Sadece Yalnızlık mı Derinleşiyor?
Biliyorsunuz, Cenevre’de Suriye’nin geleceğini belirleyecek toplantılar dizisi başlıyor. Eğer başlayabilirse…
İki süper devletin yetkililerinden gelen iki cümleyi ifade ederek başlayalım.
Bu iki cümleden çıkarak, ülkemizin izlediği dış politikanın ne kadar zavallı hale geldiğini anlamak daha kolay olacak.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “PYD toplantıya katılırsa, biz boykot ederiz” açıklamasına verdiği cevapta; “Boykot edemezsiniz, çünkü toplantıya katılmıyorsunuz.” şeklinde oldu.
Toplantı öncesi ikinci önemli açıklama ise ABD Dışişleri Bakanı Kerry’den geldi. “Esad kalabilir.”
Bölgede izlediğimiz mezhepçi siyasetlerin bizi getirip dayadığı yer; hem iki süper güçle karşı karşıya, hem de bölge ülkeleriyle karşı karşıya getirdi.
Amerika bile siyasetini değiştirdi. Esad kalabilir dedi. Biz mezhepçiliğimizden taviz vermedik.
Elimizde bir tek dış siyaset aracı kaldı. O da, Avrupa ülkelerini Suriye’deki ölü sayısını abartarak propaganda etmek ve Batıya mülteci akınının çoğalacağı algısını yerleştirmek.
Zaten Netanyahu da diyor ki; İran ve Hizbullah’a darbe vurmanın en iyi yolu; Suriye’yi yıkmaktır.
Suriye’nin kuzeyinde, Kürt Koridoru kurdurmamanın çaresi mezhepçi siyasetler elbette değildi.
Eğer bölge ülkeleriyle iyi siyasetler yürütmüş olsaydık, Amerika’nın bölgede sürdürdüğü kaos siyasetine ortak olmasaydık, bu gün Suriye’nin kuzeyinde kurulacak bir oluşumla karşı karşıya kalmazdık.
Sözde değil de, gerçekten Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olsaydık, bu gün bu kadar yalnızlaşmazdık.
Bu durumdan çıkış yok mu?
Elbette var.
Eğer daha fazla gecikmezsek…
Hızla Suriye siyasetini değiştirmek, meşru Suriye devleti ve onun destekleyicileri olan İran, Rusya ile ilişkileri düzeltmek.
Buna gerekçe olarak; içeride sarsılan ekonomiyi göstermek. İran ile başlayıp, Rusya ile devam edip, el altından da, Suriye ile iyi ilişkilere zemin hazırlamak.
Bu iktidar bu söylediklerimizi yapamaz.
Buradan da şu sonuç çıkar. Bu iktidar, ülkenin çıkarları önünde bir engeldir. Sadece çıkarlarımız bakımından engel değil aynı zamanda bir güvenlik sorunu haline gelmiştir.
Geleceğimizi mezhepçiliğe mahkûm etmişlerdir.
Burada şunu hatırlatmak isterim. Bölge ülkeleri, hatta topraklarımız emperyalist ülkeler tarafından paylaşılırken, tarafsız olmak gibi bir fikri savunmuyorum. Bölge ülkeleri ile birlik olup, tehdidin geldiği yere karşı olmak gerekmektedir.
Devlet aklının işlemediği yer burasıdır. Onun içindir ki dış siyasetimiz dönüp kendimizi vuruyor.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr