Savaşın Onuru
Şarkılarımı söylerim, Savururum kelimelerimi mayınlı tarlalara…
Suya değdi kanadım, Okyanuslar kurudu,
Sızı bir kefen gibi, kapladı benliğimi…
Tüm iğrençliğine inat olsun diye savaşın, Karanfil olur açarım Amerikan yapımı bir mayının üstünde. Çünkü bu kavgalar bana göre değil. Bütün cesaretimi toplayıp korkaklığı tercih ediyorum ben, kendimi bile yenemediğim bu savaşta, yenilgiyi kabulleniyorum hiç yenilmeden.
“Zeytin dallarıyla güvercinleri ürküten çocuk;
Bir ahlak ambargosunun dramısın sen.
Kendini arıyorsan, aynayı çevir; ara kendini orda.
Bul bulabilirsen.” A. TUZCU
Edilgen bir tavırla umutlarımı yıldızlara asıyorum bir bir, belki güneş toplayan biri bir umuduma denk gelebilir. Suskunluğuma denk uzunlukta cümlelerle kafa tutuyorum kafasızlara. Ve öylesine ortasında donup kalıyorum saniyenin... Dakikalardan ve saatlerden habersizce...
Adam gibi yaşayıp, adam gibi ölmekten başka bir derdim yokken, nasıl da bu hale getirdim kendimi. Dünya umurumda değil. Ve umurunda değilim dünyanın; sel suyunun içindeki küçük bir kum tanesiyim. Deryanın ortasında çöl arayan bir şaşkın, ne ektiğini bilmeden biçecek ürün bekleyen çiftçi gibiyim.
“Ve topla oyuncaklarını yeryüzünden
Çünkü büyüdün çocuk oldun sen.
Artık özgürce oynayabilirsin hayatla;
Acıyı hissetmeden...” A.TUZCU
Dağları delmek gibi bir derdim olmadan, Şirini arıyorum yanıbaşımda. Bulursam Şirin im olur, bulamazsam onuru incinmemiş bir dağın vakarıyla bakabilirim belki olaya. Artık Leyla’yı da çölde aramaktan vazgeçtim. Aşkların işporta, adamlığın karaborsa olduğu bir dönemde. Tuhaf bir mecnun olmanın ne zararı olabilir ki İstiklal caddesinde... Ben yenilgiyi kabulleniyorum arkadaş! Hem de hiç yenilmeden. Artık ne kendim için başkasıyla, ne de başkası için kendimle savaşacak değilim... Savaşın onuru iade edilmeden.
“Mutluluk kör bir çocuk, çiçekler ortasın da, Her kokuyu yudumlayan, tarifsiz bir sır gibi”
Sevgili dost.. güzel yazını okudum.. sesin kadar yazın da bizlere haz veriyor.. kutlarım..
Ressam Ahmet Osman Öztürk
Aralık 16th, 2010 at 12:47