Sarıkamış Harekatı
YÜZ YIL dan beri Sarıkamış Harekatı üzerine neler yazılmadı, neler söylenmedi ki?..
“Din, İman, Âmel, İlim, Ahlak, Tevhit” mefhumlarında, ideal ve ideolojilerini söyleyeme, yazmaya çalışanlar, yalan söyleyen tarihin yalancıları sayıldılar, Mîzân Terazisi başında hesap vereceklerdir.
Yüz binden fazla vatan evladının kurşun atmadan dondurulduğu Sarıkamış Harekatı,
Birinci Dünya Savaşında felaketle neticelenen askeri bir olaydır, kara bir leke olarak tarihteki yerini almıştır.
Tarihi bilgi, belge ve kaynaklara göre, özet halinde şunlar yazılmaktadır:
“Osmanlı Devleti harbe 1878'den beri Rus işgalinde bulunan Kars Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa'da Ruslarla harp halinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir zaferle Kafkaslar ve Orta-Asya'daki Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta Enver Paşa olmak üzere, iktidarda bulunan İttihatçılar tarafından sokuldu.
Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz'deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye'ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz'den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol halindeki saldırısıyla Pasinler'e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy'de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iaşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum'a geldi.
Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy'de birer taburu teftiş etmişti ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekat yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.
Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan'dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu'dan sevk edilenler, Sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 Günü -39 derece soğukta Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhata) Harekatına başladı. Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan'a hareket etti. Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış'a ulaşmayı başardı.
Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler. AllahûEkber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış'ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış'taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayri resmi Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan'a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere'ye, Günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:
“ Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır.” haberini gönderiyordu.
Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan Kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000'i (veya 60 000'i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul'a döndü. Bu harekatta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler.
Sarıkamış Harekatı kuşatma harekatıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plandı. Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle bir harekatı yapacak şekilde teçhiz atlandırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı.
Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı.
Sarıkamış Harekatı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13 Mayıs 1915'te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van'a, bilahare Muş ve Bitlis'e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi. Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu'yu harabeye çevirdiler.”
EVET… Sarıkamış Hareketi, veya felâketi; ‘Üç Beyinsiz’(Talat, Enver, Cemal Paşa) olarak bilinen, Tarihte yer alanlardan biri olan Enver Paşa’nın kaprisi yüzünden başımıza gelmiş, yüz bin şehit donarak karlara gömülmüşlerdir.
Her yıl Sarıkamış Dağlarında yapılan merasimlerde; Tarih yeniden deşilir, acı hatıralar yeniden gündeme gelir, bol keseden nutuklar atılır, bu harekatın gerçek yönü anlatılmaz nedense?
Anlayanlara ve şehitlerimize armağan olmak üzere bir oratoryo ile yazımı noktalamak istiyorum:
ORATORYO
DAĞLARDA YÜKSELEN BAYRAK,
TARİHE DİKİLEN SANCAK.
SARIKAMIŞ HAREKÂTI
(Özel bir müzikle giriş yapılır. Sarıkamış harekatı hakkında başlangıçta ve kıtalar arasında kısa kısa bilgiler verilir. Beyitler koro, kıtalar solo halinde okunur. )
SARIKAMIŞ dağlarında,
Ceylan gezer bağlarında,
Lor, peyniri, yağlarında,
Gazi kalan sağlarında,
Zaman zaman ağlarım da,
TUTAMAM GÖZYAŞLARIMI,
ISLATIRIM KAŞLARIMI.
SARIKAMIŞ Ay dolana,
Şehidimi sor bulana,
Matarayı ver alana,
Yüz binlerden sağ kalana,
Aldanma Tarih yalana.
MEHMED’İMİN ELİ DONDU,
MAVZER TÜFENK YERE KONDU.
SARIKAMIŞ aman ağlar,
Hazân oldu yeşil bağlar,
Yazdı kara, tarih çağlar,
Mezar oldu ulu dağlar,
Eridi ciğerde yağlar.
DESTAN DEĞİL, BİR YALVARIŞ,
ASKER ETTİ, DAĞDA YARIŞ.
SARIKAMIŞ bir Kıyamet,
Kapris dolu bir alâmet,
Can pazarı bir dalâlet,
Gerçek olan bir vehâmet,
Akıl almaz bir felâket.
SOR DAĞLARA, ZOR ANLATIR,
YARALARI HEM KANATIR.
SARIKAMIŞ Tevhit önder,
Binlerce baş yere düştü.
Mektupları eve gönder,
Secdede, yerde diz üstü,
Kurtlar şehide üşüştü.
DAĞLARDA YÜKSELEN BAYRAK,
TARİHE DİKİLEN SANCAK.
SARIKAMIŞ emir almış,
Düşman mevzilere dalmış,
Mehmet kar altında kalmış,
Yedi düvel korku salmış,
Yalan söyleyen alçalmış.
ENVER PAŞA ENVER PAŞA,
KINA YAKILMADI KAŞA.
SARIKAMIŞ’ın içinde,
Dağda askerler niçinde,
Bilinmezlerin hiçinde,
Bayram yapanlar piçinde,
Şahadetlere göçünde.
DAĞLARA KOYDULAR SENİ,
AĞITLARIN YAKTI BENİ.
SARIKAMIŞ et kemikten,
Geleceği beklemekten,
Aç/susuz emeklemeden,
Dadaş, Gakkoş, Kızanlarda,
Buzdan, kardan mezarlarda.
KARLARDA MEZAR KAZILDI,
KADERLER BÖYLE YAZILDI.
SARIKAMIŞ kutsal Ekber,
Dillerde Allahuekber,
Şühedaya son bir makber,
Şehâdete oldu rehber,
Peygamberin seni bekler.
ELDE KUR’AN, DİLDE VATAN,
TOPRAĞA BAK ŞEHİT ATAN.
Düşmanlara karşı Ordu,
Emir karşısında durdu,
Oldu dağların son kurdu,
Felâketi Tarih sordu,
Kitap yazdı, el yoruldu.
YÜZ BİNLER, ŞEHİT OLDULAR,
CENNET MAKAMI BULDULAR.
SARIKAMIŞ unutulmaz,
Donanın başı tutulmaz,
Bir lokma ekmek yutulmaz,
Kan gömlekte kurutulmaz,
Siperde can uyutulmaz.
KEFENLERİ BEYAZDAN KAR,
AĞIT YATKI GURBETTE YÂR.
SARIKAMIŞ çağda kara,
Kantar vebâl çekmez dâra,
Fikirler girdi hangara,
Koparılan şer yaygara,
Vatanımda büyük yara.
KARDEŞ KARDEŞ UYUDULAR,
SONSUZLUĞA KOYULDULAR.
SARIKAMIŞ şehitleri,
Anıtlarda yükseliyor,
Moskof, Ermeni itleri,
Bilmem nereden geliyor.
Ana Babalar meliyor.
UNUTMADIK, UNUTMAYIZ,
YALANLARI HİÇ YUTMAYIZ.
SARIKAMIŞ Kemâli’de,
Destan değil, bir felâket.
Binlerce şehit Âlide,
Bu millete bir kefâlet,
Yazılmayan bir sefâlet.
ŞÜHEDANIN KEFENİ KAR,
MAKBERİNİ KUCAKLA, SAR.
(ÖZEL MÜZİKLE KAPANIŞ.)