Bini aşkın akademisyenin yayınladığı barış bildirisi üzerine; devletin ‘işleyemez’ hale geldiği zamanda ‘vatan evlatları’ olarak nitelediği insanların “Öncelikli olarak dağlarda terörist aramayacağını” söyleyen Peker,“İmza attığınız
bildiriyi önlerine alacak, gerçek tehlikeli olanlar sizlersiniz diyerek lüks yerlerdeki işyerlerinize gelecekler (Ancak rahat olun sizleri çocuklarınızın ve eşlerinizin yanında öldürmeyeceklerdir) intikamlarını dahi MÜSLÜMAN TÜRK’e yakışır bir şekilde alacak ancak sizlerin kanlarıyla duş yapmayı da unutmayacaklardır” demişti.
****
Akademisyenlere kendi can sağlıkları için devleti batırmaya uğraşmamalarını öneren Peker, bildiride yer alan isimlerin vatanı ‘işlemez hale’ getirmeleri durumunda ‘vatanın evlatları’ndan asla merhamet görmeyeceğini belirterek; “Tekrardan söylüyorum; OLUK OLUK KANLARINIZI AKITACAĞIZ VE AKAN KANLARINIZLA DUŞ ALACAĞIZ!!!” diyerek açık açık tehdit etmişti.
Tabi, vatanı işlemez hale getirmeleri durumunda bu tehditin geçerli olacağını da eklemeyi unutmadı. Vatanın işlemez hale gelmesinden kastının da devletin işlemez hale gelmesi olduğunu unutmamak gerekiyor.
****
Geçtiğimiz günlerde tutuklandığı dava ile ilgili savcının hakkında, iki kez müebbet, 30 yılda hapis cezası istediği Can Dündar geçtiğimiz günlerde, Cumhuriyet’te ki köşe yazısında, “Keşke katil olsaymışız. Sadece kalemi ele alıp yazı yazdığımız, haber yaptığımız için tutukluyuz ve iki kez müebbet (yetmedi 30 yıl da bonus) cezamız isteniyor ya… Kimler tutuksuz yargılanıyor, diye merak ettim” diyerek Sedat Peker’i kastetmesine yönelik yanıt gecikmedi.
Peker kendi internet adresi üzerinden, “Sen ise vatan hainliğiden yargılanan birisin. Yani ülkene, milletine, tüm kutsal değerlerine ihanet etmekten yargılanıyorsun. Benim ismimin herhangi bir kriminal suçluyla karşılaştırılmasına belki tahammül edebilirim. Ancak vatan hainliğinden yargılanan birisiyle kıyaslanmayı hiç kusura bakma ama kendime zul kabul ederim (yani seninle)” diyerek, kendiyle ilgili suçları da kriminal suç tarifine sokarak, vatan hainliği ile karıştırılmamasına yönelik yeni bir tanım getirdi.
****
Peker, yeni iddiasında ise Can Dündar ve benzerlerine yönelik olarak MİT tırları operasyonunda yer alan herkesin asılacağını, bugün asılmıyorlar ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dua etmelerini isteyerek,“Unutmadan size şunuda özellikle söylemek isterim; Siz yatın kalkın, diktatör dediğiniz Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a dua edin. Çünkü benim gibi düşünen on milyonlarca insandan bir tanesi CUMHURBAŞKANI olursa ilk işi idamın geri getirilmesi, ikinci işi ise BAYIRBUCAK’ta şehit olan çocuklara ve bebeklere misilleme olarak sizlerin (yani MİT TIR’ları operasyonunda görev alan herkesin asılması olacaktır.)” dedi.
Yazısında sadece Dündar’ı değil hakkında ve aleyhinde yazı yazan tüm gazetecilere yönelik olarak da; “Sizi kibar bir şekilde uyarmak istiyorum. Bana karşı adil olmayan bu davranışlarınıza devam ederseniz; bu işin sonunda beni de basın sektörüne çok hızlı bir şekilde dahil ettirirsiniz. Sadece kişisel sayfalarımla bile sizinle baş edebiliyorken, bir de büyük bir basın grubu oluşturarak sizi nasıl rezil edeceğimi isterseniz bence bir daha düşünün” diyen Peker, medya işine girebileceğini ima etti.
****
Sedat Peker’e hatırlatmak gerekiyor. Vatan hainliği meselesi çok ince bir mesele… Devlete kimin sahip olduğuna göre değişen bişey… Nasıl ki, kendisi Ergenekon Davası’nda yargılanırken o gün için yargılananların tamamı aslında vatan hainliği yani devleti işlemez hale getirmek, darbe koşullarının hazırlanarak milli iradeye yönelik silahlı bir kalkışma olarak değerlendiriliyordu.
Ayrıca aynı davada yargılandığı beraber ceza aldığı isimler beraat etmediler. 21. Ağır Ceza Mahkemesi uzun tutukluluk sürelerini göz önünde bulundururarak tahliye edildi.
