Sen Yoktun
Bu geceyi yine uykusuz geçirmişti… Yorgundu bitkindi...
Omuzlarında yılların yorgunluğu vardı sanki ama umutlarını hiç tüketmemişti yıllardır.
İşte yine sabah olmuştu, yavaşça doğruldu yatağından kalktı…
Artık havalar soğumaya başlamıştı sıkıca giyindi…
Şömine ye benzeyen yerdeki ocağı yaktı...
- Önce kendime güzel bir çay demleyeyim diye geçirdi içinden...
Yavaş, yavaş yorgun adımlarla dışarıya çıktı... Tulumbadan su çekti yüzünü yıkadı o anda duvarda asılı duran oltalarına gözü takıldı...
Bir an anıları tazelendi gözlerinde…
Durdu baktı evet bu gün bir değişiklik yapayım dedi, çay yapmaktan vazgeçti içeriye girip ocağın ateşini toparladı bir yere, sonra dışarıya çıkıp olta takımını aldı kapısını kapatıp yürüdü sahile doğru.
Ufak bir kayığı vardı, onu uzaktan görünce üzüldü, hayat ona, oda kayığına vefasızlık yaptığını düşündü, öyle ya uzun süredir onunla ilgilenmemişti...
Oysa ne günleri geçmişti o kayığın içinde gözlerinin önünden film şeridi gibi geçmeye başladı geçmişi tekrar.
Aradan kaç yıl geçmişti… Oysa daha dün gibiydi... Yosungözlüsünü bir balıktan döndüğü gün tanımıştı…
Sahilde durmuş kıyıya yaklaşan balıkçıları seyrediyorlardı arkadaşlarıyla… O anda tek onu görmüştüm dedi kendi kendine… Tek o vardı sanki sahilde… Ama o beni görmedi bile diye düşündü… Sonra ki günlerde buna benzer geçmeye başlamıştı, ama bir gün işte o gün sahile yanaştığımda elimdeki deniz kabuklarını ona uzattım… Hiç unutmam o anı diye düşünmeye başladı tekrar… O anda yosun rengi gözlerini gördüm… Ne kadar süre öylece bakakaldığımı bilememiştim tek hatırladığım ellerinin titrediği…
Oysa evet, evet oysa benimde ellerim titriyordu nedenini bir türlü anlayamamıştım…
Ama sonra ki günler denizden dönüşümde sahile yaklaşırken hep onu arar olmuştu gözlerim… O hep oradaydı, sanki beni bekler gibi…
Anlamıştım… Artık onu sevmeye başladığımı… Oysa hiç konuşamıyorduk sadece gözlerimiz, gözlerimiz konuşuyordu.
Ama bir gün!
—Yarın beni de götürür müsünüz balığa giderken? Dedi, ne diyeceğimi bilememiştim donup kalmıştım...
—Yarın beni de alır mısın giderken?
—Benimle birliktemi gelmek istiyorsun? o an sanki ben değildim konuşan ..O ses benim sesim değildi..Kendi sesimi tanıyamamıştım ..
—Evet!
—Tamam, gel diyebilmiştim…
Nasıl dediğimi bile bilemiyorum sesim sanki benden çıkmıyordu..
İşte o gece hiç uyumamıştım.
Onunla olabileceğimi, onun yanımda olacağını düşünmekten bütün gece hiç uyumadan sabahı etmiştim.
Hemen sahile koştum birde baktım ki orada beni bekliyordu.
Kayığa bindik ipleri çözdüm hiç konuşmuyorduk sanki konuşsak bu büyü bozulacakmış gibi iki suskun sahilden uzaklaşmaya başladık.
Çok garip bir yakınlıktı bizimki her şeyi gözlerimiz söylüyordu, gözler konuşuyordu sadece…
İşte böyle bu suskunluk içinde akşamı etmiştik geriye döndük… Ertesi gün, sonrası günler hep böyle geçmeye başlamıştı ve bir gün işte o gün ilk kez o “ Yosungözlüm “ konuştu .. !
—Seni seviyorum!
Ne diyeceğimi bilememiştim, şaşkındım ama bir o kadar da mutluydum….
Ellerimle bir anda yosun gözlümün ellerini tuttum ,konuşamıyordum..
—Seni seviyorum! Duydun mu? Dedi...
işte şimdi uykuda olmadığımı anlamıştım rüya değil di gerçekti duyduklarım..
—Bende seni seviyorum yosungözlüm! dediğimi hatırlıyorum ..
Sonra nasıl gittiğimizi ve geriye nasıl döndüğümüzü hiç hatırlamıyorum.
İşte o günden sonra deniz bir başka güzeldi benim için başka bir anlamı vardı balık tutmamın
Her gün sevgimizi sunduk denize, tek denizdi sevgimizi paylaşan.
Günler su gibi akıp gidiyordu, deniz kabuklarından yüzükler, bilezikler yapmıştım, o bana sanki denizin bir armağanıydı. …
—İşte yine yüzüne hüzün çöktü bir anda.
Ama şimdi yok, nerde? Ne yapıyor? Diye düşündü…
Yıllar geçti ama ben onu burada bekliyorum diye geçirdi içinden.
Gitmişti yosun gözlü sevdiği.. Yavaşça yosun gözlüm yok, dedi.
Yine yılların yorgun bekleyişi omuzlarına çökmüştü işte..
Aradı gözlerim
Şaşkın ürkek,
Açan güller de,
Esen yeller de,
Ama sen yoktun.
Şimşekler çakıyordu,
Gök gürlüyordu,
Yağıyordu yağmur,
Ama sen yoktun.
Yalnızdım, gariptim.
Çaresizce
Ben ağlıyordum
Ama sen yoktun.
Bir bilinmezdeyim
Ama sen yoksun...