Sezaryen Kısır Döngü
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’ne (TJOD), bilimsel verilere göre rahim ağzı kanserini veya başka herhangi bir kanseri veya bunlara bağlı ölümleri önlediği ispat edilmemiş olan, ölüm dâhil sakat bırakıcı çok ciddi riskleri olduğu bildirilen bir aşıyı “okul aşılaması olarak 11-12 yaş arası kız ve erkek çocuklara” tavsiye ediyor.
Kanser aşısı olduğunu söyleyenleri bilimsel arenalarda uyardığını söyleyen TJOD, Türkiye’ de kaydı dolayısıyla takibi bile olmadığını söylediği HPV aşısını “ülkemizde görülme oranını 100 binde 4.5, ölüm oranını 100 binde 1.5” olarak bildirdiği bir hastalığa karşı tavsiye ederek kendi kendine tezada düşüyor.
Bilimsel araştırmalar ve ülkemize mahsus sosyal şartlar, HPV aşısının sapasağlam milyonlarca çocuğumuza yapılmasının, mantıksız, mesnetsiz ve onların sağlığını ciddi şekilde riske atabilecek bir uygulama olduğunu gösteriyor.
Ülkemizin alanında en saygın bilimsel derneği olduğuna inandığım TJOD’ un, sekiz bölümden oluşan cevaplarımda dile getirdiğim endişe ve sorunlara bilimsel kaynaklarını da sunarak cevap vererek beni ve kamuoyunu ikna etmesi gerekiyor.
Suskun kalması veya tatmin edici olmayan “baştan savma” cevapları, TJOD’ un en azından itibar kaybına, açıklama ve uyarılarına karşı toplumda güvensizlik duyulmasına yol açacaktır.
HPV aşısı ile ilgili sorularıma cevap vermemek Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’ne yakışmıyor.
Sorulara ulaşmak için: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/01/21/yazilar/tip-yazilari/rahim-agzi-kanseri-asisi/rahim-agzi-kanseri-asisi-hpv-asisi-icin-aciklama-bekliyorum/
Hürriyet gazetesinin haberi:
ANTALYA’da düzenlenen 13’üncü Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nin konularından biri de sezaryenli doğumlar oldu. Türkiye’de sezaryen oranlarının ortalama yüzde 46’ya ulaştığını belirten Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, anne adaylarının, anneannesinden itibaren doğum ağrıları ve zorluklarını dinleyerek gelişen korkularının halledilmesi gerektiğini vurguladı.
Demir, önerilerini ise şöyle sıraladı: “Doğuma hazırlık kursları ve eğitimleri yaygınlaşmalı. Ağrısız doğumlar için, epidural anesteziyi bilen uzmanların sayısı artmalı. Ebelik sisteminin geliştirilmeli. Ama ebeler, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına bağlı çalışmalı.”
‘Tazminatı sgk ödesin’
Sağlık Bakanlığı ile SGK’nın konuyla ilgili elini taşın altına koymasının zamanı geldiğini hatırlatan Demir, şöyle devam etti: “Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları haklarında en çok dava açılan doktor grubu. Kimse bizi ‘Neden sezaryene aldın?’ diye dava etmiyor. Ama ‘Normal doğuma almasaydın, bunlar olmazdı’ diye dava ediyorlar. Bu davalar sonunda çıkan tazminatları ya Sağlık Bakanlığı ya da SGK ödemeli. Halbuki gebelikte her şey yolunda gitse, iyi takip edilse bile doğum esnasında sorun yaşanabiliyor. Örneğin serepral palsi (beyin felci) sadece doğumda (oksijensiz kalmaya bağlı) gelişmiyor. Anne karnında kontrol edilemeyen suyunun az olması, ikiz gebelik gibi başka riskler de yol açılabiliyor.”
2 milyonluk normal doğum davası var
DOKTORUN hamileliği dikkatli takip etmesi, doğumda hasta başında olmasına rağmen bebekte ölüm, omuz kırılması, annede makata doğru yırtıklar gibi sorunlar gelişebildiğini belirten Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin Genel Sekreteri Prof. Dr. Ateş Karateke, “Sorunlar doktora bağlanıyor. Dava edilen doktorlardan yüklü tazminatlar talep ediliyor. Doktorlardaki bu korkular sezaryen oranını aşağı çekme gayretini boşa çıkarıyor” dedi.
‘DAVA AÇILMASIN’
Gebelik ve doğum süreçlerini iyi takip eden doktorlara karşı dava açılmaması için imza kampanyası yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Karateke, “1.5-2 milyon liralık tazminatla yargılanan doktorlar var” diye konuştu. Karateke, 2004’te doktorlara yönelik yapılan Türk Ceza Kanunu düzenlemesinin de sezaryenlerdeki ivmeyi artırdığını hatırlattı. İkinci, üçüncü doğumların da sezaryenle yapılmasının oranların yükselmesinde etkisinin büyük olduğunu belirtti.