Sarıl Ona Hayata Sarıldığın Gibi (*)
Yüreğimizin kanadığı anlar, çaresiz anlarımız... Sevdiğimizin gözleri bize bakar... Çaresizdir onun için... Onu sevmişsinizdir... 17 yedisinden beri... Sizin için vaz geçilmezdir. Herşeyden vazgeçilebilir... Ama herşeyden... Ondan asla...
O sizin için hayattır. 17 yedisinden beri sevmişsinizdir. Size iki tane güzel kız vermiştir. En kötü gününüzde yanınızda olmuştur. O sizin aşkınızdır.
Birgün elinizden birşeylerin gelmediği amansız bir hastalığın pençesine yakalanmıştır 17’sinde sevdiğiniz kadın. Hergün çaresizlik karşısında yüreğiniz yanar. Yanar, yanar...
Bir şey yapabilmek.. Allaha yalvarırsınız; ne olur bir çare, ne olur...
Doktorlar çaresi yok der. Çaresi yok... Aman doktor ne olur bir çare... Sevdiğim önümde eriyor. Ne gerekiyorsa onu yapın... Doktorlar ona sadece üzülme der. Üzülme...
Kolay mıdır 17’sinden beri sevdiğiniz hayat arkadaşınızın yanınızda erirken seyredip gözlerine bakarak üzülmemek... Kahrolmamak... İçinizin yanmaması... İsyan etmemek...
Ne o anda iktidar kavgaları, kişisel çekişmeler, ne o anda Türkiye’nin sorunları... Siz ve o...
O gözlerindeki sevgiyle size bakmaktadır. Üzülme sevgili... Seni seviyorum...
Bakamazsanız gözlerine, içiniz burkulur. Allahım ne olur bir çare... Doktorlar ne olur elinizden geleni yapın...
Bilirsiniz yapılabilecek herşey yapılmaktadır. Ama yine de bir çare...
Siz yürek açısındadır, başkaları koltuk açısında. Bilmezler sizin acınızı..
Ne o saatte iktidar kavgaları, ne kişisel hırslar... Sevdiğiniz gözlerinizin önünde erimektedir.
Siz sevgi nedir bilir misiniz? Yürek yangınını... Çaresizlik karşısında isyan duygusunu...
Ateş düştüğü yeri yakar. Ateş düştüğü yerde derin yaralar açar...
Sevdiğim bırakıp gitme bizi... Ne yaparız sensiz... Ne yaparız sensiz bir dünyayı...
Feryatlarınız dünyayı kaplar... Sevdiğiniz gözlerinizde ki yaşları görmemelidir. Hüznü ona hissettirmemelisiniz... Onu üzmemelisiniz. Yüreğinizin isyanını, gözlerinizin yaşlarını o görmemeli..
17’sinden beri yaşadığınız sevdiğiniz, hayat arkadaşınız, kızlarınızın annesi yüreğiniz, gözlerinizin önünde erimektedir. Siz çare olmak istesenizde, olamazsanız...
Ah o çare... Doktorlar derdimize bir çare... Sevdiğim hayat arkadaşım gözlerimin önünde eriyor... Ne olur allahım bir çare...
.................
Dün telefonum çaldı. Karşıda çok sevdiğim bir insan... Yüreği yanıyor... Ne yapılır ki, yürek yangını karşısında...Ne denilebilir. Kelimelerin kıfayetsiz kaldığı anlarda...
Yüreğim kabarıyor, gözlerim doluyor... Bir şey yapamamak sadece dinlemek, kahrolarak...
Ne diyordu şair? Kahrolma da gör beni...
Sevdiklerimizin değerini, yitirdiğimizde görürüz. Yaşarken, göz bebeğimiz gibi baktıklarımız birgün yanımızda olmayacağı gerçeği çıldırtabilir bizi. Onun için böyle bir olasılığı asla düşünmeyiz.
Ne zaman ki, amansız bir hastalığın perçesinde kıvranır sevdiğimiz, o düşünmek istemediğimiz gerçek tüm çıplaklığı ile yüreğimizi sarar.
Aydınlık yok olur, karanlık sarar her tarafımızı...
Umut aydınlıktır. Umut karanlığı yok eden büyük bir ışıktır. Umut yok olmamalıdır. Umut diri tutulmalıdır.