Savaş Yaklaşırken Savaştan Uzak Durmak
Savaşa dâhil olmak veya olmamak ufak ufak gerekçelerden başlar. Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık vermek, yetmedi ev vermek; Suriye ile barıştan yana değilim demektir. Suriye ile barış yanlılarıyla, savaşımı sürdürüyorum demektir.
Dünya savaşına giden yolun, Halep’ten geçtiğini bilmek gerekir.
Eğer önümüzdeki yıllarda, NATO Rusya savaşında yerimizi belirleyeceksek, savaştan uzak durmaya çalışacaksak, dostlarımızın sayısını çoğaltacaksak, bu günden, kararlı adımlar atmak durumundayız.
Başbakan Yıldırım’ın dediği gibi; Eğer Atlantik, Lozan Antlaşmasıyla ertelenen, Türkiye paylaşımını yeniden gündeme getirmişse, Türkiye çok önemli bir karar arifesindedir.
II. Dünya Savaşında, savaş dışında kalmayı başaran Türkiye’nin, bu günden “savaş dışı” şartlara hazırlanması mecburiyeti vardır. Türkiye’nin temel mecburiyetlerinden birisi de budur.
Türkiye’nin, muhtemel NATO/Rusya savaşının dışında kalabilmesinin ilk şartı; Türkiye Suriye ilişkilerinin düzeltilmesidir.
Başkalarının toprakları üzerindeki tüm taleplerimizi geri çekmek zorundayız. Suriye’de, Rusya’ya karşı terör savaşı veren guruplardan, desteğimizi derhal çekmemiz gerekir.
Çünkü Anavatanın kendisi tehdit altındadır.
Artık geçmişte yapılan yanlışların hesaplaşmasını ertelemek ve muhtemel büyük bir savaştan, nasıl korunulacağının planlarını yapmak zorundayız.
I.Dünya Savaşında, Osmanlı Almanya’nın yanında savaşarak karlı çıkacağını sanmıştı.* Savaştan, Osmanlı devletini kaybederek çıktı. Kurtuluş Savaşı olmasaydı, Anadolu da elden çıkacaktı.
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, Ruslarla Saldırmazlık antlaşmaları yapmamız gerekir. NATO Rusya’ya savaş açarsa; Türkiye’nin bu savaşta yer almayacağına dair, Rusya’ya şimdiden güvence vermeliyiz.
Suriye ve Irak’taki kirli/örtülü savaşın, Anadolu’yu nasılda istikrarsızlaştırdığını, muhtemel bir dünya savaşının içini bizi nasıl da çektiğini görmemiz lazım.
İnşallah, Suriye iç savaşına müdahil olmanın, ne demek olduğundan dersler çıkarmışızdır.
Bir dünya savaşını, Erdoğan yönetiminde karşılamayı, Allah bize nasip etmesin…
Biz NATO ile birlikte olarak dostlarımızın sayısını azaltamayız. Zaten onların yanında olduğumuz için düşmanımızın sayısı artmıştı.
NATO bize diyor ki; benimle beraber ol, Rusya’ya karşı ol, İran’a karşı ol, Irak’a karşı ol, Çin’e karşı ol.
Dostlarımızın sayısını artırmanın yolu, önce düşmanımızı bilmekten geçer. Kimseyi düşman sınıfına koymadan yol almak aklın yoludur.
NATO’nun Varşova’da aldığı kararlar; adı konulmamış savaşın ilanı niteliğindedir. Sadece alınan karalara değil, savaş hazırlıklarına da dikkatlice bakmalıyız.
Amerika’nın Rusya toprakları içinde bulunan Kuzey Denizindeki taleplerinden başlarsak, beş ana noktadan gelişmektedir.
Güney Çin denizi, Kuzey Buz denizi, Baltık, Suriye/Halep ve Afrika.
Savaş bir kıvılcımla nerede çıkar dersiniz? Tabi ki başlangıçta Amerikan topraklarının dışında başlar. Sonrasını tahmin bile etmek mümkün değil.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com