SAS-SAT… Kısasa Kı-Sas, Göksev Olcay…
11.Kasım.2011, Cuma.
Haberler Marmara Feribot kaçırılışı hakkında bilgi veriyor. Bunu saat 21.30 da ev dışında öğreniyoruz.
12.Kasım.2011, Cumartesi, eve dönünce haberleri izliyoruz. Saat 01.30.
Haberler mazotu biten Feribotun Silivri açıklarında demirlediğini söyledi.
Eşime döndüm;
‘’SAS Komandoları muhtemelen Feribotun altındalardır şu an. Yarın sabah olayın bittiğini ve rehinelerin kurtarıldığını duyarsan şaşma. Dua edelim de can kaybı olmasın.’’
dedim ve yattım.
Ertesi sabah ve sonrası olayın bittiği ve SAS-SAT Komandoların emniyet ile işbirliği yaptığı haberlerini dinledik…
Bu yaptıklarının yapabileceklerinin yanında ne kadar basit kaldığını düşündüm bir an…
Neydi bana bunu bir refleks ile söyleten ve düşündüren…
***
Bir kitap,
KISASA KI-SAS, Göksev Olcay, Bileşim Yayınevi.2006 basım.
Bu kitap tek baskı yapılmış ve bir daha basılmamıştır. Bir SAS Komando subayının emekli olduktan sonra anılarından oluşturduğu bir roman… Anılarını yazmaları yasak olduğu için seçtiği bu yöntem, roman yazmak…
***
Bir Doktor arkadaşımın ofisinde kendisini beklerken kitaplığındaki bir kitap dikkatimi çekti. Aldım ve okudum biraz.
Bir SAS komando subayının emekli olduktan sonra, anılarından derlediği bir roman idi. Roman çok nadir okurum. Ancak son Ergenekon davaları kapsamında SAS subay ve ast subaylarının tutuklanması, bu kitabın bir anı romanı olması, daha önce sadece ismini duyduğum bu oluşum ve kişilerin hakkında bana fikir vereceği düşüncesi kitaba ilgimi arttırdı.
Odaya giren arkadaşım;
‘’Al götür o kitabı, okuyunca getirirsin. Senin beğeneceğini düşünüyorum.’’ dedi.
Almadım, kitap isme imzalıydı ve yazar arkadaşımın hastası idi. Yetmiş yaşlarında bir bey imiş.
‘’Ben kitabı satın alayım, sağ ol.’’ dedim.
‘’ Bulamazsın piyasalarda muhtemelen, 2006 ilk ve son baskısı bu.’’ dedi.
Gerçekten yoktu piyasalarda. Sahaflardan zar zor bir tane bulabildim. İsteseniz de bulmanız kolay olmayacak.
Kitabı hemen okudum. Uzun uzun anlatmayacağım. Ne anlatabilirim ne de hissettirebilirim kısa olan bu satırlarda. Ama yarısından sonra birçok kereler okuduğum sayfa kenarına şu aynı notu defalarca düştüm.
‘’ Vay vay vay… Ya bu roman gerçekten bir anı romanı ise ve hayal ürünü kısmı az ise… ‘’
Arkadaşıma sorduğum zaman bana,
‘’ Hastam(yani yazar) kitapta yazılanların yüzde doksan beş doğru olduğunu söyledi.’’ dedi…
Bizler, kendi rahat yaşamlarımızda, bu ülke için mücadele edenlerden ve şartlarından bir haber yaşamaktayız. Ve kendimizce büyük dünyalarımızda yorumlar yapmaktayız bazen sıcak koltuklarımızda…
***
hiçbirimiz farkında değiliz
yapılanlardan…
yapanlardan…
ülke için ve bizler için ter dökenlerin çektiklerinden…
ne aklımız alır,
ne de hayal gücümüz alır yapılanlara yaptıklarına…
sıcak evlerimizde yataklarımızda yaşamlarımızı sürerken…
bilmeyiz bilemeyiz bile aslında…
onların varlıkları bir haber kadar kısadır bizlere…
ve haber sonrası birkaç yorum kadar belki de…
güçlerinin farkında olanlar ise,
varlıklarından rahatsız olanlar…
ve onları yok etmek isteyenler ile işbirliği içinde olanlar…
hepsi,
yapamadıklarının ve yapamayacaklarının dayanılmaz çaresizliği içindeler…
katlanacakları sonuçlar ise gün gelince,
bu çaresizliğinde belki oldukça üzerinde…
***
Ülke için mücadele eden bilinmeyen isimsiz kahramanlar…