content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Kas

Savaş Ay’ın Ölümünü Duyunca…

Üniversite yıllarında en iyi anlaştığım arkadaşlarımdan biri Zeki -Sezer- idi. İkimiz de akşam bölümü öğrencisiydik, ben bankada, o gümrük müşavirleri derneğinde çalışırdı. Benim çocukluğum taşrada onunki İstanbul’da geçmiş, üniversite sıralarında önce dost ardından yoldaş olmuştuk.

Şiir severdik, Nazım okurduk bir birimize, edebiyatla aramız iyiydi. Bir de –özellikle o yıllarda- Çiçek Pasajı’nda rakı içmeyi ihmal etmezdik. Önce çocukluk arkadaşını ardından, çocuğunun annesi olacak sevgilisini tanıştırmıştı benimle. Arkadaşı kabına sığmaz bir gazetecilik öğrencisi, sevgilisi aynı bankada meslektaşımdı. İkisi ile de arkadaş olmuştum. Bir zaman sonra arkadaşının, hep yürek yangısı ile dinlediğim “Bir Fincan Kahve olsam” şarkısını söyleyen Şükran Ay’ın oğlu olduğunu öğrenmiştim. Yeni arkadaşlarıma “Şükran Ay’ın oğlu” diye tanıştırırdım.

Bir ara çok yoğun görüşürdük. Vatan Caddesinde kocaman salonlu evlerine davet ederdi bizi. Bazen de benim Çapa’daki öğrenci evime gelirlerdi. Daha okulunun başlangıcında gazeteci olmuştu, Dünya, Milliyet…. Dayanışma gecelerinin, “korsan gösterilerin” fotoğrafçısıydı. Hiçbir gazetede çıkmayan haberlere imza atardı o yüzden. Hem Zeki, hem de o milli folklorcuydu, dünyanın dört bir yanına dans etmek için gitmelerine gıpta ederdim.

Mütevazı bir düğünle Topkapı’da bir otelde evlenmişlerdi. Düğünde en çok folklorcu arkadaşlarıyla oyunlarına bayılmıştım. Kısa bir süre sonra oğlu dünyaya geldiğinde, sanırım, ben cezaevindeydim. Ardından kaçak, sonra sürgün oldum. O gazeteciliğe olan aşkına sadık kaldı, savaş muhabirliğinden televizyon yapımcılığına, köşe yazarlığından fotoğrafçılığa kadar her alanda görürdüm onu.

O da ölümüne emeğinin karşılığını gördü milyonlar nezdinde. Zeki’den alırdım haberlerini, onunla selam gönderip, ondan alırdım selamlarını. Bir süre önce Zeki, “bana geçmiş olsuna geldiler” dediğinde, “yine buluşsak” dedim. “Olur” dedi.

Ben –Karadeniz’de- her gün bakmam haberlere, baktığımda yer yerinden oynamış olur bazen. Bugün de bakmadım. Biraz önce ortak arkadaşımız Sema aradı, sesi titrekti. “Savaş’ı kaybettik Selami”

Buluşamadık… “Işıklar içinde uyu Savaş, ışıklar içinde uyu Şükran Ay’ın kabına sığmaz oğlu” dedim sessizce kendime. Hüzünle, bize 35 yıl önce "Filistin Gecesi'nde" çektiği fotoğrafa baktım, sanki şu anda çekiyormuş gibi.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank