content

20 Oca

Sana, Bana ve Hayata Aforizmalar

1- Zifiri karanlıkta, yoğun sis içinde varoluş merdivenini inen adam, ürperti ve endişeyle kendi koluna yapıştığında muhkem trabzana tuttuğunu sanıyor. Bu yanılgılı güvenç düşüşü kolaylaştırmaktan başka neye yarıyor? Düşüş, biteviye düşüş.

2- Kadim bilgilere katılıyorum: Dünyanın gerçekliği içinde çok renkli maceralar bulunan bir düşazmadan başka bir şey değil; bütün sahici maceranın sonu birkaç ıslaklıktır. Denizi avuçlandığında avucunda kalan azıcık nemden başka nedir? Dünya serçe parmağını denize sokup da parmağında ıslaklık kalan adamın denizden nasibi kadardır? Hatırla!

3- Tek başına bilmek (bilmek için bilmek) anlamı öğürtüyor; bugün sadece anlamak istiyorum. Bugün sadece inanmak istiyorum.

4- Katılıyorum: Eve dönmenin bir yolu da evden hiç ayrılmamaktır. Fakat evden hiç ayrılmayarak eve dönenin eviyle evden yaban düşüp eve dönenin evi aynı ev değildir. Evinden çıkmadıysan çıkma! Çıktıysan dönüşe giden yolların hakkını ver!

5- Bütün hakikatler basittir. Düşünce zirveye tırmandıkça yüklerinden ve karmaşasından kurtulur. Düşüncede yükselenler göğe ağdıkça küçük gözlere küçük görünür. Hakikat yolunda karmaşa ve bulanıklık bir derinlikli yücelik değil, nakısa sayılmak lazımdır.

6- Buharlaşan gerçekliğin yerine taşlaşmış/doldurulmuş/ambalajlanmış kavramları koyuyor, sonra da bu yeni kavram-puanlara tapınıyor filozoflar. Her canlı hakikati fosilleştiriyor, bir talaş çorbasına çeviriyorlar. Hayat dolu yabani ceylanı öldürüp içini külle dolduruyorlar. Filozoflar: Mumya ustaları, ölü gömücüler, mezar bekçileri, yapma çiçek imalatçıları…

7- Ah! Felsefe yapan ne çok, düşünen ne az! “ Yel otlamakla” “hikmet süzmeyi” birbirine karıştıran ne çok. Gargara yapan ne çok, sindirim yapan ne az. Bugün sadece düşünmek istiyorum.

8- Var ediliş / ediliyor olmak borçlu kılıyor insanı. Yaşamak bir bedel ödeme (yani bir imkansızlık) keyfiyetinden başkaca ne olabilir?

9- İşte yaşamak da öyledir. Tıpkı yeni alınmış pabuçlar gibi. İkl zamanlar dar gelir ve “vurur”, sonra bollaşır, kağşar ve "düşer”.

10- “Yalnız yaşamak için ya bir hayvan ya da bir tanrı olmak gerek" diyor Aristoteles. Biri var ki bunların her ikisi de olmak zorunda: filozof." diyor filozof. Ama unutulan biri de var ki bunların her ikisi de olmamak zorunda: İnsan.

11- Kainata “nasıl?” sorusunu doğru sormanın işareti nasıl‘ın içinden niçin‘e bir yol, bir geçit olduğundadır. Niçin’siz nasıl’dan başı bozuk ve determinist bilim, nasıl’sız niçin’den de sofistike safsata doğuyor. Hayır, çözüm niçin’le nasıl’ ı buluşturmakta değil. Tahmin edildiğinin aksine böyle değil. Çözüm, nasıl’ ı ne için ve nasıl sorduğumuzdadır.

12- Çölünü incitmelisin! Bil ki çölünü incittiğin yerde göverecek vaha... Tohumun çürüdüğü yerde ağaç yeşermiyor mu?

13- Hayır ben bu dağların kuşu değilim. Yüreğim kanatlarımdan daha geniş çünkü...

14- Hep başladığın noktaya dönmek. Hep “baş üstü” çakılış, göğün derinliklerinde yüzdüğünü sanırken kanatlarınla toprağı kazar halde buluyorsun kendini. Dönüp dolaşıp hep aynı çukura düşüş. Yolda kalmanın acısı: hepsi bu.

15- Bir şey üzerine düşünme, bir şey düşün.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank