Sakarya Caddesi Yenilendi
Sakarya Caddesi bambaşka bir çehreye büründü artık. Meydan yenilendi. Temizlendi, etraf çiçek bahçesine döndü adeta. Çankaya Belediyesi Sakarya Caddesi’ni halkın dinleneceği, dinlenirken de sanatla iç içe olacağı bir mekân haline getirdi.
Şimdi Sakarya Caddesi’nde sanatın bir dalı olan ahşap heykellerin kendi dili ile çevresindekilere çeşitli mesajlar verme zamanı diyerek ahşap heykellerle ziyaretçilerin bütünleştiği bir ortam var Ankara’da. Çok uzun yıllardır bu ortamı hayal eden insanların yüzünün nasıl da güldüğünü ancak meydana gittiğinizde ya da oradan geçtiğinizde göreceksiniz.
Dikkatinizi en çok da meydanın tam ortasındaki Taş Ankara heykeli çekecek. Niye mi? Bambaşka bir çehresi var artık Taş Ankara’nın. Yenilenmiş, temizlenmiş ve önemli bir bakımdan geçmiş. Çevresi bir çiçek bahçesine dönmüş. Yani göze ve duygulara hitap edebiliyor. Artık etrafındaki oturma bölümüne içiniz açılarak oturabiliyorsunuz.
TAŞ ANKARA heykeli Sakarya meydana dikili, neyi anlatmaya çalıştığını pek de anlamlandıramadığınız, şeklini neye benzeteceğinizi bilemediğiniz taş bir heykel. Sakarya Caddesi’nin bir simgesi haline gelmiş.
Sakarya Caddesi Kızılay’daki diğer sokaklara geçiş noktası konumunda olduğu için caddeye giren hemen hemen herkes Taş Ankara heykelinin önünden mutlaka geçmiştir. Ben kısa bir süre öncesine kadar Sakarya Caddesi’ne her gidişimde bu taşın bize neler anlatmaya çalıştığını, kimin, ne amaçla yapmış olduğunu merak eder dururdum. Üzerindeki sprey boyalarla karalanmış anlamsız yazılar, çevresindeki bakımsız iç karartan görünüm, heykelin kendi bakımsızlığı gözüme çarpan ilk görüntüler arasında olurdu.
Çoğu Ankaralının ismini bile bilmediği ama tüm bu olumsuz görüntülerine rağmen yine de etrafında oturduğu, dinlendiği, soluklandığı vazgeçilmez bir mekân gibi olmuştur Taş Ankara heykeli çevresi.
Bundan birkaç ay önce “ANKARA’NIN ANIT VE HEYKELLERİ” çalışmamı hazırlamak için Taş Ankara heykelinin fotoğraflarını çekerken heykelin ve çevresinin nahoş görüntüsünü internet sayfama nasıl koyacağım diye düşünmedim dersem yalan olur. Başkentin en önemli semtinde, Sakarya Caddesi’nin tam orta yerinde böylesine tahrip edilmiş, yıllardır bakımsız kalmış bu görüntüyü üzülerek de olsa yayınladım. Üzülerek yayınladığım aslında sadece bu heykel değil, Sakarya Caddesinin bulvar çıkışında bulunan Barış Heykeli de olmuştu. Barış güvercini uçuran, biri erkek biri bayan iki genç figürden oluşan Barış Heykeli, Taş Ankara heykelinden daha da acınacak durumdaydı. Etrafından hiç ayrılmayan, sanki heykelin birer parçası haline gelen kuşların bıraktığı, burunları kapattıracak derecedeki ağır koku, heykelin baş kısımlarında sürekli tüneyen kuşların pisliklerinin yağmurla aşağı doğru akmasının oluşturduğu pislik ve nahoş görüntü yüzlerce insanın gelip geçtiği yolun tam ortasında bulunuyor. O kadar sıradan bir hale gelmiş ki artık insanlar çoğu zaman bu heykelin varlığını fark etmiyor bile. O yoldan sürekli gelip geçen yakınlarıma sözünü ettiğimde barış heykelinin orada olduğunun bile farkında olmadıklarını söylüyorlar.
