Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul
İstanbul, dünyanın en çok konuştuğu ve gıptayla seyrettiği bir dünya kentidir. Bu şehir filmlere, şarkılara, türkülere, romanlara, hikâyelere ve masallara konu olmuştur. Bugüne kadar İstanbul için neler söylenmedi, neler yazılmadı ki… Bundan sonra gelen nesiller de İstanbul’u dillerine pelesenk edecek, kalemlerine dolayacak… Fakat İstanbul hiç bitmeyecek, anlatıldıkça derinleşecek… Binlerce yıllık tarihî geçmişi olan bu şehir; şair, yazar ve araştırmacıların eserleriyle gelecek nesillere aktarılacak, adeta bir sevdaya dönüşecek…
İstanbul bir hazinedir. Lale devri şairlerinden, bir İstanbul sevdalısı olan Nedim, İstanbul’u İran(Acem)’la kıyaslayan şu altın dizeleri ruh süzgecinden geçirerek ta bugünlere kadar iletir: “Bu şehr-i Sitanbul ki bî misl ü behâdır/Bir sengine yek-pare Acem mülkü fedadır/İstanbul’un evsâfını mümkin mi beyan hiç/Maksûd hemân sadr-i kerem-kâra senâdır” Nedim’in bu dizeleri, İstanbul’un bir taşını İran’dan üstün tutan bir bakış açısını yansıtır.
Nedim’in bir zamanlar bir taşını İran’dan daha kıymetli bulduğu, şehirlerin sultanı İstanbul, UNESCO tarafından 2010 Kültür Başkenti seçilerek bütün dünyanın vitrinine çıkarılmıştır. Artık doğusuyla batısıyla bütün dünyanın gözleri İstanbul’umuzun üzerindedir.
İstanbul, yerli yazarların bitmek bilmeyen bir ilham kaynağıdır. Bu şehir hakkında yazanların birçoğu da ecnebi kökenlidir. Bir şekilde İstanbul’a gelen, bu şehirde vazife gören veya geçerken bu mümtaz kente uğrayanlar, bu şehrin üzerine mercek tutmuşlardır. İşte bu ecnebi kişilerin kaleminden dökülenler, değerli araştırmacı-yazar Prof. Dr. Ümit Meriç tarafından bir araya getirilerek “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adıyla iki kapak arasına alındı. Son derece kaliteli basılan bu kitap Albaraka Türk tarafından okuyucuya sunuldu. Bir katılım bankası olan Albaraka Türk’ü bu kültür hizmetinden dolayı kutluyoruz.
Yabancıların İstanbul’a bakışları bizim açımızdan çok önemlidir. Çünkü onlar bu tarihî medeniyet beşiğine kendi inançları ve kültürleri açısından bakarak kentimizi bellek süzgeçlerinden geçirmektedirler. Onların İstanbul’a dair kanaatleri bize yepyeni ve farklı ufuklar açacaktır. Bizlerin aidiyet duygusuyla baktığı bu şehir, yabancıların gözüyle gerçek mecrasını bulacaktır. İşte bu açıdan bakınca 93 yabancı seyyah yazarın İstanbul’a dair duygu ve düşüncelerinin anlatıldığı bu kitap çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Ekonomiye yön veren Albaraka Türk bu eserle kültürümüze ve İstanbul’umuza çok önemli bir armağan sundu.
“Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı eseri uzun araştırmalar ve uğraşlar sonucu bir araya getiren Prof. Dr. Ümit Meriç, çok kıymetli bir kültür ve medeniyet adamının, merhum Cemil Meriç’in muhterem kızıdır. Onun bu eserinde ve diğer eserlerinde babasının üslubundan derin izler bulunmaktadır. Babasının izinden giden bu değerli hanımefendi yazar, zengin kültürümüze hizmet etmede yorulmak bilmeden çalışmaktadır.
Sosyolog ve akademisyen olan Prof. Dr. Ümit Meriç, “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı eserinde birçok yabancı aydının ve yazarın İstanbul’a dair görüşlerine yer veriyor. Yahya El Gazal’dan Gererd De Nerval’e, Nasır İbn El Ezher’den Ernest Hemingway’e kadar onlarca seyyahın kaleminden dökülen duygu ve düşünceler, gözümüzdeki ve gönlümüzdeki İstanbul siluetini daha da doyumsuz bir hale büründürüyor. Yahya Kemal’in “Aziz İstanbul”unun esrarlı güzelliği yabancı yazarlarca da tescil ediliyor. İstanbul’un güzelliği ve methi sınırları aşarak bütün dünyaya taşıyor. Kitaptaki fotoğraflar esere bambaşka bir görsellik kazandırarak hem göze, hem de gönle hitap ediyor.
Prof. Dr. Ümit Meriç’in “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adını verdiği kitabı 397 sayfadan oluşuyor. Bu muhteşem eserde “Yahya El Gazal, Nasır İbn El Ezher, Mesudi, De Lonney, G. Josephus Grelot, Antonie Galland, Lady Montague, Gererd De Nerval, Alphonse De Lamartine, Marc Twain, Gustav Rasch, Edmonde De Amicis, Anna Grosser Rilke, Şibli Numani, Knut Hamsun, Reşid Rıza, Ernest Hemingway, Michel Butor ve Abir Zaki” gibi isimlerin İstanbul’a dair enteresan izlenimlerini büyük bir keyifle okuyoruz.
