Sevdiğini Kaybetmek…
Nasıl anlatılır ki?
Yaşanır.
Allah yaşatmasın. Sevdiğini kaybettirmesin.
Ne yazık ki bu acıyı çok fazla yaşar olduk.
Bitmeyen ağıt, durmayan gözyaşı ve haklı isyan haykırışlarıyla...
* * *
Sevdiğini kaybetmek, yürekteki acının zirvesidir.
Gün boyu boğazında düğümle dolaşmaktır.
Hiç geçmez, kaybolmaz ki konuşasın.
Puslu gözler, yatağa uzandığında pınarından süzülen damlalara hükmedemez.
* * *
Yarınlar hiç düşünülmez. O an bitmiştir.
Dün özlenir, gelmesi istenir.
Anıları, olayları, sevinci ve güzellikleriyle...
Bugün ise o acı gerçeğin anlamsızlığında değersizdir. Yaşanmak istenmez.
* * *
Ülke olarak sevdiklerimizi kaybetmenin ruh halindeyiz.
Ateş düştüğü yeri yakar da...
Bu ateş her tarafımızı kavuruyor.
Her gün, bir ilden, bir köyden, bir evden gencecik insanımızın ayrılışı; kanını, soyadını veren ailesini değil hepimizi kahrediyor.
* * *
Keşke hiç yaşanmasa.
Keşke hiç konuşmasak, yazmasak...
Keşke var olan değerlerimizin tadını çıkarsak, paylaşsak...
Keşke yarınları unutmasak, bugünü silmesek, dün ile avunmasak...
Keşke!
Ama yaşamın “Keşke”si yok ki.
Hepimizin başı sağ olsun.
Kaybettiklerimizin toprağı nurla dolsun.