“Seçme”ne Doğru.
12 Haziranda yapılacak seçimlere günlerin giderek
azaldığı günümüzde; parayla ayıp kapatma, yalanı gerçekmiş gibi sunma
faaliyetleri de yoğunlaşmakta. Ama yalan çukuru o denli doldu ki en ufak bir taş yerinden oynasa biriken yalanın
aldatmacanın biriktiği yerde çürümenin ortaya çıkardığı kötü gazın yoğun
sıkışmasında oluşan tazyikle fışkırıyor. Bu kirliliğin kokusu etrafı sarıyor. Ama
buna rağmen egemen ortam hala kirliliğin artmasına, kirleticilerin kirletmesini
olanaklı kılacak şekilde tazim edilmiş olarak duruyor. Toplumun temiz ve öz
güçlerinin dağınıklığı. Kirletici bozucu, satıcıların işlerini kalaylaştırıp,
ekmeklerine yağ sürüyor. Yani. Körün istediği
tek göz. Demokrasi güçlerinin körlüğü ve beceriksizliği, karşıtının işlerini
kolaylaştırıyor. Zaten Sömürgen sermaye tek cephede birleşik durumda ve bu
cephenin, ala paçalı boynuzlu atı hala AKP.
Çünkü Altın arayıcı
Siyanürcü şirketlerin önündeki engellerin tümü kalkmış, çıkarları tam anlamı
ile garanti altına alınamamış. Nükleer Santrallerin kurulması için yapılması
gerekenlerin tümü yapılamamış. Ülkemizdeki akarsuların tümü henüz bu yağmacı
talancıların denetimine verilememiş. Sayın okur siz bu şirketlerin en tepe
yöneticisi olsanız ne yapardınız. Elbette işiniz bu şirketlerin bekası geleceği
karına kar katması olduğuna göre, gavurun ekmeği misali ekmeğinizi kazandığınız
yerin kazanması için kılıç sallayacaktınız. İşte bu nedenle de TÜRKİYE’ de
yarım kalmış işlerinizin tamamlanması için: Size bu olanağı sağlayanın bu
olanağı sürdürmesini isteyecektiniz. Sömürücüler içi bu doğru olan bu. Ve bunu
en iyi yapacağı araç bu gün için AKP dir. Yani adamlar Çayın ortasını geçmişler
ama hala derin sudalar. Burada da at değiştirilemez ki. Diğerleri ile yapamaz mı
elbette yapar ama öbürleri ile kazaya uğrama şansı fazla en emin oldukları at
şimdilik bu. Çünkü bu boynuzlu uçan at. Yani hala daha halkı kandırma olanakları
fazla olan parti. Ne yazık ki bu güne kadar söylenen yalanları çoğu açığa
çıkmış olmasına rağmen AKP Akıllı yalan söyleme noktasında daha becerikli. Aynı
zamanda açığa çıkan yalanlarının üstünü örmek için AMERKAN DOKUMASI YEŞİL
BOYALI KUTSAL BEZİ VAR.
Sermaye Cephesinde
durum bu: Karşıt Cephe henüz yok varsa bile aldatmacayı, kandırmaca’ yı engelleyecek
düzeyde ve güçte değil. Çünkü muhalefet partisi olarak Millet Meclisinde
yer alanlar öz olarak AKP ‘nin yaptıklarına değil adına muhalifler, Keşke bu
yağma ve talan politikasını biz yürütsek diye politika yapıyorlar. Yani onlarda
sermayeni topal atı rolünü yürütüyorlar. Halk bunlara güvenmemekte de haksız
değil. Bu yağma ve talanın büyük bölümü dün oların çıkardığı yasalarla
yapılıyor. Muhalefetinde Tüm Demokrasi ve halk güçlerini birleştirip HALK İKTİDARI için ortaya koyduğu ortaklaştığı
bir iktidar programı ne yazık ki yok. Böyle olunca da KILIÇDAR OĞLU KILASİĞİ
OLMAKTAN öte bir işlevi olmayan reklamasyon faaliyetleri öne çıkıyor.
