Şengül’ün Gazetecilik Anlayışına Yanıtlar (I)
Neyse, Hüseyin Şengül’ü daha fazla bekletmeyelim. ‘Sıranı birazcık bekle’ dedik ama fazla bekletmek ayıp olur. Bugün kendisinin yaptığı eleştirinin anlamsız olduğuna yönelik düşüncelerimizi belirtelim. Yarın da kendisine, 1 Mayıs 77 tartışmasıyla ilgili yazdığım yazıma yönelik yaptığı eleştirilere yanıt vereyim.
****
Ne yapalım ki, önce Hüyesin Şengül’e gazetecilik dersi vermek zorunda kalacağız. Kendisi gazeteci olmadığını söylemiş ama ben onu gazeteci kabul ediyorum.
Ve Hüseyin Şengül’ü neden gazeteci kabul ettiğimizi baştan söyleyeyim.
Bir, Beylikdüzü’nde kaliteli ve binlerce okuyucusu olan bir derginin Genel Yayın Yönetmenliğini yapıyor. Dergi için söyleşiler yapıyor, dergi için özel yazılar kaleme alıyor.
İki, bölgede yaklaşık 10 yıldır günlük olarak yazıyor.
Ve iddia ediyorum, bölgemizde gazeteci olarak kabul edeceğim ilk 10 ismin arasında yer alır, tartışmasız. Ancak bu o’na gazetecilik dersi vermemize engel değil.
****
Gazetemizde gazetemizi ve yerel gazeteleri eleştiren “Görmezden gelenler ve papağanlaşanlar!” başlığı ile bir yazı yazdı.
Yazısında; Hastane haberini yapan bölge gazeteleri, bir gerçeği görmezden gelerek habercilik ahlakına (ya da etiğine mi demeliyim) sığmayacak bir tavır sergilediler. İkincisi, bu haberi ilk yapan gazetenin haber kapsamı ve hatta dili neyse, diğer gazeteler de aynı minvalde haber yaparak (ve yeni bir haber yaptıklarını da sanarak) papağanlaştılar” diyerek eleştirilerini sıraladı.
*****
Halbu ki, yerel gazetelerde çıkan haberler birbirine benziyordu. Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun’u ilçesinin sınırları içersinde bulunan hastaneye sahip çıkmasından dolayı eleştiren bir basın açıklaması yapmıştı. Açıklamanın ardından birkaç saat geçmeden de Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun, devlet hastanesi için Akgün’ün katkılarına gönderme yaparak bir açıklama yapmıştı.
Ve yerel basında iki açıklamayı farklı veren tek gazete bizdik. Biz olayı araştırarak daha detaylı bilgilerle okuyucularımızı, kamuoyunu bilgilendirmiştik. Haberin ayrıntılarını ve o günkü sayfalarımızı www.gercekgazetesi.com.tr adresinden okuyabilirsiniz.
*****
Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Bizimkent Haber Dergisi’nde Beylikdüzü Devlet Hastanesi ile ilgili yapmış oldukları söyleşileri ve yazıyı örnek göstererek; “Senin elinde yaptığın haberin alasını işlemiş aynı tarihlerde bir dergi varsa ve sen de bu
Konu da haber yapıyorsan, o dergiden alıntı yapmasan bile en azından ismini zikretmek
zorundasın. Bölge küçük ve hemen herkes birbirini tanıyor. ‘Zorunda değilim’ diyenler için bir eleştiri hakkımın olduğunu sanıyorum. Zaten bu yazıyı da onun için yazıyorum. Kaldı ki, dergideki röportaj sayfalarından önce “Beylikdüzü Devlet Hastanesi Yola Çıktı mı?” diye bir yazı var. O yazı ve röportajlardaki bilgiler, bu konuyu birbirinin tekrarı biçiminde papağanlaşarak haber yapan gazetelerin yazdıklarından on kat daha niteliklidir” demiş.
