Sağlık Turizmi (III)…
İstanbul Sağlık Turizmi Konseyi ile İstanbul Aydın Üniversitesi’nin birlikte düzenledikleri, “Sağlık Turizminde Yurtdışı Tanıtım ve Pazarlama Sempozyumu”na, konuşmacı olarak davet edildim. 28 Mart günü gerçekleşen sempozyum, benim için çok yararlı oldu:
1) Bugüne kadar, pek tanımadığım Aydın Üniversitesini tanımış oldum. Ülkem adına gurur duydum. 22 bin öğrencisi varmış. Hemen her dalda eğitim veriliyormuş. Programın gerçekleştiği kampüs dahil , 4 ayrı kampüsü mevcutmuş.
Değerli akademisyenlere sahip. (Bu arada, ilkokulda sınıf arkadaşı olduğumuz, karı koca, iki profesör hemşehrimle de, uzun yıllar sonrasında görüşmüş oldum. Çok sayıda İzmirli akademisyenle tanıştım. Mülkiye mezunu kardeşlerimle buluştum).
2) Konuşmacıların tamamına yakını, sektörün içinden gelen, geniş tecrübesi olan kişilerdi. Kendi adıma, çok şey öğrendim.
Temenni ederim ki, Ankara yönetimi de bu konuda aktif davranır; mevcut bilgilerin de ışığı altında icraatlarını ortaya koyar.
'Sağlık' ve 'Eğitim' tanıtılmalı
Turizm, özellikle Sağlık ve Eğitim konularında, Türkiye için büyük bir şanstır. Zira, çok büyük bir potansiyelimiz mevcuttur (ABD’den sonra, en fazla akredite hastane sayısı bizdedir. Alt yapımız, eğitilmiş eleman sayımız, iklim şartlarımız, uygun fiyatlarımız, jeotermal kaynaklarımız, vs. çok ülkenin üzerinde avantajlar sağlamaktadır).
Ne yazık ki, henüz ilk 20 ülke içinde bile yer almıyoruz. Hâlbuki bu sektör, ülkemiz için çok ciddi bir istihdam ve döviz kaynağı olabilir. Yeter ki, gerekli teşvikleri sağlayalım ve tanıtım programlarını gerçekleştirelim. Özellikle; hedef ülkelerde (Rusya, Ukrayna, Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu ve yurt dışındaki gurbetçilerimiz) gereken tanıtımları başaralım.
Analiz ettiğmizde; rakiplerimizin (başta Almanya, Hindistan, Güney Kore, İsrail, ABD olmak üzere) bizden daha kaliteli olmadığını görüyoruz. Yani, onlarla rekabet edebiliriz. Hastaları Türkiye’ye çekebiliriz. Mevcut gelişme trendini hızlandırabiliriz.
Herkes birlik olmalı
- Bu konuda; devletin tüm birimlerinin (başta Ekonomi, Sağlık, Turizm, Ulaştırma, Dışişleri Bakanlığı olmak üzere), Medyanın, tüm sağlık kuruluşlarının, Turizm Acentalarının, Asistance firmalarının, TOBB’un, büyükelçilik, konsolosluk ve ateşelerin, vali ve belediye başkanlarının (zaten çok destek veren) THY ve tüm ulaşım firmalarının, üniversitelerin, yurt dışında yaşayan ve çalışan Türk kardeşlerimizin, tam bir dayanışma içinde, çok gayret göstermesi gerekmektedir.
- Kesinlikle haksız rekabet yapılmaması, birbirimizi kötülememeliyiz.
- Uzun vadeli politikalar üretilmeli; güven, kalite faktörleri ihmal edilmemelidir. Fiyat politikaları istikrarlı olmalıdır. Hizmet kalitesi, üst düzeyde sağlanmalıdır.
- Devlet, teşviklerinde cimri davranmamalıdır. Zira, sonuçta, verdiğinin kat kat fazlası gelecektir. (Takdirle belirtmek isterim ki, son dönemde, çok ciddi teşvikler sağlanmaktadır. Ancak yeterli değildir). Mesela:
a) Rahmetli Özal’ın; 24 Ocak/12 Eylül ve 1983 reformlarında yaptığı gibi, döviz gelirlerinde Kurumlar Vergisi avantajı sağlanmalıdır. (Kârı dağıtmamak, otofinansman yapmak şartı ile, Sağlık/Eğitim ve Turizm gelirlerinde, Kurumlar Vergisi oranı yüzde 5 yapılabilir). Bu sektörde KDV oranı yüzde 1’e indirilmelidir.
b) Asistans firmaları da teşvikten istifade etmelidir. Zira, bunlar geniş bir pazara sahip olmayı sağlamakta, sektöre disiplin getirmektedirler.
c) Ülkemizin ve hedef ülkelerin tüm hava alanı ve limanlarında, sağlık turizmi ile ilgili danışma büroları kurulmalıdır.
d) Müşterek bir çalışma ile, yaygın bir reklam çalışması yapılmalıdır.
e) Sağlık Bakanlığı, özel sağlık kurumlarına uyguladığı kısıtlamaları ve engellemeleri kaldırmalıdır.
Daha çok şeyler yazılabilir. Ben bu altın yumurtlayan sektörün önemini dile getirmek istedim. Normal ihracatta, her 100 dolar ihracat için; 62 dolar ithalat yapıldığını; bu sektörde katma değerin – nerede ise – %100 olduğunu hatırlatmayı arzu ederim