Şapkadan Çıkartılan Tavşanı Yemek Caiz midir?
Hayat dünya hayatı bir oyundan ibarettir demiyorum; öyle olsa dahi, burdaki oyun bir başka oyun. En fazla rahatsızlık veren husus, şapkadan tavşan çıkaranı göremiyor bilemiyor oluşumuz. Bir oyun oynanıyor, oyun içinde oyun... görmediğimiz bir el şapkadan bir tavşanı çıkarıp saldı ortalığa... görmediğimiz bilmediğimiz birinin amacını niyetini sorguluyoruz ya da sorgulamıyoruz bile. Görünen o ki... birileri şapkadan çıkan tavşana şöyle bir baktı, illüzyon olduğunu bile bile, ortada belki bir göz boyama vardı belki “gerçek” bir tavşan bile yoktu, olan sadece görüntüsü idi tavşanın... ama olan oldu... Matrix 1’deki adamlardan birinin gerçek olmadığını bildiği bir parça “biftek/tavşan” karşılığında arkadaşlarını ajan Smith’e satması gibi...
Tek bir tavşan... kurulu düzeni nasıl da yerle bir etti... gerçek olup olmadığı bilinmeyen, öyle pek de önemsenmeyen... işittiler ve itaat ettiler... ve dahi... yahnisini yapacak bir aşçıbaşı önden “istemezük” dese de, “istemem yan cebime koyuverin bir zahmet” deme zahmetine bile gelmeden... daha şimdiden methiyeler düzülmeye başlandı “muhtemel” ahçıbaşı hakkında... öyle mahir bir aşçıbaşı imiş ki.... bir malzemeden ne kadar kullanılması gerekir, mutfak çalışanları malzemeden çalıp fazlasını cebe indirip sulu sulu ya da sade sulu çorbalar içiriyormuş ahaliye... bir bir açığa çıkaracakmış “muhtemel” aşçıbaşı... lakin... öyle bir izlenim de bırakıyor ki... yemek yapmaktan zerre kadar anladığı yok gibi. “hele bir aşçıbaşı olayım; size şöyle ballı börekler, kuzu sarmaları yaprak dolmaları ayran çorbaları yaparım, parmaklarınızı yersiniz, peşinden de Erol Taş misali elinizin tersi ile bıyıklarınızı silersiniz” dediğini duyan olmadı, iki yumurta kırdığını gören olmadı...
Sizin görüşünüz nedir bilemem; ben bu şapkaya da, şapkadan tavşan çıkaranlara da, çıkarılan tavşandan yahni yapacağını iddia eden aşçılara da muhalifim ve hepsini reddediyorum...
Şapka da şapkadan tavşan çıkaranlar da, çıkarılan tavşanın ne/nasıl olduğunu görebilmek için çırpınan didinenler de tavşandan medet umanlar da aşçılığa soyunanlarda... ve dahi bu cümleden sayılabilecek tüm “kavramlar, düşünceler, hayaller, kişiler, v.s” benden değildir, ben de onlardan değilim...