Saygı ve Selam Makama mı Yoksa Kişiye mi?
Türk örf ve adetlerinde büyüklere saygı kuralı vardır.
Bu sadece örf ve adetlerimizde değil, aynı zamanda dinimizin de gereklilikleri arasında yer alır.
Benim asıl merak ettiğim, gösterilen saygının ve selamın makama mı olduğu yoksa, kişinin bizzat şahsına mı olduğu?
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması ile birlikte Türkiye’de son derece farklı olaylar yaşanmaya başladı.
Yasalarımıza göre Abdullah Gül, cumhurbaşkanı sıfatı ile aynı zamanda ordunun da başkomutanı oluyor.
Ancak, ne genelkurmay başkanı ne de kuvvet komutanları, kendi başkomutanlarını selamlamıyor!..
Bir kişiyi sevmeyebilirsiniz. Sizin istememenize rağmen, sizin üstünüz konumuna gelmiş olabilir. Ama bu sevmediğiniz kişiye de saygı göstermek durumundasınızdır.
Özellikle askerlikte bir kural vardır; ast üstüne selam vermekle, üst de astının verdiği selamı almakla yükümlüdür. Ve, görmemek de asla mazeret sayılmaz.
Şimdi böyle bir kural varken, genelkurmay başkanının, aynı zamanda kendisinin başkomutanı sıfatını taşıyan cumhurbaşkanını bilinçli olarak selamlamamasını nasıl yorumlamak lazım.
Kaldı ki, bir kuvvet komutanının, genelkurmay başkanını selamlamaktan kaçınması nasıl karşılanır acaba?
Önceki gün de Meclis’in açılışı yapı-lıyor ve salona cumhurbaşkanı giriyor... Herkes ayakta, CHP’liler oturuyor.
Tamam alkışlamak zorunda değilsiniz ama ayağa kalkmak bir saygı ifadesi değil mi?
Ama hiçbir CHP’li ayağa kalkmaya-rak, cumhurbaşkanını protesto ediyor.
Peki protesto edilen Abdullah Gül mü yoksa cumhurbaşkanlığı makamı mı?
Eğer Abdullah Gül’ün yerine bir başkası cumhurbaşkanı olsaydı, yine aynı tavrı sergileyecekler miydi?
Hiç sanmıyorum.
Biz devletin bazı kurumlarını ve geleneklerini yine kendi ellerimizle yaralıyoruz.
Yarın bir gün bunlar örnek olmayacak mı?
Tam tersi bir durumda, aynı tepkiler verilince ne denilecek?
Anlaşılan yol açıldı bir kere!.. Yazık.