Sen Olma Haslanım Cemal
Hasların Has’ı Hasss Cemal, “Demokrasi” adına yine büyük bir laf etmiş!
Demiş ki; “Herkes Atatürk milliyetçisi olmak zorunda mı?”. “Hayır değil” diyerek kendi sorusunu kendi cevaplayan Hasss Cemal; “Eğer bu rejime Demokrasi diyorsak böyle bir şey söz konusu olamaz” diye de fikrini beyan etmiş.
Yeni bir “Demokratik Anayasa” ile bu kırmızı çizgiler ortadan kaldırılmalı meyanında açıklamalarda bulunan ünlü demokrat; “Eğer Türkiye demokrasi yolunda ilerleyecekse…” diye de özellikle not düşmüş.
Her şey “Demokrasi” yolunda ve adına!
Öyle ya; Anayasa’da var diye Türkiye’de herkes sanki Atatürk milliyetçisi veya olmak zorunda! Eee bak sen değilsin meselâ…
Öyle ya; bu Anayasa’dan şu “Atatürk milliyetçiliği” ibaresini bir çıkartsak, başımız demokrasi adına göğe değecek ve Türkiye demokrasi yolunda acayip ilerleyecek!
Sen olma Hasların Hass’ı Cemalim, sen olma!
Zaten “Demokrasi” dediğin bu değil mi; herkes her şeyi, istediği gibi konuşacak, herkes her şeyi kendine göre yorumlayacak, en ufak bir sınır asla olmayacak, iyi ve güzel seslerin yanında bed sesler, çatlak sesler de olacak. İşte “Demokrasi” dediğin bu değil mi!
Acayip bir Türk milliyetçisi veya Atatürk milliyetçisi değilim, tabii ki olmak ta gerekmez, ama bu anayasada var diye de bundan gocunma ihtiyacı da hiç hissetmedim bugüne kadar.
Türk Milli Futbol Takımı Dünya 3 ncüsü olduğunda, bundan sırf “Türk” olduğumuz, “Türk milliyetçisi” veya “Atatürk milliyetçisi” olduğumuz için acayip gurur duymadık, acayip övünmedik, ama acayip de sevindik, çok da mutlu olduk.
Aynı şekilde İngiltere’den 8 gol yediğimizde de Türk olduğumuz için, milliyetçi olduğumuz için kendimizi kahretmedik, Türklüğümüzden utanç duymadık, sadece üzüldük, hatta zaman zaman bu durumla dalga bile geçtik.
Sendeki bu “Türk” takıntısı, “Atatürk” takıntısı, “Milliyetçilik” takıntısı niye!!!
Yeni ve çağdaş bir anayasada vatandaşlık tanımında “Türklük” kavramının yerine “Yurttaşlık” kavramının getirilmesini uygun buluyormuş Haslanım Cemal. Eyvallah…
Yeni anayasada, seçim barajının % 5’e çekilmesini, MGK’nın anayasal bir kurum olmaktan çıkartılmasını, Askeri Yargıtay’ın, özel yetkili mahkemelerin ve YÖK’ün kaldırılmasını salık veriyormuş Hasların Has’ı Cemalim. Eyvallah…
Türkçe resmi dilin yanında Devlet okullarında anadilde eğitim imkânı (Kürtçe) sağlanmasının yanı sıra, yerel yönetim reformunun önünün de açılmasını (Başkanlık sistemi) demokrasi adına doğru tercihler olarak belirtiyormuş Cemalim, Haslan Cemalim. Hadi buna da eyvallah…
Fakat her ne hikmetse bu isteklerin büyük bir bölümü Apo’nun, PKK’nın ve BDP’nin istekleri değil mi meselâ… Özellikle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusu meselâ, hani şu “Demokratik Özerklik” meselâ…
Meselâ, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin demokratik bir anayasa ile ne alâkası var meselâ…
Meselâ, Apo’nun tüm söylemlerini, ne bir eksik ne bir fazla, bugüne kadar harfiyen tekrarlamış olan Murat Karayılan ile Kandil’e zırt pırt giderek görüşme yapmanın ve bu görüşmeleri yazı dizisi haline getirerek yayınlamanın ne manası var meselâ Cemalim…
Öyle ya; her şey “Demokrasi” yolunda ve demokrasi adına ya!!!
Artık şu gazetedeki gençlik resmini değiştirsen de millet senin şu son halini bir görse, seni anlasa, seni bi tanısa meselâ, hani ya “Demokrasi” adına…
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com