Sayın Dışişleri Bakanım Prof.Dr. Ahmet DAVUDOĞLU
Turkey Değil Türkiye!
Sevgili hocam, sizinle strateji, taktik vb. kavramlar ile dış politikanın ince çizgilerini küresel yönetim ile yerel / yerinden yönetim yaklaşımlarını doktora derslerinden sohbet havasında işlemiştik.
Derslerde, sizin vizyonunuzu ve soğukkanlı ve sağduyulu yaklaşımınızı yakından görme şansım oldu. Ben de ziyadesiyle faydalanmıştım. Küçük ayrıntılara takılmadığınızı bildiğim gibi, ulusal çıkarlar konusunda da hassasiyetinizi de biliyorum. Bundan dolayıdır ki bu yazıyı bizzat size hitaben yazıyor ve başlığını da sizin adınıza ithaf ediyorum.
1992 yılından beri ulusal ve yerel basın yayın organlarında yazılar yazmaktayım. Yazdığım yazıların ve/veya makalelerin sayısı binleri aşmıştır. İlk kez bir köşe yazımı [konunun öneminden dolayı] mektup formatında şahsınıza yazıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Büyük, Önemli ve Güçlü Bir Ülkedir:
Üstteki ara başlığını da özellikle vurgulamak istedim. Takdir edersiniz ki, Türkiye dünya üzerinde devlet olup medeniyet ve kültür derinliği olan on ülkeden biridir. Bu nedenle biz kendimizi nasıl tanımlarsak diğer ülkeler bizi o şekilde tanımlamaya mecburdur. Bu gerçek ışığında kimse özel hayatında bir kişiye isminin dışında başka bir isimle hitap edemeyeceği gibi, hiç bir ülke Türkiye'ye kendi istediğinin dışında bir isim kullanamaz, kullanmayı ima edemez, dayatamaz.
Saygıdeğer Hocam, Sayın Dışişleri Bakanım:
Sizden bir fark yapmanızı, yurt dışında ülkemizin adını ingilizce hindi anlamına gelen "Turkey" olarak hiç bir şekilde, hiç bir zaman hiç bir bahaneyle hiç bir toplum ve ülke tarafından kullanılmamasını bu tabirle kullanılan programlara, davetlere katılmamanızı, yazılara cevap vermemenizi, hasılı bu konuda özel bir kanun veya bakanlığınız nezdinde yönetmelik veya hukuksal düzenleme çıkarılarak uluslararası ortamda ülkemizin adını kayıtsız şartıs tereddütsüz olarak "Turkiye" olarak deklare etmenizi istirham ediyorum, arz ediyorum. Bu mektubu / yazıyı önce bilinçli bir vatandaş sonra duyarlı bir yazar, ilkeli bir bilim emekçisi olarak yazıyorum. Ülkemin vatanı ve milleti konusunda hassasiyet gösteren bütün kişileri adına yazıyorum.
Hassasiyet gösterdiğim konuda şimdiye kadar çok yazı yazılmıştır. Hatta bu konularda audiovisual görüntüler de hazırlanmıştır. Ancak şimdiye kadar kayda değer bir gelişme olmamıştır. Talebim olmayacak bir talep değildir, sadece sizde var olduğunu bildiğim "güçlü irade" gerektiren bir istektir.
Konuyu daha fazla uzatmaksızın ve bana hak vereceğinizi de bilerek yazımı bitiriyorum. Değerli okurlarımı da bu yazıyı imkanları ölçüsünde her platormda paylaşmaya davet ediyorum.
Ülkemiz için daha iyiye ve ileriye.
Aydınlık yarınlar bizim olsun. Esenlik dileklerimle.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.balikesirbirlik.com http://www.kamudanhaber.com, http://www.haberanaliz.net, http://www.siyasalforum.net, http://www.gunesgazetesi.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Olabilir tabi Ahmet Bey.Turkey yerine Türkiye diye hitap edilmesi güzel,ama çok da önemli değil benim için.Saygınlık isimle değil bilgi ve davranışlarla kazanılır.Eminim avrupa, isimden ziyade Ülkede olanları küçümsüyordur.
Şubat 27th, 2010 at 11:35Dünya (küresel güç merkezleri mi diyelim, farketmez gerçi) bize hep yolunacak kaz gözüyle bakıyorsa adımızı hindi ya da tavuk koymalarının bir önemi yok.
