Sezar ve Brutus!
Roma tarihinin en etkileyici sahnelerinden biri haline gelmiştir, “Sen de mi Brutüs” sözünün ardından ünlü Brutüs’un ve diğer Roma senatörlerinin bıçak darbeleriyle gerçekleşen jul Sezar’ın ölümü.Onu bu denli önemli bir öykü haline getirense tarih kitaplarında iddia edildiği gibi Brutüs’un Sezar’a olan ihanetidir.
Tarihte Shakespeare’den bir çok ünlü yazara kadar esin kaynağı olmuştur bu ihanet öyküsü. Öyle ki Brutüs sözcüğü dahi günümüzde bile nankörlüğün çağrışımı haline gelmiştir.
Öykümüz kısaca şöyledir ki; Brütüs ünlü diktatör Sezar’a karşı çıkanlarla birlik olmuş ve birlikte Sezar’ı ortadan kaldırmak için birlikte suikast planlamışlardır.
Roma senatosunu hiçe sayan tavırlarla senatoya ayak basan imparator Sezar’da senatörlerin üstüne doğru yürüdüğünü fark etmiş ve bir anda bütün senato üyelerinin bıçak darbeleri altında can verirken son bıçak darbesini vuran isim’de öykünün kahramanı ünlü Brütüs olmuştur. Sezar onca bıçak darbesi arasında can verirken rivayete göre son olarak kendisine bıçağı saplayan evlatlığı Brütüs’ü görünce tarihe geçecek olan “Et tu Brutus” diğer manasıyla “Sen de mi Brutus” şeklinde ki ünlü sözünü söylemiştir.
Böylece tarih Sezar’ı haklı, Brütüs’ü ise hain ilan etmiştir.
Oysa ki tarihe biraz daha derinden bakınca durum hiç de öyle gözükmüyordu. Bu kanlı öykü Sezar’ın acımasızlıkları ve kendi yarattığı bir dizi ihanet tablosu yüzünden gerçekleşiyor.
Öncelikle tarih kitaplarında yazıldığı gibi Brütüs, diktatör Sezar tarafından himayesi altına alınmış, büyütülmüş biri değildi. Brutüs’un babası Pompei şehrinin en zengin ve saygın adamlarından biri olarak geçer tarih kitaplarında. Annesi Servilius ise Roma’nın en güzel kadınlarından biriydi ve baba ölünce Brutüs’u tek başına büyütmüştü. Fakat onun güzelliği imparator Sezar’ın gönlünü çelmiş ve onunla ilgilenmesine sebep olmuştur. Bir süre sonrada Sezar’ın metresi olmuştur. Bu arada annenin baskısı sonucu Sezar, Brutüs’u evlatlık olarak almıştır. Zamanla metresi olan bu kadına çok da iyi davranmayan Sezar bu imparatoriçe adayını terk etmiş ve defalarca başka kadınlarla aldatmıştır.
Son günlerinde başka bir imparatoriçe adayı bulan Sezar, Servilius’u ise gündeme gelinmemesi için evine hapsetmiştir. Bu durum Brutüs’un nefretine ve içten içe de olsa Sezar’a karşı olan kinini arttırmıştı.
Bütün bunların dışında bir başka önemli nokta daha vardı, o da Roma’nın siyasal anlamda ki kargaşasıydı. Brutüs liberal bir Cumhuriyet rejimini savunurken, Sezar ise tüm bu değerleri hiçe sayan bir diktatördü. Bu da Brutüs için Sezar’a karşı daha büyük bir düşmanlık duymasına neden olacaktı.
Bazı tarihçilere göre Brutüs’un, Sezar’ı öldürmesine neden olanın annesi Servilius nefreti olduğu iddia edilse de tek nedeninin bu olmadığı gerçekti. Çünkü Brutüs her şeyden önce koyu bir Cumhuriyetciydi. Sezar ile Pompey savaşları patlak verdiği sırada bile senato konsülü Pompey’in tarafını tutmuş, Sezar galip geldiğinde her ne kadar özür dileyip Sezar tarafından senatoya atansa da Sezar’a siyasi anlamda karşı olduğunu daha o zamanlarda bile göstermiştir.
Brutüs, Sezar'ı bıçakladıktan sonra Roma halkına bunu Roma'nın özgürlüğü için yaptığını anlatır. Kısa süre sonra da Markus Antonius'la olan mücadelesi başlar ve sonunda dayanamayarak intihar eder.
Kimilerine göre Brutüs, çok sevdiği Romanın özgürlüğü için bir vatansever gibi yine çok sevdiği üvey babası Sezar’ı öldürmek zorunda kalmıştır. Kimilerine göre ise kendisini besleyen eli ısırmıştır.