Şaibenin Öteki Yüzü
Melânet adının önünde TC üniversitelerinden temin ‘prof. dr’ unvanlı hain bir dönme; Ülkemizde münteşir, Türk’ün verdiği parayla Türk düşmanlığına soyunmuş kancık bir ekran bulmuş kin kusuyor. Yalan, iftira ve iğrenç bir
riyakârlıkla nefret tahrikçiliği yapıyor. Hele bir bakınız: “Diyarbakır eski hapishane bahçesinde bulunan 26 kafatası” için ne diyor?.. “Bunlar büyük bir olasılıkla Ermeni!” ardından akıl almaz yalanlar, iftiralar, kurgulanmış senaryolar..
Kendisi de 24 ayar diyasfora sunucu dört köşe! Üstüne üstlük, iki de bir konu Fransız kalleşliği, küstahlığı ve tarihi kaypaklığına geliyor. Ama böyle değil; Adeta bir soyluluk, asil bir özveri ve kahramanlıkçasına!.. Ney? Fransız meclisi ve senatosunun son haltetmesi.. Ama mezkür programda “Ermeniler soykırım yapmış ve 1.658 bin Türk’ü katletmiştir” demediler!.
İşin aslına ve arkasına baktığınızda, hep aynı mesele var..
AB+D vampiri ve şeriklerinin Şark Meselesi, TC’yi bölme ve Türk’ü imha plânları..
Ancak, bir takım aciz hükümetlerin akıl tutulması ile malûl, bilgisizlik, basiretsizlik, yeteneksizlik ve “Türkçe duruş” zaafları yüzünden; 1. Dünya Savaşı sırasında, Doğu Anadolu cephesinde vaki haklı, doğru ve hayati bir “zorunlu göçün” haksız, menfur ve müfteri mirasını yüklenmek durumunda bırakılmış bir ülkenin yurttaşları olarak, hemen hemen tüm dünyada "soykırım suçlusu bir millet" konumuna getirilmiş bulunuyoruz.. 90 yıldır bitmek tükenmek bilmeyen bir yalan ve iftira kampanyası sonunda Dünyadaki birçok devlet (İsveç, Uruguay, Kıbrıs Rum Kesimi, Arjantin, Rusya, Kanada, Lübnan, Yunanistan, Belçika, İtalya, Fransa, Slovakya, Litvanya, Hollanda, Polonya, Almanya, Venezuela ve Şili ile ABD de 42 eyalet) parlamentolarında Türkiye aleyhine "ermeni soykırımını" kabul eden kararlar alındı. Bütün bunların üstüne tüy dikercesine, Fransız meclis ve senatosu tarafından akıllara ziyan bir yasa çıkartılarak "Ermeni soykırımı olmamıştır" demek bile hapisle cezalandırılması gereken suç kapsamına alınmaya kalkışıldı. Malum, şimdilerde Sarkozy'nin onayı beklemekte!...
Şurası mutlak bir ilim, düstur ve hakikattir ki; Bağımsız bir ülkenin onurlu davranış biçimi mütekabiliyet ilkesi olup; hayır veya şerre bire bir karşılık vermek esastır. Bu nedenle meclisten beklentimiz, Fransız parlamentosunun saldırısına aynı şekilde karşılık vererek milli tepkimizi ortaya koymaktı. Görüne o ki, olmadı!..
Yeni ve sözde sivil Anayasa’yı, “hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları, adalet ve demokrasi için istediği” iddiasında olan; Lâkin uyguladığı haksız, hukuksuz, adaletsiz ve pek tavizkâr politikalarla, anarşist, terörist, bölücü ve kaçakçılara cesaret veren hükümetin, her şeye rağmen: (Zaman gazetesini haberine göre) e-pasaport çipleri ihalesini 'güvensiz' Fransız şirketine vermesi ve doğalgaz nakil hatlarında % 15 Fransız ortaklığının onayı tam rezilliktir.
Dahası var:
“Kaçakçı Ailesine ’123 bin’ ŞEHİT Ailesine ’63 bin”!...
