Savaşın Ekonomi Politiği
Adı konulmamış bir savaşın içinde olduğumuzu düşünerek, savaşın içinde sürdürülebilecek bir ekonomiye nasıl geçilir, bunun ipuçlarından, bazı örnekler sunmaya çalışacağım.
Savaşlar sırasında ilk karşılaşılan zorluk, ilişki halinde
olduğunuz ülkelerden size karşı uygulan yaptırımlardır.
Bir taraftan cephede savaşırken, hem halkın birliğini tutmak, hem de, cepheye cephane ve güç aktarmak.
Bu iki işi birden yürütmek, içeride bağımsız bir ekonomi inşa etmeyi zorunlu kılar.
Acil eylem planı diye bir duruma mecbur kalırsak, yapmamız gerekenler ve bu yapılacak olanlara halkın hazırlanması gerekir.
Dışarıdan borç para gelmeyeceğine göre, ekonomimizi ayakta tutabilmek için neler yapmalıyız.
Düşük yoğunluklu savaş ve buna dayalı olarak ekonominin sürdürülmesine üç örnek verebiliriz.
1- Amerika’nın Kıbrıs Çıkarması nedeniyle bize uyguladığı ve yedi sene süren ambargo
2- Amerika’nın İran’a uyguladığı ve çok uzun süren ambargo
3- Amerika’nın Rusya’ya uyguladığı finans ambargosu.
Amerika’nın bize uyguladığı yaptırımların iç ve dış etkileri yeterince bilinmez. Çünkü bunun irdelemesi yeterince yapılmamıştır. Olumlu ve olumsuz sonuçları halkımıza ve kanaat önderlerimize mal edilmemiştir. Çözüm olarak; ABD ambargosunun kalkması için ABD’ye yalvarmanın dışında siyasi iktidarlar fazla bir iş yapmamışlardır.
Olumsuz sonuçlarını söylemek yerine, olumlu sonuçlarından bir örnek verelim. Türk sanayisi en önemli atılımlarını Amerikan yaptırımları sürecinde kazanmıştır. Makine sanayisinin en önemli atılımı olan, makine üreten makineler yapmayı bu süreçte öğrenmiştir. Bu gün takım tezgâhları sanayimiz varsa, Amerika’nın yaptırımları sayesindedir.
Aslında Amerika bize her zaman yaptırım uygulamıştır. Silah satmamış, teknoloji yardımında bulunmamıştır. Muhtaç ve mahkûm bırakmıştır. Tabi bu iktidarları kendine bağımlı kılmak için uygulanan bir stratejidir.
Avrupa Birliği kapılarında bağlı tutulmamızda aynı sonuçları doğurmuştur.
Amerika 1979 yılından bu yana İran’a yaptırım uygulamaktadır. Tüm görüşmelere rağmen İran’a yaptırımlar, biraz gevşemiş olsa da, hala uygulanmaktadır.
İran bu yaptırımlar sürecinde, kendi uçağını, kendi füzesini, kendi otomobilini üretir hale gelmiştir. Amerikasız İran, Amerikalı İran’dan kesinlikle daha ilerde bir İran’dır.
Gelelim Amerika’nın Rusya’ya beş yıldır uyguladığı yaptırımların sonuçlarına…
Bu hikâye çok ilginçtir. Çıkarılabilecek çok ders vardır.
Bildiğiniz gibi Amerikan finans sisteminde, borca dayalı para yaratma mekanizması yürürlüktedir.
Rusya’da Ortodoks Kilisesinden gelen Glazev, Rus devletine finans sistemi ile ilgili “faizsiz borçlanma” önerisini getirmiş, bu sistem İran’da uygulan sistemle birleştirilerek, önemli kazanımlar sağlamıştır.
Rusya Merkez Bankası yabancıların elinde olan, Altın izabesi ve işletmesini satın almış, altın ihracatını ve nadir elementlerin dış satımını sınırlamıştır. Rezervleri derhal dolardan Atına çevirmiştir.
Buna ilaveten, Amerikan yaptırımlarının Rusya’ya bir kazancı daha olmuştur. Bankalar arası döviz transferleri için kendi SWİFT sistemini kurmuşlar ve Çin ile olan ticaretlerinde bu sistemi kullanmaya başlamışlardır.
Bu değişiklikler sayesinde, Amerikan finans sitemine bağımlılığı ortadan kaldırmışladır.
Benzer dönüşümleri ülkemizde yapabilmek için Amerika’dan bağımsız bir düzen kurmak mecburiyetinde olduğumuz çok açıktır.
Dün Amerika bu gün Rusya’nın uyguladığı yaptırımların etkisini azaltmak, ekonominin karma ekonomi olma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde dışa bağımlı firmalar bir günde tası tarağı toplayıp gittiğinde kendi çözümlerimiz hazır olmalıdır.
Bunu yapabilmek için de, milli bir iktidar zorunludur.
Ekonominin etkinliği ülkemiz insanın elinde olması her bakımdan güvenlikli bir yoldur.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com