Bu bakımdan bu konuda Sayın Davutoğlu'nun asli vazifesi ismimizi değil itibar algımızı değiştirecek davranışlar içinde olmasıdır.
Bunu da tarih-mekan algısı arasında sıkışmış Stratejik Derinlik (sığlık) yaklaşımı ile çözebileceğini sanmıyorum.
Hocam umarım alınganlık edip, sayın bakanın teorisini mi küçümsüyorsunuz diye düşünmezsiniz. Ancak takdir edersiniz ki (gerek duyarsanız, köşe yazıları yoluyla bunu tartışabiliriz de) sayın bakanın stratejik derinlik kavramı tarihte hep sapmalar yaratmakta hem de reel politik/sosyolojik gerçekle örtüşmemektedir.
Tabir caizse hoca önüne haritayı koymuş, nerede atımız bir kere geçmiş hemen bir bağ kurmuş, araya bir de coğrafi bağ sıkıştırmış... Al sana stratejik derinlik...
Neyse, sizin vurgunuz ve temenniniz başka bu yüzden konuyu daha fazla saptırmayalım.
Ama yine de can-ı gönülden istenmiş güzel bir dilek.
Şubat 27th, 2010 at 12:25Fakat bu diplomatik zihniyetle asla gerçekleşmeyecek bir temenni.
Hindi düşünen adam gibi duran ve düşünceyi düşündüren bir hayvandır.
Yılbaşı hindisi de meşhurdur.
Ama teklifinize bende katılıyorum hocam
Turkiye olalım biz
Şubat 27th, 2010 at 16:37Sizi anlamıyorum. Anlamam da mümkün değil.
Allahın aşkına nedir bu yaklaşım böyle.
Bizler bu yazıyı yazarken stratejik derinlikle reel anlamda itibar ve imajı arka plana mı itiyoruz veya önemsiz mi diyoruz.
Pek tabi ki itibar ekonomik ve sosyal göstergelerle olur. Ancak bu göstergeler onyıllar ve hatta yüzyıllarla telafi edilir veya oluşturulur. Ha deyince itibar düzelir mi hiç.
Biz burda tek bir karar ve irade ile düzeltilebilecek şeyden bahsediyoruz. Her yazıyı mutlaka hükümetin acizliği veya aculluğuna veya başarısızlığına yafta yaparak yorumlamak zorunda mıyız.
Hiç mi şu ülkede iyi bişey olmaz veya talep edilmez. Ona gerek yok buna hayır, şu olmaz, bu gereksiz, başkası yersiz, öbürü saçma, başkası aptalca....
Bu yaklaşım ne biçim yaklaşım allahın aşkına.
Şubat 27th, 2010 at 21:12Objektiflik ve aklı selim düşünmek ve sağduyu bir ERDEM dir.
Yukarıdaki yazılarda kimse tabelinize olumsuz yaklaşmamış ki Ahmet Bey.Sadece öncelik sırası hususunda görüşler bildirilmiş.(Yani bu kadar olumsuzluklar varken isim konusu lüx olmuş) Umarım bu yazınız yetkililerce dikkate alınır.Memnun oluruz.Sözlerimi bizim oralarda söylenen bir cümle ile bitirmek istiyorum.Ayranı yok içmeye fayton ile gider...anlayan da anlar!
Şubat 27th, 2010 at 22:15Ben de zaten bunu dile getirmiştim Vildan Hanım.
Öncelik konusundaki yaklaşımlara ifrit olmuştum.
Öncelik dediğiniz nedir ki, önceliğe alınıp bir kampanya mı yapılacak, bir masraf mı edilecek. bir bütçe mi ayrılacak
HAYIR
HAYIR
SADECE VE SADECE ÖNCELİKLİ OLSUN OLMASIN
ortaya bir tavır koyulacak o kadar.
TAVIR KOYMANIN ÖNCELİĞİ OLMADIĞI GİBİ ERTELEMESİ DE OLMAMALI.
Bari ülke ismimizi tercih etmekte hakkımızı kullanalım. Bu hakkı da kimseden icazet almadan kullanalım diyorum sayın hocam Prof.Dr. Ahmet DAVUDOĞLU'ndan da bu tavrı bekliyorum daha ötesi var mı?
Şubat 27th, 2010 at 22:22Hocam,
Birşeye yafta yaparak yorumlamamıştım. Ama görürüm ki cihetinizce zihninizde o şekilde konumlanmışız. Olsun.
