korumayı amaçladığının anlaşılması açısından önemli olduğunu'' belirtiyor. Pentagon'da siber uzman olarak görev yapmış Sami Saycari ise ''yeni stratejinin mantıklı bir adım olduğunu çünkü ABD'nin savunmasında sabotaj, enerji, telekomünikasyon ve bankacılık alanlarında saldırılara maruz kalabileceğini'' söylüyor.
Diğer uzmanlar ise yeni stratejinin uygulamasının çok zor olduğunu ve internetin askerileştirilmesi riskinin doğduğunu belirtiyor. BM tarafından yayımlanan Siber Barış Arayışı adlı kitabın yazarı Jody Westby, ''siber saldırıların arkasında kim olduğunu tespit etmenin neredeyse imkansız olduğuna'' değiniyor. Westby, ''askeri seçeneklere başvurulması yerine, daha diplomatik seçenekler uygulanması gerektiğini'' ifade ediyor.
ABD'li analistler; Çin ve Rusya'nın siber saldırıların muhtemel kaynakları olabileceğine işaret ediyor. Kongre, Çin'in internet üzerinden federal kurumların ağlarına ''ABD'yi felç edebilecek'' bir saldırı düzenleyebileceği uyarısında bulunmuştu. 2008'de ise Afganistan ve Irak savaşlarının idare edildiği Merkez Komutanlığı'na yapılan saldırılardan Rusya sorumlu tutulmuştu. Rusya ayrıca, Gürcistan ve Estonya'nın maruz kaldığı saldırıların kaynağı olarak kabul edilmişti.
Ancak, siber sabotaj yapmakla suçlanan ülkeler arasında ABD'de var. Geçen yıl İran'ın nükleer tesislerini vuran Stuxnet kötü amaçlı yazılımı dikkatlerin İsrail'e dönmesine neden olmuştu. Siber uzman Westby, ABD'nin ''hiçbir zaman İsrail'e destek olduğuna yönelik iddiaları geri çevirmediğine'' dikkat çekerken, istediğimizde kendi saldırılarımızı yapmasını biliyoruz. Bunun iyi bir diplomasi olduğunu söyleyemem'' diyor.
İnternet ağları, toplumlarda ve devletlerde korku paranoyası oluşturmuştur.
Günün Sözü: Bilgiyle bilinç ikizdir, cesaretle güçlendirmek gerekir.