Sade Yaşayalım!
Maide ÖREN
BİLİNÇALTI
Yaşamda hiçbir şeyin tesadüf olmadığını çoğumuz anladık artık.
Şansın da olmadığını ısrarla savunuyorum. Peki, yaşananlar ne o zaman? Hani şans ve şansızlık olgusu…
Yaşananlar tesadüf değil de ne peki?
Hayatımızı saran kusursuz bir düzen var. O kadar düzenli ki, bir plan ve biz bu düzenin bütünün içinde bir parçayız.
Kusursuz bir düzen ve mükemmel uygulanmış planın çalışan elamanlarıyız. Öyleyse bu düzensizliğin ve bozulan planın sorumlusu kim?
Tabii ki biz…
Hayatımızda garip ve yanlış gördüğümüz işler olduğunda, bunların neden bizim başımıza geldiğini sorduğumuzda, her şeyin yerinde olduğuna dikkatli bakmamız gerekiyor öncelikle.
O zaman her şeyin sebebini bulabiliriz.
Çoğu zaman bu sebepler bizim istediğimiz ve beklediğimiz gibi olmayabilir. Ama biz bunları kabul etmeye ve onlara karşı bir cenge girmediğimizde anlayabiliriz.
Hiçbir çaba göstermeden…
- Nasıl yani? Yaşam için hiç çaba göstermeyecek miyiz?
Tabi ki hayır… Çabamız sadece sakin soluk alıp vermek ve amacımızı belirlemek olmalı. İstenildiğinde ve şüphe duyulmadığında ulaşabileceğimiz amacımız…
Yaşamda ısrar çabalama olmamalı diyorum. Düşünün, yolda kendi halinde yaşayan bir cılız çiçek… Hepimiz rastlamışızdır. Sokağın gürültüsüne ve kirliliğine rağmen o cılız bedeni kopmadan kırılmadan orada öylece yaşar.
Hiçbir şey umurunda değildir. O sadece kendi halinde soluk alıp verir. Yaptığı kendisini yaratanın muhteşem kucağına bırakıp yaşadığı kadar kalacaktır. Ta ki, vakti gelip gidene kadar…
Bir küçücük çiçek bile gün ışığında açılmak için çaba harcamıyor. Şunu iyi biliyor ki, o kendini 0'nun sevgisinden var olduğunu biliyor neden açılmak için çaba harcasın-mücadeleye girişsin ki?
Ama biz insanların çaba göstermesi bizim işimiz. O kusursuz düzen ve planın işi değil. Bu yüzden "neden bana" diye yakınmadan önce bir durup bakmalıyız kendimize ve çevremize…
O bizden yalın olmamızı ve sade olmamızı istiyor. Yalın tutmamız gerek… Sürekli O Muhteşemle iş birliği içinde olduğumuz takdirde O'nun sevgisinden zahmetsiz açıldığımızı görürüz.
O zaman çoğu şeyler bir bir önümüze geldiğinde bunların bir tesadüf olmadığına şahit oluruz. Bir düzenin elamanının kazancı budur. Mucizeler yaşamak ve mucizeler yapmak…
Mucizeleri yaşamanın tek sebebi sade olmak… Yalın olmak… Yaşamda yalın olmak, yani süsten püsten uzak olmak, yani olabildiğince en azen kısa, fakat en zengin ve hakikatleri en iyi ifade edebilen…
Dolaysız, kısa ve kesin… Özü bellidir yalının, uğraşa gerek yoktur. Gösteriş olmadığından yalanda yoktur…
Hayatı olduğunca yalın sade yaşamak ne güzel! Herkesin yaşaması için var olan… Ne var ki, çoğu zaman zaten var sayılan o yalın harika güzelliklerin tam tadına varmak…
Görünüşte küçük ve basit harikalarını görebilen olmak… Ve tadına varmak bir küçük çocuk gibi…
Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, ne kadar kaybettiğimizde sahip olduklarımızı; hayatımızın sonu bu desek de…
Güneş yine doğuyor. Sonra yine batıyor. Yağmur yağıyor, sonra yine kuruyor ıslanan yerler… Gece oluyor, her yer kararıyor, ama sonra güneş yine parlıyor… Engelliyebiliyor muyuz bu düzeni?
O zaman bu çaba, bu gayretli çırpınma neden?
Biraz da akışa bırakalım bakalım yaşam bize ne getirecek… Güvenelim bizi yaratan o Muhteşeme…
Yalın olalım, apaçık çırılçıplak… İçimiz dışımız bir…
Sade yaşayalım, yalın ve sade…