Sensiz de Olur
O kadar önemsediğin işin, sen olmadan asla olmaz zannettiğin çoğu şey, sen olmasan da olmaya devam edecektir. Eğer insanlar senin varlığından çekiniyorlarsa, sen varken kendileri olamıyorlarsa ve sırf senden korktukları için senin her istediğini yapıyorlarsa seni sevdiklerini zannetme…
Sen onları gerçekten kalpten sevmiyorsan, onların da seni sevmelerine izin veremezsin.
Kendine yalan söylemeye başladığında, herkesin sana yalan söylediğini de zannetmeye başladığın zamandır.
Çocukların ve eşin senin gelmeni isterler uzun süre, sen bir türlü onların ihtiyaçlarını duymak istemezsin. Zannedersin ki onlar sensiz hep yarımdır. Onlar ısrar ettikçe sen kendini daha bir ağırdan satarsın, onları daha fazla ötelersin .
Ve bir gün gelir onlara ihtiyacın olduğunda fark edersin, geriye dönüp baktığında, onca zaman seni bekleyerek mutsuz oldukları zannıyla kendini oyaladığını görürsün. Onlar senin yokluğuna alışmış ve sensiz de mutlu olabilmenin yolarını öğrenmişlerdir.
Zannettiğin kadar önemli olmadığını anlarsın onların dünyasında. Senin yokluğunda dünya yıkılmaz mesela başlarına...
Oğlum üç yaşlarındaydı ve ısrarla söylememe rağmen belli bir şeyi tekrar tekrar yaptığından, “bir daha yaparsa odadan dışarı çıkaracağımı” söyledim. Ama yine aynı şeyi yaptı. Ve odanın kapısını açıp kapının önüne, hole bıraktım ve bunun bir ceza olduğunu söyledim. Kapının iç tarafında beklerken, içeri girmek için ısrar edeceğini sanıyordum. Hatasını anlayacağını falan…
Dakikalar geçti... Kapıda ses yok… Kapıyı açmak için zorlamasın bekleyen ben ne yazık ki boşuna bekliyordum. On dakika sonra dayanamayıp kapıyı açtığımda baktım ki bizimkisi benim ceza olarak verdiğim kapının dışına konmayı bir ödül olarak algılamış. Diğer odalardaki karıştırmak istediği her şeyi karıştırırken buldum. O zaman anladım ki her şey kitaplarda yazıldığı gibi olmuyor. Bazen ceza olarak mahrum ettiğimizi zannederken, bir ödüle dönüşebiliyor bizim yaptıklarımız...
Gerçeklik bizim algıladığımızdan çok farklı. Her birimizin gerçekliği de birbirinden faklı. O yüzden anlaşmak için bu denli yoruluyoruz.
İlişkilerde küsmenin, geri çekilmenin, araya duvarlar örmenin, kendince cezalar vermenin ne denli yanlış olduğunu ve ilişkiyi iyi yerlere götürmeyeceğini defalarca yazıyorum.
Burada da aynı şeyi bir kez daha söylemem lazım. O da şu: siz kendiniz geri çektiğinizde, dişlerinizi sıkarak eşinize ya da sevdiklerinize onları kendinizden mahrum ederek yalnız bıraktığınızda, onlar mutsuzluktan ölecekler diye kesin bir kural yok! Hatalarını anlayacaklar ve sizin ayaklarınıza kapanacaklar diye bir şeyde yok.
Kendinizi o kadar da önemsemeyin. Sizin cimrice verdiğiniz ilgi ve sevgiyi, küserek kendinizi geri çekmenizi bir başka insan canlısı fazlasıyla verebilir. Hiç kimse için, hiç kimse çantada keklik , yada bulunmaz Hint kumaşı değildir!
Gerçekten bir ilişkiyi bitirme kararınız yoksa “Bırakırım!” diyerek atıp tutmayın, "Bana senden daha iyi eş olabilecek onlarca insan var!" diyerek eşinize tehditler savurmayın, inanın siz olmadan da olur. Belki de sizin ceza olarak söyledikleriniz onun için bir fırsata bile dönüşebilir. “Öyleyse ne duruyoruz? Mademki ben bu kadar kötüyüm, o halde elveda!” diyebilir. Ve siz kalakalırsınız, elleriniz bomboş... Kendi attığınız kurşuna kendiniz hedef olup feleğinizi şaşırabilirsiniz.
Sonuç olarak ne istediğini bilmek ve kendimizi değerli görürken aşırıya gidip vazgeçilmezlik yanılgısına düşmemek lazım... Bir de kendimize diğerlerinin terbiye edicisi olarak tayin etmemek de önemli sanırım...