Emek Demokrasi ve Barış güçleri ne yapıyor.
Bu kemsin en dinamik kemsi olan KÜRT cephesi ya da BDP Barış ve demokrasi
partisi. Uzunca bir süredir ablukaya rağmen politika yapmaktadır. Sistemin
güvenlik güçleri bu kesimi sürekli meşru alanın dışına itme uğraşındadır.
Bunedenle en barışçıl eylemleri bile panzerlerle ezilmekte, gaz bombaları ile
zehirlenmektedir. Gerçi bu durum işci, öğrenci, Siyanürlü şirkete karşı
toprağını ve yaşama hakkını savuna köylülere karşıda uygulanmaktadır. Ama Kürt
halkına yönelik daha acımasız ve gaddarca yapılmaktadır. Bu nedenle buradan da
barış ve kardeşliği kuracak bir plan ve iktidar programı ne yazık ki bu güne
kadar çıkmamış yada böyle bir programda demokrasi ve halk güçleri
birleşememiştir.
Sendikal alanda yani İŞ SAATLER ARTAN
ÜCRETLERİ AZALANLARIN CEPHESİNDE DURUM daha da vahimdir. Çünkü bu alanda
haksızlığın hukuksuzluğun daniskası
yaşanmakta ve Sendikalarda çöreklenmiş emek düşmanı sendikal çizgi hala
işçi ve emekçilerin var olan haklarının korumak yerine bu hakların ortadan
kaldırılması için iktidarla işbirliği içindedir. Yeni haklar talep etmek bir
yana işten atılan üyelerinin ekmeğini ve iş hakkını savunmaktan da vazgeçmiş
durumdalar. Bu nedenle de işçileri örgütlemekten aciz. İktidarlar karşısında el ovuşturan biçareyi
oynuyorlar. Tabii birkaç iyi niyetliyi dışarıda tutarak söylüyorum. Ama iyi
niyetliyi de yetmiyor. Bu gün seçim dönemi ve bu seçim döneminde yeni bir
anayasa hazırlıkları tartışılacak. SENDİKALAR BU DÖNEMDE SÖZ SÖYLEMEYECEKLERSE NEZAMAN
SÖYLEYECEKLER. Yoksa Emek ve demokrasiden yana bir şey yapmamaya söz mü
verdiler iktidara. Ya da söylenecek sözleri de mi kalmadı. Kaldı ki Sendikalar
Kendi Programlarını ortaya koymalı bu programı uygulayacağım diyecek partiyi de
açıktan desteklemelidir. Çünkü sermaye bunu yapmaktadır.
Sonuç olarak:
Bu seçim dönemi yeni bir anayasanın tartışılma dönemidir. Bu seçim
dönemi Topraklarımızın daha yoğun siyanürlenmesi kararını, Nükleer enerji ile
geleceğimizin karartılmasına, nükleer kirlilik ile ve neslimizin devam ya da sakat, sat at halinde devam etmesine, İçme
suyumuzun bizim kullanımımıza kapatılıp, satılmasına, Ormanlarımızın
yağmalanmasına Ücretlerimizi daha da azalıp çalışma saatlerimizi uzamasına Üniversite
kapılarını çocuklarımıza kapatılmasına, Sağlık alanında sağlık tekellerine kar
sağlamak için Sosyal Güvenlik Kurumlarımızın Kasalarının boşaltılmasına,
Olmayan paralarımızın son kuruşuna kadar söğüşlenmesine EVET deyip Ülkemizin kirletilip talan edilmesi ne
yalana ve talana onay mı vereceğiz diyeceğiz yoksa HAYIR deyip barış içinde
kardeşçe yaşayıp adil bir biçimde paylaştığımız temiz bir ülke insanca yaşamımı
talep edeceğiz. Bu seçimler bu denli önemli.