content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

07 Oca

Şefkat ve Merhamet Peygamberinin Hüznü ve Sevinci (II)

İman etmeyenler onun için sürekli ıstırap kaynağı ve davet konusu olmuştur.

“(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse canına kıyacaksın!”[ Şura 26/3] ayeti, ondaki insanlığa karşı duyduğu şefkatin ve dolayısıyla iman mutluluğundan uzak kalmalarından ötürü hissettiği üzüntünün boyutlarını ortaya koymaktadır. O kadar ki, Mekke fethine giderken Arç vadisinde, yolun kenarında yeni doğmuş yavrularını emziren bir köpek görünce, köpeği rahatsız etmemesi için ordu geçinceye kadar Cuhayl b. Surakaya nöbet tutmasını emrettiler.[ eş- Şami Subulu’l- huda ve’r- Reşad c 7 s 51]

Yaklaşık 2 milyon kare toprağı on yıllık cihad süresinde, düşmandan 250 (veya 111) askerin ve yaklaşık 150 (veya 93) Müslüman şehidin hayatına bedel olarak İslam’a açması da yine o merhametin tecellisidir.[ Hz. Peygamberin savaşları s 20-21] Bir başka ifadeyle islamda silahlı mücadele/savaş onun merhameti ile tıptaki cerrahi müdahale konumuna getirtilmiştir. Yahudi cenazesi bile Hz. Peygamberden “ o da bir insan değil mi?”[ Buhari Cenaiz 50] diye ihtiram görmüştür. Ve en netice amcası Hz. Hamza’yı şehid eden Vahşi’yi ve ciğerlerini ağzına alıp çiğneyen Hind’i de merhameti Muhammedi’ye ile bağışlayan o değil miydi?

Üst Kimlik İnşası

Onun şefkatinde kimlik inkârı yoktur. Aksine üst kimlik inşası vardır. Medine sözleşmesinde, sözleşmeye taraf olan Arap kabilelerinin her biri tek tek sayılmıştır. Barış içinde bir arada yaşamanın temel şartı hiçbir grubun kimliğini inkar etmemektir. Hz. Peygamber, kendisine gelen elçilere “hangi kabile elçileri?” diye açıkça kimliklerini belirtmelerini isteyen sorular yöneltiyordu. Kendisi de gerektikçe “Ben Abdulmuttalib’in torunuyum[Buhari Cihad 62]” diye kimliğini açıklıyordu. Kişinin, milletini sevmesini değil, milletinin haksızlığına rağmen milletine yan çıkmasını, destek vermesini kavmiyetçilik (asabiyye/milliyetçilik) olarak tanımlıyordu. [Ebu Davud Edep 112. Hadsin yorumu için bk. Çakan, Hadislerle gerçekler s 493-496]

Dünyanın dört bir yanına “Müslüman ol kurtul” diyordu. [ Buhari Bed’ül-vahiy 6, Cihad 103, İlim 30] Bu üst kimlik inşasını ve kurtuluş çağrısını etrafa ulaştırmaya çalışan atlılar, birer şefkat ve merhamet elçisi idi. Ona kim tabi olursa hidayet ve mutluluğa erer, kim de önderliğini reddederse, tam bir mahrumiyete düşer.[ Örnek Kul Son Resul 32-52]

Hüznü

Hiç şüphe yok ki örnek kul ve son Resul, hüzün ve elemi ile de ümmetine ve insanlığa örnektir. Başka bir ifade ile her şeyde insan yapısına en uygun olanını, fıtrata yakışanını örneklendiren Hz. Peygamber, insan yaratılışının tabii bir yanı olan üzüntü ve elem duygularının kullanımına da örneklik etmiştir. “Allah seni insanların verecekleri zararlardan koruyacaktır.[ Maide 5/67]” ilahi garantisi olan kişi neye/niye hüzünlenir? O, insanların kendisine verebilecekleri herhangi bir zararın endişe ve hüznünü yaşamıyordu.