Prof. Dr. Ümit Meriç’in yorucu ve titiz çalışmasının ürünü olan “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı eser bir çeşit şehir günlükleri çeşitlemesi olarak da görülebilir. Bu güzel kitap, merhum Genel Müdür Adnan Büyükdeniz’in aziz ruhuna ithaf edilmiştir. Zira kitabın oluşmasında ve basılmasında onun büyük teşvik ve katkıları olmuştur. Eserde merhum Büyükdeniz’in çektiği fotoğraflar da yer alıyor. Bu arada söz konusu kitabın başında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve AlBaraka Genel Müdürü Fahrettin Yahşi’nin sunumları var. Daha sonra Ümit Hanım’ın “Başlarken” adlı Önsöz yazısı yer alıyor.
Önsözler kitabın bir çeşit altın anahtarı hükmünde olan kuşatıcı yazılardır. Bu kıymetli kitabın yazarı Prof. Dr. Ümit Meriç, “Başlarken” adlı Önsöz yazısında İstanbul’la ve eseriyle ilgili olarak şu bilgileri veriyor bizlere: “Seyyahların İstanbul’u surlarıyla, saraylarıyla, kilise ve camileriyle, yalıları ve köprüleriyle bizim şimdi yaşamakta olduğumuz İstanbul’dur. Ne var ki, İstanbul’u ziyaret etmiş olan seyyahlar ölümsüz sayfaları ile asırların tozunu silmekte; ‘yerde her taşını öpüp başımıza koymak istediğimiz’ İstanbul, onlar sayesinde, gözlerimizin önünde katmerli bir gül gibi yaprak yaprak açmaktadır. Yabancı seyyahlar bazen hayran kalarak, bazen haset ederek, bazen bilgileriyle bizi aydınlatarak, bazen cehalet ve dikkatsizlikleriyle bizi şaşırtarak; binlerce, yüzlerce yıl öncesinin İstanbul’unu ve İstanbullularını bugüne taşımaktadırlar. Hakkında en fazla kitap yazılan dünya şehirlerinden biri olan İstanbul’un hafızasına, kaleme aldıkları eserlerle katkıda bulunan bütün o geçmiş zaman insanlarına, gönül aynalarına yansıyan İstanbul ve İstanbullularla bizi tanıştırdıkları ve ‘Şehirlerin Sultanı’nı bize daha çok sevdirdikleri için minnet duyuyoruz.”
Nerden baksan büyük bir emeğin ürünü olduğu her halinden belli olan, usta yazar Ümit Meriç’in kaleme aldığı “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı bu değerli kitap iki ana bölümden oluşuyor: I. Bölüm: Konstantinopolis’ten Konstantiniyye’ye (680-1453); Doğu Roma Döneminde Seyyahlar/Seyahatnamelerde Konstantinopolis… II. Bölüm: İslambol’dan İstanbul’a(1453-2009); 15. ve 16. Yüzyılda İstanbul, 17. Yüzyılda İstanbul, 18. Yüzyılda İstanbul, 19. Yüzyılda İstanbul, 20. Yüzyıldan Günümüze İstanbul, Hükümdarlar Kronolojisi, Yazılı Eserler Bırakan İstanbul Seyyahları, Resim Açıklamaları…
Bu anıt kitap öyle kolay hazırlanmadı. Eserin hazırlık süreci üç yıl sürdü. Ümit Meriç bu kitabı oluştururken İstanbul’a dair yazıların yer aldığı binin üzerindeki kitabı taradı, inceledi, bazılarını satır satır okudu. Neticede birçok malzeme birikti; biriken bu malzemeleri tasnif etmede, kullanmada çok titiz davrandı; tabir caizse ince eleyip sık dokudu. Neticede İstanbul’u farklı perspektiflerden yansıtan kıymetli bir kültür hazinesi çıktı ortaya…
Bilindiği gibi İstanbul, birçok yazarın yazmakla kalemine onur kattığı bir esrarlı şehirdir. Bugüne kadar İstanbul’a dair beş binin üzerinde seyahatname yazıldığını söylersem bu ilginin boyutu anlaşılır. Kitabı vücuda getiren Ümit Meriç, İstanbul’a dair yazılarını kitaba aldığı kişilerin kısaca hayat hikâyelerinden bahsederek, o kişileri okuyucuya ana hatlarıyla tanıtıyor. Bu kitabın birinci bölümünde daha çok, İstanbul’a dair abidelere ağırlık veren Ümit Meriç, ikinci bölümde daha çok insanların sosyal hayatına dair manzaralara yer veriyor.
Ümit Meriç’in “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı eseri İstanbul’un saklı mazisini gözler önüne seriyor. Bu mazi fotoğrafında bazen çelişkiler, uyumsuzluklar, sıradanlıklar ve sıra dışılıklar gözümüze takılıyor. Eseri okuduğunuzda dünkü İstanbul’la bugünkü İstanbul arasında dağlar kadar farkların olduğunu görüyorsunuz. Fakat yabancı seyyahların yazılarını okuduğunuzda dünkü İstanbul’un sıcaklığı sizi sarıyor. Bugünün metal soğuğu İstanbul’undan dünün ahşap sıcağı İstanbul’una kaçmak istiyorsunuz.
Ernest Hemingway savaş muhabiriyken geldiği İstanbul için, “Sarhoşun kahkahası, müezzinin güzel dokunaklı çağrısıyla tam bir çelişki oluşturuyor.” demişti. Aslında bu çelişkiler İstanbul’un yazgısı… Bugün de İstanbul bir çelişkiler sahnesidir. Fakat bütün çelişkilerine, eksik yanlarına rağmen İstanbul, hasretin yangın yeri olan yüreğimizin saf, naif sesidir. Seyyahların gönül aynasından yansıyan İstanbul’u temaşa etmek istiyorsanız Ümit Meriç’in “Şehirlerin Sultanı Seyyahların Aynasında İstanbul” adlı eserini mutlaka okuyun…