Sessizlerin Ses Savaşı!
Sabırları taşan Alaçatı sakinleri, Türkiye’nin ilk sesle mücadele derneğini kurdular.
Kaymakama gittiler.
Dilekçeleri alındı, sonuç alınamadı.
Emniyete taşındılar.
Muhatap belediyeyi gösterdi.
Belediye başkanının kapısını çaldılar.
“ Yetkim yok” sözüyle şaşırdılar.
Valiliğe yazdılar.
“ Gereken yerlere iletilmiştir” cevabı aldılar.
Bakanlığa dilekçe gönderdiler.
Arayan, soran olmadı.
Mahkemeye başvurdular.
Davanın kararı çıkmadı.
Başbakanlığa ilettiler.
İsteklerine kavuşamadılar.
***
Vatandaş olarak…
Baktılar, çok yalnızlar.
“Bir araya gelelim” dediler.
Dernek kurdular.
***
Alaçatı Sesle Mücadele Derneği.
***
Alaçatı eskiden beldeydi.
Şimdi oldu mahalle.
Türkiye’nin en tanınmış yerleşimi.
Ve bir mahallenin sakinleri…
Ülkede benzeri bulunmayan dernek çatısında altında birleştiler.
***
Üyeler kararlı.
Gürültünün bitirilmesi, huzurun bulunması için mücadele edecek.
Üyelerini artıracak.
Sivil toplum örgütü olarak;
“ Yeter artık “ diyecekler.
***
Derneğin kurucu başkanı Mimar Ahmet Palamutçu amacı anlatıyor:
“ Dilimizde tüy bitti, sabrımız tükendi.
Sinir hastası olduk. Devlet temsilcisinin olmadığı ilçe olur mu? Bireysel başvurulara bakan yok.
Toplandık, artık resmi hüviyetimiz var. Bugün 300 kişiyiz, yarın 3 bin kişi olacağız.
Görevini yapmayanları istemiyoruz. Ya herkes elini taşın altına koyacak, ya da…”
***
Dernek Başkanı Palamutçu’nun iddiaları var.
İncelenmesi için müfettiş istiyorlar.
Valilikten değil…
İçişleri Bakanlığı’ndan mülkiye müfettişi bekliyorlar.
“ Dilekçemiz var. Gelsinler, baksınlar. İçkili kafeterya olarak verilen yerleri incelesinler.
Burada neler yapıldığını, nasıl kanun tanımaz olduklarını görsünler, bizimle konuşsunlar.”
***
Çeşme’deki olay…
Yüksek ses mücadelesinde sesini duyuramayan halkın…
Ses çıkaranlara karşı sessiz kalan makamların…
Sesle eğlence yaratarak parsayı toplayan mekânların…
Sonu merak edilen meselesidir.
***
Derler;
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var”
Göreceğiz.
Ne ses getirecekler?
Kuru gürültüye mi gidecekler!
***