Yetmemiş devam etmiş: “Dergimizden haberi olup da hastane haberi yapan gazetelere soruyorum, yaptığınız etik mi? Bu nasıl gazetecilik? Bir isim zikretmek, sizin nerenizi eksiltirdi? İsim zikretmemeniz, bizden bir şey eksiltmedi. Ben gazeteci değilim, ama gazetecilik böyle bir şey mi? Öğrenmek istedim ve benimkisi bu bapta bir eleştiridir.”
Ve Hüseyin Şengül’e bir kez daha hatırlatalım. Büyükçekmece sınırları içersinde yapılan hastane Beylikdüzü Devlet Hastanesi değil ki, yazının başlığı ile haberini pardon söyleşilerini daha nitelikli buluyorsun. Yazının başlığı zaten haberi eksik ve yanlış yapıyor.
Söyleşiyi yaptıktan sonra, hastane için detaylı bir araştırma yapsan, iki söyleşideki çelişkileri yazsan ve kamuoyunu bilgilendirseydin işte o zaman çok iyi bir dergi haberciliği yapmış olurdun.
Beylikdüzü Devlet Hastanesi ile ilgili yaptığımız haberlerle, başında bulunduğu dergide çıkan söyleşilerin akrabalığı bile yoktur. Olaya vakıf olsa, AK Parti Beylikdüzü İlçe Başkanı İbrahim Bülbüllü’nün, Pınartepe Mahallesi’nde bulunan arsanın Beylikdüzü Belediyesi’nin malı olduğunu söylediğinde itirazı olurdu. Çünkü, Devlet Hastanesi’nin yapılacağı yer belediyenin değil, Sağlık Bakanlığı’nın malı. Çünkü, Gürpınar Belediyesi zamanında yapılan bir protokolle bakanlığa devredilmiş, hastane arazisi.
****
Ve ilk haberimizi Yusuf Uzun’un açıklamaları üzerine; 3 Aralık 2009’da “Uzun Beylikdüzü’ne Devlet Hastanesi istedi” başlığı ile “İl Sağlık Müdürü Dr. Ali İhsan Dokucu'yu ziyaret eden Başkan Uzun, hastane için Gürpınar'da 25 dönüm, Büyükçekmece ve Beylikdüzü arasındaki 39 dönüm ile Haramidere'de 37 dönümlük hazineye ait 3 yer önerdi” diyerek haberimizi yapmışız. Diğer yapılan haberleri saymaya kalksam, bu sayfa yetmez…
*****
Bizim 27 Nisan 2012 tarihli haberimizi manşete taşımamızın gerekçesi Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün açıklaması, ardından Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun’un karşı açıklaması olmuş.
Haberimizin manşeti ise “Bari temeli atılsaydı” diyerek “Temeli atılmadan kavga çıkacak” diyerek ayrıntılı olarak okuyucularımıza duyurmuşuz.
Yani Hüseyin Şengül, başında bulunduğun dergi ile ilgisi bile yok yaptığımız haberlerin. Anlayacağın haberimizde referans vermeye de gerek yok. İsim vermemiz bizim bir yerimizi eksiltmezdi, ancak dergide yapılan söyleşilerin ve yazılan yazının, yaptığımız haberle benzerliği bile yoktu.
****
Ve aynı gün yazdığı manşet haberin olduğu sayıda “Devlet hastanesi kavga çıkartacak” başlığı iki belediye arasında yaşanan açıklama krizlerinin anlamsızlığı üzerine yazmışız. Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Pınartepe Mahallesi’nde yapıldığını ve Beylikdüzü Belediyesi ile alakası olmadığını ifade etmişiz.
Belediyenin internet sitesinde Devlet Hastanesi’nin yerinin Adnan Kahveci Mahallesi olarak gösterilmesini de etik bulmadığımızı not olarak düşmüşüz.
Son söz: Hüseyin Şengül, öğrenmenin yaşı yok. İhtiyar dediysek de, gazetecilikte hala gençsin. Gazetecilikte ise; ben senden daha ihtiyarım. Hani, bilesin istedik.
