Saygı İstenmez Kazanılır
Hani derler ya lafla peynir gemisi yürütülmez diye. Ne yazık ki bu devirde lafla peynir gemisi yürüten de çok. Ahkâm kesende. Bilmediği konularda fikir
yürüten de, dünyayı ters düz eden de. Cehaletini edepsizliğiyle kapatmaya çalışanda.
Söze başlarken benim her şeye herkese saygım var diye başlansa da sonu ne dediği belli olmayan anlamsız cümle ve hareketlerle tamamlarlar. Saygının ne demek olduğundan habersiz, kusursuz olduklarını düşünürler.
Sanki o insanlar için sıfırın toplamada etkisiz eleman görevini gördüğü gibi konuşmalarda ve uygulamalarda saygı sadece kelimede kalmakta, etkisiz eleman olarak algılanıp söylenmektedir. Bazı durumlarda sıfır çarpan niteliğinde olup, her şeyi yuttuğunun bir hiçe çevirdiğinin farkında değiller.
Tanımlanan Saygının anlamı; herhangi bir ilişki içinde birey, kurum gibi söz konusu varlık veya oluşumun ilgi ve duygularının farkında olacak tutum sergilemek ve uygun bir davranışlarda bulunmaktır. Saygı, genellikle, ilişkide olunan, iletişim kurulan varlık veya oluşumun hak, değer, inanç ve her türlü özelliğini göz önünde bulundurarak önyargısız yaklaşmayı içerir.
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı faydası dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ikram veya başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusudur.
Saygı, kişiler arası ilişkilerle sınırlı değildir; hayvanlar, gruplar, müesseseler ve örneğin ülkeler arasında kullanabilen bir terimdir. İki insanı birbirine yaklaştıran en önemli davranışlardan biridir ve beraberinde sevgiyi de getirir.
Saygı ve sevgi temeline oturtulmuş ilişkiler sağlam sağlıklı ve kalıcı olur. Herkes birbirini kırmaktan da çekinir. Saygı içten gelmelidir. Başkasının zoruyla baskısıyla olmaz.
Saygı bazen mecburiyetten, bazen de korku ve endişelerden kaynaklanır. Bir şeyi, bir mevkii, hayatımızdaki bir değeri kaybetme korkusu bizi saygıya yöneltir. Öğretmenimize, işverenimize, anne babamıza, arkadaşlarımıza karşı zorunlu bir saygıya iter.
Makam sahibi olanlara işimiz gereği saygı duyarız. Bazı insanların kişiliğine insanlığına değil sadece makamına saygı duyarız. Bu mecburi bir saygıdır. Başka değeri yoktur.
O tür insanlar dışarda görmezden gelinen ve değeri olmayan insanlardır. Geleneklerimize, yaşlılarımıza, örf ve adetlerimize sahip oldukları tecrübelerden dolayı sayar severiz.
Çoğu zaman bazı insanlara yeteneklerinden, başarılarından, düşüncelerinden dolayı hayranlık besler saygı duyarız.
Başarısına, gücüne, zaferine, tecrübesine göre hiç sevmediğimiz bir kişiye saygı duyarız. Çünkü hak etmiştir.
Haklarını bilerek korumamıza götüren şey aslında adalet fikrine duyduğumuz saygıdır. Gerçek saygının aslında niyetimizle çok ilişkili olduğu da söylenebilir.
Saygı talep edilmez, hak edilir. Saygı görmek için saygıya layık olmak gereklidir. Diğerlerinin saygısı ancak hak edilir.