Seçim Hükümeti
Malumunuz 7 haziran genel seçimlerinin üzerinden 95 gün geçti. Önce uzun bir dönem hükümeti kurma görevi kimseye tevdi edilmedi, ardından yetkilendirilen Ak Parti Genel Başkanı Sayın Prof Dr Ahmet DAVUTOĞLU’nun girişimlerinden sonuç çıkmadı.
Bir şeyin hukuki olmasıyla vicdanii olması başka şeylerdir.
Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın hükümet kurma yetkisini uzunca bir dönem bekletmesi görevi çerçevesinde olabilir ancak vicdani olarak ve kamuoyunun beklenti ve tepkileri olarak yanlıştı kanaatindeyim.
Ardından, hükümet kurma çalışmalarının olumsuz sonuçlanmasıyla görevi ana muhalefet partisine vermemesi de aynı şekilde yetkisi dahilinde olabilir ama sonuçları itibariyle yanlış olmuştur.
Kamuoyunun şekillenmesi, borsa, döviz vb. aktif yapılar sadece hukuki prosedürlerle olmuyor. Aldığımız kararların hukuki olduğu kadar piyasa açısından da yansımalarını göz önünde bulundurarak hareket etmemiz gerekir.
Son olarak seçim hükümeti kuruldu, memleketimize hayırlı olsun. Seçim hükümetinin bakanları parti genel başkanlarıyla müzakere edilerek belirlenmeliydi. Parti yönetimlerinin ve tabanlarının kabul etmediği isimler bakan olsalarda hukuki yönden o partiyi temsil edemezler, etmemeliler. Dolayısıyla belki iyi niyetli yapılan bu adımlar sağlıklı sonuçlar doğurmaz, partiler arası gerilimi tırmandırır, parti tabanlarını hısım değil hasım eder. Kitleleri rahatsız edecek bu gibi hareketlerden kaçınmak gerekir.
Bu şekilde belirlenen isimler partilerince kabul edilmeyince o partiler zaten seçim hükümetinde yer almamış olur. Bu konuda düpedüz çuvallanıldı diye düşünüyorum.
70’li yıllarda milletvekili transferleriyle kurulan seçim hükümetlerinin ömrünü, taban tarafından ne kadar sahiplenildiğini, ardından memleketimizin yaşadığı istikrarsız günleri ve dönemleri düşünün. Omurgasız insanların tarihin hiçbir döneminde gerginlikten başka yaptıkları birşey olmamıştır.
Düşünsenize; bir başka partinin tabanı ve yönetiminin kabul etmediği bir zatı muhteremi bakan yapma vaadiyle transfer ediyorsunuz, başbakan yardımcısı yapıyorsunuz, o da açıklama yapıyor: “ben partimi iktidar yaptım”.
Ne kadar acı değil mi? Bir kişi düşünün, camiasını ve davasını terk etmesini; parti genel başkanının, parti yönetimlerinin ve tabanının yapamadığı şeyi yani “partisini iktidar yaptığını” söylüyor, yaptığı işin dolgu malzemesi olmaktan öteye gitmediğini göremiyor, nasıl olsa attığımız oltaya geldi diye hükümetimizde alıyor başbakan yardımcısı yapıyor.
Gün gelecek utanacaksınız, yıllar boyunca insanlar, bu kara lekeleri siyaseten örnek olarak verecekler, geriye dönüp yaptıklarınızdan her gün utanacaksınız...
Son olarak kurulan yeni hükümetimizle ilgili bir cümle söyleyeyim: hükümet geçici olabilir, ama memleketimizin hiçbir saniyesi geçici değildir. "Allah, emaneti mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız adaletle hüküm vermenizi emrediyor (Nisa 4/58).”Formun Üstü
İstikrar; istişare etmekle, müzakere etmekle, değer vermekle, kitle temsilcilerini saymakla olur. İstikrar; rüşveti kaldırmakla, adam kayırmayı durdurmakla, emaneti ehline vermekle, adaletle hükmetmekle, ötekileştirmeyi kaldırmakla olur.
Kooalisyon; ortak akılla oluşturulduğunda beklenildiğinden daha büyük fırsatlar doğurur.
Erken seçim kararı kanaatimce yanlış olmuştur. Erken seçim millete saygısızlık olup: “sen doğru karar veremedin, bak işler ne hale geldi, kararını gözden geçir ve kendine gel” demek ve millete haddini bildirmeye kalkmaktır.