“ANKARA’NIN ANIT VE HEYKELLERİ” çalışmamın ilk bölümünü yayınladıktan çok kısa bir süre sonra Sakarya Caddesinden tesadüfen tekrar geçtiğimde Taş Ankara Heykelinin iyi bir bakımdan geçmiş, rengi ve çehresi değişmiş, çevresi iyice temizlenmiş, heykelin çevresindeki toprak bölüme rengârenk petunyalar dikilmiş, yerleştirildiği beton zeminin etrafı süpürülüp temizlenmiş. Yanındaki direklere bile petunya saksıları asılmış, kısacası ortaya yepyeni bir Taş Ankara Heykelinin çıkmış olduğunu gördüm. Gerçekten de hem çok şaşırdım hem de çok sevindim.
Gözlerime inanamıyordum. Olacak şey değil, ama ne yalan söyleyeyim, bir anda acaba ben heykel çalışmalarını yayınladım, bu konuda etkili oldum da heykellere bakım mı yapılmaya başlandı diye bir düşünce geçti aklımdan. Sonra baktım ki yanındaki petunya saksılarıyla görünümü değişen o iki direğin arasına bir bez afiş asılmış. Afişte şöyle bir yazı var. 16. Uluslararası Değirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu. Bu etkinlikte birçok stand açılmış, ahşap heykellerin yapımına başlanmıştı bile. Direkleri süsleyen petunya saksıları da ayrı bir görüntü veriyordu. İçim açıldı vallahi. Meydan meydan olalı ilk defa içim açılarak geçtim taş Ankara heykelinin önünden.
Aklıma Barış Heykeli geldi hemen. Burası bakıma alındığına göre çok yakın bir mesafede bulunan ancak meydandan bakıldığında görülemeyen Barış Heykelinin yanına gittim. Gördüm ki maalesef bu heykelde hiçbir değişiklik yok. Yine eski Barış Heykeli. Üzeri ve çevresi kirler inde. Mutlaka buna da en yakın zamanda sıra gelecektir diye düşündüm. 15 gün sonra tekrar gittim ama yine maalesef hiçbir değişiklik göremedim. Üstelik de bu sıcak havaların etkisiyle çevresinin kokusunun daha da etkileyici olduğunu gördüm ve nefesimi tutarak oradan uzaklaştım.
Aynı meydanda iki heykel… Aralarında 500 metre mesafe var ve ikisi de Kızılay’ın hemen hemen en çok ziyaret edilen bölgesinde. Taş Ankara çevresine yapımı biten ahşap heykeller konmuş ve meydandan geçenlerin oturması için yerler yapılmış, çardaklar çekilmiş, üstelik de güzel bir orkestra sahnesi kurulmuş. Gençler ve oradan geçen halk buralarda çiçeklerin ve ahşap heykellerin arasında oturup hem müzik dinliyor hem de günün yorgunluğunu atıyor. Ayrıca insanların buluşma noktası haline gelmiş.
Neden aynı çevrede bulunan iki heykele aynı bakım yapılmamış çok merak ediyorum.
Dileğimiz Barış Heykelinin de aynı bakımdan geçmesi, aynı ilgiyi görmesi…
Dileğimiz bu heykele ve diğer heykelleri Sakarya meydanındaki kadar özen gösterilir, bakımları yapılır, heykelleri yapan heykeltıraşlara da bir nebze olsun emeklerine saygı gösterildiği hissettirilir.
***
Aradan aylar geçti. Dün yine barış heykelinin önünden geçtim. Yine barış güvercini uçuran genç kızın ve delikanlının yüzlerinde ve kaidenin çevresinde hiçbir yenilik yoktu…