Sevmek Yada Sev(iş)mek!..
SEVGİ VE MERHAMETİ BİTİMSİZ ALLAH’IN ADYLA
Sevmek, ibadet etmektir. “İman edip Salih amel işleyenleri Allah sevgili kılacaktır”(19/96) ilahi muştusunu anlayabilmek ve içine sindirmektir.
Sevmek, bu dünyada kalbine konulmuş, indirilmiş amelleri yerli yerince yerine yerleştirmek ve bitimsiz şükran hisleriyle dolmaktır.
Sevmek “sen”le başlar.
Sen yoksan sevmek yoktur.
Sen varsan “sen” ve” ben” “BİR” oluruz, “bizde” birleşiriz.
Senle iki bir eder.
Senle kalp kan taşımaktan başka bir işe yarar, senle yaşanır senle ölünür.
Sevmek, ekmek gibidir her acıkışımızda. Dünyaya acıkırız öyle doğarız annemizden. Büyümeye acıkırız büyürüz, ölmeye acıkırız ölürüz.
Sevmek, “nar” meyvesi gibidir.
Bir gülüşle binlerce gülüş düşer seven gönüllere…
Sevmek, insan olmayı becerebilmektir. Sevmeden önce dört başı mahur bir ettir insan yokluk kasabında kesilir biçilir ömrü boyunca. Ne zaman “SEVER”, “İNSAN “yazılır artık amel defterine. Sevmiş ve terfi etmiştir artık yüce bir mertebeye.
Sevmek, “A” dediğinde “H” dedirtmemektir.
Uçalım derse uçmak, göçelim derse göçmektir.
Sevmek, kalpten kalbe hicret etmektir.
Sevmek, dünyaya eyvallah etmemektir. “İsyan” etmek, “asi” olmak, “özgür” olmaktır.
Veren ellerden olmayı becerebilmektir.
Sevmek, “Fe kaddere feheda” esprince, takdir yolunda müstakim bir şekilde engelsiz, koşulsuz teslim olarak ilerlemektir.
Sevmek, olmak, pişmek, olgunlaşmak seviyesine yükselmektir.
Sevmek, Allah’ın bir altın tepsi içinde sunmuş olduğu bu yaşamı O’nun “rızası”, emirleri doğrultusunda yaşamaktır.
Sevmek, umutsuzlukları yok ederek yaşama umutla sarılmanın adıdır. Seversen, kanadı kırık kuşlar iyileşir, seversen, “sail” ve “mahrum” sevinir, seversen taşlar bile hisseder sevildiğini, çünkü sevmek “UMUT” etmektir.
Sevmek, Tıpkı, kutlu “nebi” gibi; “HAKKI” halkın içinde aramaktır.
Ezilenin, hor görülenin, sineğin, böceğin, devenin, hakkını gözetmektir.
Sevgisizlikten, kadim “töre” ve “gelenek”ten hesap sormaktır.
Diri diri topağa gömülenin yanında olmaktır.
Ve sonuç olarak sevmek, “CENNETE” giden yolun insanların arasından geçtiğine inanmak, onlardan biri gibi olmak ancak eylemlerinle farkını fark ettirtmektir.
ATATÜRK KÖŞESİ
Fikriye, Mustafa’yı, Latife Atatürk’ü sevdi…
DÜŞÜN-TAŞIN
Behey Yunus sana söyleme derler, ya ben öleyim mi söylemeyince…
GÖNDERMELER
-Adana Valisi Hüseyin Avni COŞ’ un sempatik tavırlarıyla Bursalı çoğu okurlarım tarafından takdir ve tebrikle yad edildiğini biliyor musunuz?
-Bursa’daki imza günüm ve sunumumda beni yalnız bırakmayan değerli dostum Faruk DİLAVER ve arkadaşlarına, Doç. Dr. Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Serhat TEZSEVER’e, İşadamı ve Şair Ramazan Alp’e, Kızılcahamamspor Aş Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep BEKÇE’ye, adını bilemediğim okurlarıma bitimsiz teşekkürlerimi gönderdiğimi biliyor musunuz?
-Atomun, insanın ve evrenin SEVEN, SEVİLEN ve SEVİNDİREN’in rızası için Sevgi yolunda seyrettğini bilmeyen var mı?
-Bursa’dan Canlı olarak katıldığım CENDERE programında Adil ve tarafsız bir yönetim sergileyemeyen, Hüseyin Bayrak’ın bazı hakaretamiz hezeyanlarına ses çıkart(a)mayan, moderatör Mehmet Özalnıkızıl’a kırgın olduğumu biliyor musunuz?
-İngiltere’den gelerek Canlı yayın konuğum olan, II. Elizabeth tarafından fark edilerek ödüllendirilen Suat SANCAR’ın bütün dünyada tanındığını ancak Adana’da keşfedilmeyi beklediğini biliyor musunuz?(http://video.yandex.com.tr/#search?id=159487-00-1u&where=all&text=Suat%20sancar%20mert%C3%A7e%20s%C3%B6yle%C5%9Fi%20de )
-Mayıs ayı içerisinde komşumuz Kahramanmaraş’ta muhteşem bir kitap Fuarı etkinliği gerçekleşeceğini duydunuz mu?
-Adana şehremini v Zihni Aldırmaz’ın hangi maksatla olursa olsun kedilerle ilgili yapmış olduğu icraatlarının tüm dünyaya örnek olabilecek düzeyde bir çalışma olduğunu fark edemeyen internet gazetecisini merak ediyor musunuz?
-Kim ne derse desin Adana’mızın Bursa’dan özellikle sanat ve edebiyat alanında her yönüyle fersah fersah ileride bir kent olduğunu bilmeyen var mı?
-Bursa Genç Dağıtım imtiyaz Sahibi Osman KALFA’nın tüm yoğunluğuna rağmen beni yalnız bırakmayarak gösterdiği misafirperverlik örnekliğini asla unutmayacağımı biliyor musunuz?
-Benimde köşe yazarı olduğum Adana Ekspres Gazetesi’nin Bursa’daki yetmişe yakın okurlarım tarafından her gün tıklanarak okunduğunu bilmeyen var mı?
-Cenazesine gitmediğim vefalı dostum (merhum) Davut ÖZGÜL’ün Çengelköy’deki mütevazı evine başsağlığı için giderek, aynen yaşıyor gibi muhteşem bir Kur’an sohbetli gecede sabahladığımızdan haberiniz var mı?(Tüm geçmişlerimiz haasseten Davut kardeşimiz için EL FATİHA)