O, ümmetini, Müslümanları hatta insanlığı kucaklayan bir hüznü ve elemi yaşıyordu. “Sizin güçlüğe uğramanız ona çok ağır gelir.[ Tevbe 9/128]” Ayeti bu gerçeğin Müslümanlara ait yönünü ifade etmektedir. “(Resulum!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse canına kıyacaksın!”[Şura 26/3] Ayeti ise onun Müslüman olanların dışındaki tüm insanlar için duyduğu şefkat ve merhametinin göstergesidir.

Merhum Kadı Iyaz’ın Hz. Ali’den naklettiği beyanlar arasında Hz. Peygamberin “Hüzn, ayrılmaz arkadaşımdır, gam ve kederim ise ümmetime yöneliktir” dediği kaydedilmiştir.[ Kadı Iyaz eş- Şifa c1 s 288-289] Enes b. Malik anlatıyor: Hz. Peygamberin oğlu İbrahim can çekişiyordu. Resulüllah’ın gözleri yaşardı. Bunu gören Abdurrahman b. Avf; ey Allahın resulu, bela ve musibet zamanında halk sabretmeyebilir, fakat siz de mi? … diye hayretini ifade etti. Resulüllah; ey İbn Avf, bu (gördüğün) hal, rikkat ve şefkattir. Buyurdu. Sonra gözyaşları biri birini takip etti. Üsame b. Zeyd anlatıyor: Hz. Peygamber’e kızı (zeyneb), oğlum ölmek üzeredir, lütfen bize kadar geliniz, diye haber gönderdi. Peygamber efendimiz s.a.v sabretmesini tavsiye etti. Bunun üzerine kızı; ne olur mutlaka gelsin, diye tekrar haber gönderdi. Peygamber a.s.v da yanına Sa’d b. Ubade, Muaz b. Cebel, Ubeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit ve başka bazı sahabeleri de yanına alarak gitti. Çocuğu Hz. Peygambere verdiler. Yavrucak zor nefes almaktaydı. Resulüllah’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Durumu gören Sa’d b. Ubade; ey Allah’ın resulü bu ne haldir? Dedi. (yadırgadı). Peygamber a.s.v; bu, Allah’ın, dilediği kulunun kalbine koyduğu bir rahmettir. Zaten Allah ancak, merhametli kullarına rahmet eder.[ Buhari Cenaiz 33, Müslim Cenaiz 3] Buyurduğu kaydedilmektedir.

Hz. Peygamberi üzen ve öfkelendiren olayların başında, Müslümanların yeterince araştırma yapmadan ve bilmeden yani cehaletlerine rağmen görüş beyan ederek yanlış uygulamalara sebep olmaları gelmektedir. Cabir b. Abdillah r.a anlatıyor: Bir seferdeydik. İçimizden birisinin başı yaralandı. Yaralı ihtilam oldu. Çevresindekilere, yaralı olduğu için teyemmüm yapıp yapamayacağını sordu. Onlar da; sen yıkanabilirsin, teyemmüm yapamazsın, dediler. Adam yıkandı, su ve soğuğun tesiri ile öldü. Nebi a.s’ın huzuruna geldiğimizde olay kendilerine haber edildi. Bunun üzerine efendimiz (hüzün-öfke karışımı bir halde); Adamı öldürdüler, Allah da onları öldürsün. Bilmediklerini sorsalardı ya. Cehalet derdinin ilacı sormaktır” buyurdu. [Ebu Davud Tehare 125]

Resulüllah’ın, böylesine bir değerlendirme yapması ve “Allah da onları öldürsün” diye ağır şekilde bedduada bulunması, bilmediği halde fetva vermeye kalkanları tehdid ve tenkid etmesi herhalde bir yandan peygamber efendimizin üzüntüsünün derecesini ve kaynağını gösterirken bir yandan da asrımızda dahi aynı tavır içinde bulunacakları çok ciddi şekilde ikazdır. Her gün rastgele, en küçük bir bilgi alt yapısı olmadan ve hiçbir İslami ve insani kaygı duymadan keyfe ma yeşa/canının istediği gibi İslami konularda ahkâm kesenlerin kulakları çınlasın. En netice büyüklerin hüznü de büyük ve derin olur.[ Örnek Kul Son Resul 60-74]

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank