Seri Katil Adayı Asuman!
Komşu sevmez biri değilim. Tam tersi severim lakin kendi halinde olan, etliye sütlüye karışmayan, hastalığı, cenazeyi, düğünü vs bilen samimiyetin cılkını çıkarmayan, anlayışlı, gürültüsüz, sessiz, sakin komşu severim.
Ne yazık ki çocukluğumdan bu yana komşulardan yana pek şansım yok. Özellikle büyüdüğüm mahalle de ki komşular güne gergin başlamama, geceyi de gergin bitirmeme sebep olurlardı. Allah var hiçbiri kötü insanlar değiller başta saydığım gürültüsüz, sessiz, sakin, kısmı dışında hepsini taşırlar. Şuan yaşadığım apartmanda ki komşular gibi…
Aslında asıl suçlu ailem. Çünkü bizi öyle bir yetiştirdiler ki ses çıkarmaya ödümüz kopardı. Küçücük yaşta kız kardeşimle sessiz oyun oynamayı öğrenmiştik. Erkenden kalkardık, anne ve baba uyuyorlarsa sesimizi çıkarmadan ya oyun oynar ya da televizyon izlerdik. Tabi ki bu durum acıkana kadar sürerdi. Biz iki kız kardeşiz annemle babam hiçbir zaman kavgamızdan şikâyetçi olmadılar. Tam tersi çok gülüyoruz diye kızarlardı. Çok gülmeyin, sessiz gülün gibi uyarıları vardı. Kızlar yeter artık gülmeyin de... Yahu o nasıl olacak insanın içine gülme krizi gelince nasıl sessiz güler, ya da gülmesini durdurur?? Oof işte bunu hiç anlamadık…
Bir da anne tarafından 9 kuzeniz. Biz 9 kuzen bir araya geldiğimizde ki uyarıların ise haddi hesabı yok. Her yerden her dakika bir uyarı gelirdi. Kavga çok nadir oldurdu. Biz genelde işin hep eğlenmek ve gülmekten yana olan kısmını kullanırdık. Sonra bir bakardık bizi uyaran aileler bize katılmış. Arada sadece biri çıkıp sessiz olun uyarısında bulunana kadar oynar, güler, eğlenirdik.
Tatil günlerinin bir dinlenme günü olduğunu anlayana kadar da büyüklerimizin bu uyarıları hep garip gelirdi. Garip gelirdi ama uyarıları da dikkate alırdık. Pazar günleri her çalışan için olduğu kadar her öğrenci içinde tatil günü. Ve biz de bunun tadını çıkarmak isterdik. Komşularda buna izin vermezlerdi. Ben apartmanların olduğu değil de bahçeli evlerin olduğu mahallede büyüdüm. Emin olun apartmanda olan sesten daha çok ses oluyor. Özellikle de Pazar günleri…
Kız kardeşimle aynı odayı paylaşırdık. Odamızda arka bahçeye bakardı. Yazları kolay kolay pencere açamazdık. Nuran teyze ve eşinin ellerine çay alıp bahçeye çıktıkları gündür. Sabahın körü dediğimiz o vakitte bahçeye inerlerdi. Fevzi amcanın kulağı da ağır işitir bu yüzden muhabbetleri hep bağırarak yaparlardı. Bir şeyler eker, ya da sökerler, sonra bahçeyi sularlardı. Aynı anda erkenden kalkmış diğer komşularla muhabbet ederlerdi. Hele bir de Zekiye teyze vardı, kadın yedi gün temizlik yapardı. Nasıl bir güç kuvvet var hala anlamış değilim. Bir de sokak sebzecileri devreye girerlerdi, üstelik bir tane de geçmezdi. Kiminin elinde megafon bile olurdu. Belediye bile ilanlarını Pazar günü yapardı. Koskoca pazar sabahı bize olurdu pazartesi sabahı…
Ağlamak isterim, sinirlenirim, susun diye çığlık atmak isterim annem durdururdu. İşte o anlarda tüm benliğimle komşularımı öldürmek isterdim. Çeşitli ölüm senaryoları geçerdi aklımdan. Olmadı küfürlerimin birer tokat olmasını isterdim hepsinin yüzüne yapışsınlar yüzlerini parçalasınlar derdim. Bildiğiniz sadist de bağlardım…
Şuan aynı duyguları aynı apartmanı kullanmak zorunda olduğum komşularda da yaşamaktayım. İlk taşındığımda 3 aileydik bu yüzden ses gürültü olmazdı. Altta ve üstte komşum yoktu. Sonra bir geldiler tam geldiler. Onlara alışana kadar yataktan çok sıçradığım olmuştur. Kaç defa yataktan kim kapımı açmaya çalışıyor ya da kim kapımı açıyor diye kontrole çıkmışlığım var. Apartman da nasıl bir apartmansa artık komşularımın her yaptıklarından haberim oluyor.
Asansörün kaç defa çalıştığını, kimin inip kimin çıktığını, tuvaletin kullanılıp kullanılmadığını hatta ne yemek yediklerini bile biliyorum. Öyle bir banyom var ki üst komşu ne yemek yapıyorsa kokusu olduğu gibi benim banyo da… Alt komşu nerdeyse 24 saat elektrik süpürgesi çalıştırıyor. Ee iki çocukla zor tabiî ki.. Üst komşunun bir de bebeği var ki; gece hep aynı saatte kalkıp çığlığı basıyor ev ahalisi dışında beni de uyandırıyor. Gecenin saat ikisi ilk uyanış ve uyandırılış saati, ikincisi de tam ezan saati. Sanki namaz kılacak… Bir de bu evlere misafir geldiğinde bildiğiniz cümbüş kopuyor.
Tüm bu sesi ve gürültüyü bildiğim için evin içinde bir kertenkele gibi geziyorum. Yemek yaparken her yeri kapatıyorum. Telefonla konuşurken bile sesime dikkat ediyorum. Tuvaleti bile dikkatli kullanıyorum. Klozet olmasa sifon bile kullanmıcam.
Bende böyle komşulara denk gelince içimdeki seri katil uyanıyor. Hatta öyle bir uyanıyor ki; gelişmiş cinayet senaryolarıyla…
Komşudan yana şansım yok bu yüzden katil olma olasılığım % 90. Katil olmak da sorunu çözmüyor ki, koğuştakiler komşulardan daha manyak çıkarlar. Ooof Allahım oooofff . ben bu gidişle dünyanın en büyük seri katili olacağım!!