Fakat; ben ya da bu yazıda size katılmayanlar iktidardan kusur arayan muhalifler isek eğer siz de kendi konumunuzun ne olduğunu bu durumda biliyorsunuzdur.
Size göre bizimki kronik muhalefet.
Sizin ki de iktidar yağcılığı olur bu bakış açısıyla.
Ancak bu bizlere yakışmaz hoş düşmez.
Ben başka bir realiteden bahsettim.
Teklifiniz iyi hoştur ama arkası doldurulmazsa boştur dedim. Yalan mı şimdi. Size hindi muamelesi yapıldıktan sonra sizi aslan, tavuk ya da hindi diye çağırmışlar ne farkeder ki?
Ama değerlendirmenizi de okuduktan sonra şu an oluşan bir kanaatimi de paylaşayım:
Şubat 27th, 2010 at 22:32Sanki seçime giderken hükümete siyasi bir malzeme yaratma çabasındasınız gibi.
İyi bir malzeme. Boş bir çaba ama vatandaşın gururunu okşayacak bir malzeme.
Şanımız değişmese de adımız değişir. Ne büyük bir iş.
Mesele sadece ismimizi kendimizin belirlemesiyse, makuldür ve gereklidir de.
Şubat 27th, 2010 at 22:34Ama bunun yeterli olmadığı bilinerek başka adımlar da atılmalı... Dileğimiz de buydu ama iktidar düşmanı olduk:(((
İster iktidara malzeme olsun ister makyaj olsun, ben bir Türk olarak ve Türk vatandaşı olarak ülkemin Türkiye olarak anılmasını öncelikle bekliyorum. Ben dışişleri bakanı olsam görevime geldiğim günün ilk dakikasının icraatı sanırım bu olurdu.
Bunu yapmak diğer öncelikleri ötelemeyi veya görmezden gelmeyi pek tabi ki gerektirmez veya haklı göstermez.
Yazı yorumunu polemiğe dönüştürmeden elimden geldiğince orta noktayı bularak cevap yazdım.
Yorumlarıyla katkıda bulunan yazar anlamında meslektaşlarıma tekrardan teşekkür ederim.
Son not: Medeniyet ayrıntılardadır.
Şubat 27th, 2010 at 22:53Maalesef ki size hiç katılmıyorum.Tavır koymanın elbetteki önceliği de vardır,ertelemesi de.öyle olur olmaz herşeye tavır koyarsanız saygınlık kazanacığınız yerde olan saygınızı da tamamen kaybedebilirsiniz.Birden fazla sorunla karşı karşıyaysanız en çok canınızı yakandan başlarsınız tavır koymaya.Benim pasaportumda Turkey yazması beni incitmiyor ama, (en basit ve tek bir örnekle)askerimin kafasına başka ülkenin askerleri tarafından çuval geçirilmesi fazlasıyla incitiyor.Turkey vatandaşı olarak neysem,Türkiye vatandaşı olarakta o olacaksam öncelikli değildir. Büyük meseleler varken küçük meselelere takılı kalmak pek bana göre değil.Ama yine de isteğinizin yerine getirilmesi hoşluk olur.Ancak hoşluk olur.
Şubat 27th, 2010 at 22:53Bunlar trübünlere yönelik şeylerdir.
Seçim geliyor, tam da köşeye sıkışan iktidarın aradığı heyecan ve gaz verici malzemedir.
Yolsuzluk, faiz, enflasyon, işsizlik, adi suç vakaları (hırsızlık, ırza namusa yönelik suçlar gibi), yoksulluk, açlık gibi konularda dünyanın adı en sık gündeme gelen ülkesiyiz. Ben "bu namus bize yeter" derim...
Gördüğünüz gibi yeterince meselede iyiyiz, bırakın adımız da hindi oluversin, ha yok adımız illa ki aslan olsun derseniz, o da sizin bileceğiniz iştir.
Şubat 27th, 2010 at 23:43Özellikle sayın DAVUTOĞLU özelinde dış ilişkilere getirilen itibar tarihimizde eşi görülmemiş bir seviyededir. Sayın DAVUDOĞLU'nun hakını teslim etmek gerek.
Şubat 28th, 2010 at 01:58Saygılar.
SONUNA KADAR HAKLISINIZ HOCAM VALLAHİ...KATILIYORUM SİZE...
Şubat 28th, 2010 at 20:23