Şah ve Şıh…
Hikâye… Daha dorusu tarih malum…
Şah İsmail bir tarafta… Yavuz Selim öbür tarafta. Aynı soydan gelen iki cengâver dünyayı kendilerine dar ettiler.
Yazar İskender Pala bu (şairane) iki rekabeti romanlaştırdı.
Sonrası malum… Yavuz Selim kazanmış gibi gözükse de… Ne Şah İsmail mağlup oldu… Ne de Yavuz Selim kazandı.
Ya da…
Ne Şah İsmail kazandı… Ne de Yavuz Selim mağlup oldu.
Kaybeden ümmet-i İslam ve bilhassa Türk Milleti oldu.
Tabii ki… Kardeş kardeşi kâfirlikle… Hanedana hainlikle suçlandı.
Ve elbette birbirlerini alt etmek için olmadık ittifaklara girdiler.
Şah İsmail bir yandan… Yavuz bir yandan tebaasını fitneledi… Kardeşi kardeşe sür-kettiler.
Biri öbürünü cehenneme gönderirken kendisi cenneti garantiledi.
Sonuçta bu didişme her ikisine de yaramadı. Olan yiten canlara… Kaybolan huzura oldu.
Farslar şialığı milli din haline getirdiler. Bu sayede bölgeyi tuttular. İçlerinde bir sürü (kırk
çeşit) millet varken… Ve hatta 1920’li yıllara kadar Türk Kaçkar hanedanı tarafından yönetildiği
halde… Bu sayede Fars kültürünü hâkim kıldılar.
Sırf mezhebe dayalı Azeri(!) diye millet ihdas edildi. Anadolu Türkünü Hazar kıyılarından ettiler.
Yani Güney Kafkasya ve Anadolu’yu birbirinden ayırdılar.
Bu yetmedi,
Osmanlı (özellikle) Şah İsmail’den sonra hep arkasını kollamak zorunda kaldı.
İslam dünyası ilk büyük bölünmeyi bu tarihten sonra yaşadı ve keskinleşti.
Kısaca,
İki bencilin ettiğinin etkileri hala yüz yıllardır kendisini gösteriyor.
Değdi mi?
Derler ki… Her ikisi de cengâverdi… Cengâverliklerinin nefislerinden başka kime ne yararı dokundu? Lider ve özellikle bilge olamadıktan sonra…
Diyelim ki,
Şah İsmail kazansaydı… Anadolu şia olacaktı. Şimdi onun kavgasını verecektik.
Ya da Yavuz Fars topraklarını tarumar edip Sünnileştirseydi... Oradakiler cennete
gitmeyi garantiye mi alacaklardı?
Son iki cümlede felsefe yapalım isterseniz…
İnsanın mayasında var demek ki… Hamurdan put yapıp… Sonra acıkınca yemek...
Bir de,
Bir faniye bir sürü değerler yükleyip… Onun üzerinden hizaya çekmek/çekilmek…
Terk-i Dünya yapan bu faniler acaba mezardan başlarını üç dakikalığına kaldırıp
baksalar…
Sebep oldukları şeyler için bir kere daha ölmek isterler miydi acaba?
Sanmam… Ben işte ona yanıyorum ya…