Erdoğan’ın Diplomasi Zaferi
Sevgili okuyucular, bu Pazar sohbetinde Başbakan Erdoğan'ın imzasını attığı çok önemli bir 'diplomasi zaferi'nden söz edeceğiz. 2008 Aralığında, hem de Başbakan Erdoğan'ı ziyaretinden hemen sonra İsrail Başbakanı Olmert, Gazze üzerine şiddetli saldırılar düzenlemiş ve birçok masum Filistinlinin ölümüne sebep olmuştu. Başbakan Erdoğan, bu saldırılara karşı çok şiddetli şekilde tepki gösterdi. Hemen ardından 2009 Ocağında yapılan ‘Davos zirvesi’nde dünya televizyonlarının önünde ‘one minute’ olayları cereyan etti ve Erdoğan perez’i ağır şekilde eleştirdi. Daha sonra abluka altındaki Gazze’ye Türk bandıralı Mavi Marmara gemisi insani yardım götürürken açık denizde İsrail askerleri gemiye saldırarak 9 kişiyi şehit ettiler ve 50 kişiyi yaraladılar.
Bu tarihten itibaren Başbakan Erdoğan, İsrail ile münasebetlerin düzele bilmesi 3 şart ileri sürdü. Birincisi Türk Halkı’ndan özür dilemeleri, ikincisi de tazminat vermeleri, üçüncüsü ise Gazze’de ablukanın kaldırılması.
***
Önceki gün İsrail Başbakanı Netanyahu, Başbakan Erdoğan’ı arayıp Ankara’nın İsrail ile normalleşme için öne sürdüğü üç şartı da kabul etiğini bildirdi. Netanyahu Erdoğan’a Türk Halkından özür diliyoruz’ dedi, Mavi Marmara kurbanları için İsrail’in tazminat ödemeyi kabul ettiğini söyledi ve ‘Gazze ablukasının kaldırılması için Türkiye ile birlikte çalışacağız’ dedi ve bu Türkiye’nin ve Türk Başbakan Erdoğan’ın büyük bir diploma zaferidir.
Bu zaferde elbette Amerikan Başbakanı Obama’nın da önemli rolü olduğu anlaşılıyor.
Ancak bu zafer Başbakan Erdoğan’ın bütün riski göze alarak 4 yıldır ısrarla yürüttüğü tavizsiz politika neticesinde elde etmiştir.
Bu diploma zaferi Türkiye’nin itibarını daha da arttırmış ve bölgenin en güçlü devleti olduğunu tescil etmiştir.
***
İsrail’in dünyadaki varlığını bir aysberge benzetebiliriz. Görünen kısmi denizin altındaki kitlesine oranla çok küçüktür.
Dünyanın en büyük para, banka, sermaye, finans çevreleri ile en yoğun, basın, televizyon, iletişim, kısaca medya kuruluşlarında Yahudi, hakimiyeti, en azından ağırlığı, bilinen gerçektir.
Bugün ABD’de de özellikle de finans ve medyanın merkezi olan New Yok’ta nerdeyse İsrail’de yaşayan kadar Yahudi yaşamaktadır ve ABD’nin finans ve medya çevrelerinde büyük ölçüde hâkimiyet kurmuşlardır.
İslâm’da ırkçılık yasaklanmıştır. Bu konuda Türkler özellikle çok dikkatli olmuşlardır. Tarihleri boyunca antisemitik bir politika takip etmemişlerdir. İslâm’ı en iyi anlayan ve uygulayan Türkler, Hıristiyan Batı’nın antisemitizmine ve Ortadoğu ülkelerindeki ideolojik Yahudi düşmanlığına kapılmamışlardır. Ve bugüne kadar Ortadoğu’da çatışmacı politikalara hep karşı çıkmışlardır.
***
Artık Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir sayfa açılıyor. Türkiye. İsrail’in Ortadoğu’daki güvenlik paranoyası karşısında koruyucu bir merkez ülke olduğu teminatını vermeli; karşılığında İsrail ile İslâm ülkeleri arasında barış ve huzuru sağlamak için tesirli faliyetlerde bulunmalıdır.
Bu yeni dönemin, hem Türkiye’nin menfattleri, hem de İsrail ve diğer Ortadoğu ülkelerin menfattleri bakımın dan hayırlı bir başlangıç olmasın temenni ediyorum. ABD Başkanı Obama’nın da anladığı şu gerçek unutulmamalıdır ki Türkiye olmadan Ortadoğu’da barışın sağlanması mümkün değildir.