Bu haksızlık kamu vicdanını derinden yaralamış ve terörle mücadele konusunda ümit bağlanan akp’yi şaibe, kaygı ve kuşku bataklığına itmiştir. Bu tarafgir, muhtemelen duygusal veya iyi araştırılmadan verilmiş subjektif kararın acilen ve derhal tashihi; Şehit ailelerinden özür dilenmesi, gönüllerinin alınması ve bilhassa: Yasa dışı kaçakçı aile, yakınlarına ödenen devlet parasının eşkıya eline geçmemesi için her türlü tedbirin mutlaka alınması zorunludur. Aksi takdirde yönetim; anarşist-terör ve tedhişe yardım ve yataklık etmiş olmak gibi şaibeli bir zan altına girmiş olacaktır. Buna seyirci kalan “muhalefet nam” ne menem bir iş yaptığı ve millet adına neye yaradığı meçhul melânetler de…
Müthiş bir ayıp ve şaibe daha!..
24 asker için ödenmedi:
THMGŞD Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz: “Şehit ve gazi vatan evlatlarının aileleri veya kendilerine ödenmesi gereken tazminatlar ödenmezken, kaçakçılık meşrulaştırılıyor hem de tazminat ödeniyor;. Kaçakçının, terör örgütü yandaşının kanı, şehidin, gazinin kanından daha mı değerli? Bu nasıl bir vicdandır” diye feryâd ediyor. .
Hangi vicdana sığar?
Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Hızal:, “Ölenlere kahraman edasıyla tazminat ödenecek olması bizi derinden üzdü” “Başbakanımıza soruyorum; Bu vatanın bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve veren aziz şehitlerimizin ailelerine 50 bin lira tazminat vereceksin, yaralanan kahraman gazilerimize 18 bin ile 45 bin lira arasında tazminat vereceksin. Sonra da çıkıp bu ülkede kaçakçılığın suç olduğunu bilen ve vergi kaçıran, devletin her türlü güvencesinden faydalanan bu kişilere tazminat vereceksin. Bu hangi vicdana sığar?”
“Başbakan kaçakçıları ödüllendiriyor”
İstanbul Şehit Aileleri Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Şencan Bayramoğlu ise; Uludere’de ölenlerin ailelerine devletçe tazminat verilmesini, “suçun ödüllendirilmesi” olarak değerlendirdiklerini belirterek, “Şu anda nasıl ki terörle mücadele edenler Silivri Cezaevi’nde ’terörist’iddiasıyla tutuklu bulunuyorsa, teröristlerin de kahraman ilan edilmeleri gerekiyordu. Başbakan da kaçakçıları ödüllendirmekle bunu ispatlamış oldu. Kaçakçılık bir suçtur ve cezalandırılması gerekir. Ayrıca biz onların kaçakçı olduklarını da bilmiyoruz. Katırlarındaki yükün ne olduğunu biz görmedik” dedi ve devamla:
“Korkarım ki yakında çocuklarımız ’niye terörist öldürdü’ diye bizim maaşlarımızı da keserler. Başka atacakları adım kalmadı çünkü. Başbakan, kaçakçıların istihbaratını abd’den mi, İsrail’den mi aldığını açıklamıyor. ’Vur’ emri yetkisi kendisinde olduğuna göre bu şekilde kendi suçunu örtbas etmek istiyor. Devletimizin parasıyla onları ödüllendiriyor. Vatan toprakları üzerinde bölücü terörle mücadele amansız bir şekilde devam ederken, her türlü dış tehdit varlığını sürdürürken böylesine anlaşılması güç ve hiç bir geçerli temele dayanmayan kararların altına imza atanları yüce Türk kamuoyunun vicdanına havale ediyoruz.”
Bir hatırlatma:
İstiklâl Savaşı Kahramanlarımızdan Rahmetli Emekli Orgeneral ve Genelkurmay Başkanlarımızdan Kâzım Orbay, kansere yakalanmıştı. Evini öğrencilere kiralayıp, asker postalı giyerek yaşamını sürdürüyordu. Millet Meclisi bu kahramanımıza "hizmeti vataniye tertibinden" ayda 500 lira; idamdan dönen Celâl Bayar’a da "hıyaneti vataniye tertibinden" 3 bin 500 lira aylık bağlamıştı. Gelenek bozulsun mu?! (Alb. Osman Türkoğuz)