Anlayacağınız devletin tepesinde zihniyetler ve sözde sahipleri değiştiğinde vatan hainleri ve vatanseverler yer değiştireviyor. Aynen bugün parelilcilerin vatanseferlikten vatan hainliğine teşrif etmeleri gibi…
Vatan hainliği ve vatanseverlik kime göre?
Bugün devletin sahipleri olduğunu düşünenlere de belki ilgisi olmadığını düşüneceksiniz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt Raporu ile ilgili hazırlattığı raporundan bir bölümü hatırlatmak istiyorum. Bugün ise devletin başı olduğu için tam tersi nasıl davrandığını ortaya koymak açısından önemli. Can Dündar ve Sedat Peker meselesine, tartışmasına da böyle bakmak gerekiyor.
“1985’ten itibaren başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yandan PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır… PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamalıyız. Devlet ile PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemeli, devletin eleştirdiği üslubu benimsememeli; bölücü, terörist, ayrılıkçı vesaire kelimeleri kullanmamalıyız.”
Son söz: Dönem değişiyor düşünceler de değişiyor. Bu anlaşilabilir Bir şey. Aynen vatan hainliğinin devlete sahip olduğunu ve sahip olmadığını düşünenlere göre değiştiği gibi. Ancak insanları vatan haini ve vatanseverlik üzerinden okumak eksik ve yanlıştır. Ve burada asıl olan hamasettir. Hamaset konuşmaya başladığında ise ortaya çıkıp konuşmak gerekir. Hemde kanlı tehditlere rağmen…
Sedat Peker kimdir? (*)
90’lı yıllarda Türkiye’de ortaya çıkan mafya oluşumlarının içerisinde yer alması nedeniyle yargılandı. 1997 ve 1998 yıllarında çete kurmak suçlaması ile yargılandığı davalarda mahkeme görevsizlik kararı verdi.
12 Mart 2005 tarihinde Kelebek Operasyonu kapsamında tutuklandı. 31 Ocak 2007 tarihinde İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava sonucunda alınan kararda ‘‘çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek’, ‘hürriyetinden yoksun bırakmak’,’ ve ‘evrakta sahtecilik’ gibi suçlardan dolayı toplam 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı.
21. Ağır Ceza Mahkemesinin uzun tutukluluk süreleri göz önünde bulundurularak cezasının 10 yıldan 5 yıla inmesiyle Tuncay Özkan ve Levent Göktaş ile birlikte tahliye edildi. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi Özkan ve Göktaş hakkında yurt dışı çıkış yasağı koyarken, Peker hakkında herhangi bir adli kontrol uygulamadı.
1990 yılında T. Bülent Kılıç ile kurduğu bir oto firmasının servisinin dolandırılmasından ve ortağından ayrıldıktan sonra yasa dışı örgüt kurarak birçok suça karışmıştır. 1997’de Rize’de kaçakçı Abdullah Topçu’yu öldürmek suçundan savcı karşısına çıkan ve serbest bırakılan Peker’in iki adamı, aynı davadan müebbet hapse mahkûm olmuştur. Tehditle tahsilât yapmak, zorla alıkoymak, adam öldürmeye azmettirmek ve benzeri suçlardan yedi ay boyunca aranan Peker, teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998’de Romanya’dan Türkiye’ye getirildi.
Eylül 1998’de Peker ve adamları hakkında 7,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 12 sanıkla birlikte çete oluşturmak suçundan yargılandığı davada, 24 Mayıs 1999’da tahliye edildi. Sekiz ay 29 gün cezaevinde bulundu.
12 Mart 2005 tarihinde İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından yapılan Kelebek Operasyonu ile tutuklanmış ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava 31 Ocak 2007 tarihinde karara bağlanarak 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Peker ayrıca örgüt kurmak, tehdit, iş yeri kurşunlama, yaralama, hürriyeti tahdit, yağma ve sahte kimlik kullanma iddiasıyla İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı.
Ergenekon davasında silahlı terör örgütü kurma suçuyla yargılanmıştır. Kelebek Operasyonu davasının bozulan bölümü yeniden karara bağlandı. Sedat Peker’e 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Böylece hükümlü olduğu süreye 1 yıl 3 ay daha eklenmiştir.
5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında Sedat Peker’e 10 yıl hapis cezası verildi.
10 Mart 2014 tarihinde Özel yetkili mahkemelerin kararlarına ilişkin yasa değişikliği ve tutukluluk süresi 5 yılı aştığı için mevzuat gereği tahliye edildi.
Kocaeli Spastik Engelliler Derneği ve Erken Doğan Çocukları Yaşatma Derneği gibi kuruluşlara yaptığı yardımlarla gündeme gelmiştir.
9 Mart 2015’te Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Vakfı’nın (ZEREV) TİM Center’da organize ettiği Yılın En İyileri Ödül Töreni’nde Sedat Peker’e yaptığı yardımlardan dolayı “En Hayırsever İş Adamı” ve “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verildi. 4 Nisan 2015’te Memleketçi Sanayici ve İş Adamları Derneği (MİSİAD) İzmir şubesinin açılışına onursal başkan sıfatıyla katılmıştır.
(*) Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Sedat_Peker