Sabaha Uyanan Ayçiçekleri!
Ayçiçekleri, yaşamda en güzel renkleri her zaman kendinde barındırsa da kafasını yaşamın hezeyanlarında dimdik tutar, asil kalır baykuş sevdalarda...
Akşamın loş karanlığı ışığın gizemli anına dokunmak isterken, sabahın aydınlık yüzünü özleyerek geçmişin en can alıcı noktasından yakınlaşmak istedim sizlerin en güzelim zamanına… O güzelim anların zaman içersinde yolculuğunu vasıtasız ve araçsız olarak sürdürmek isterken sabaha uyanan her varlık gibi çiçeklerin en ay ve yıldızlı hali gibi parlak ve ışık olan AYÇİÇEKLERİ, sabahın en kırpık ve dağınık loş halli saçlarınla yüreğimin en dağınık bağrında salınıverir misin?
Bu gezme isteği olan Ayçiçeği, sabit duran bir kır çiçeğinin, bir dağın en yüksek doruğunda edasıyla salınıvermesi gibi bir duyguyu bana getirir misin? Tabi ki demek gelse de içinden bana bakarken, sabaha ben uyanırım her gün nedendir bilinmez, kafam her zaman dik ve asil durmalı dercesine bana inatlaşan duygularla kaygan ve kıpırtılı topraklar beni taşısa da gökyüzünün en sonsuz haline doğru, bıktırmaz bunlar beni… Koşar yüreğim yine sabahın ışığına ve aydınlığın en loş anına…
Evet neredesin ayçiçeklerim, neredesin güzelim uykunun pamuksu yumuşaklığın önemini sabaha kafasını kaldırıp ben uyandım sevgilere, ben kalktım yarınlara, doyacağım en garip sevgilere, uykumuzdan asla uyandırma dercesine… Uyan uykundan kalk sabaha, kaldır başını bak en düşünceli dünyanın saf kuzularına...
Nedendir ayçiçeğim sana meleşen kuzu misali duygular yaşıyorsun demek geldi içimden, sen hiç meleşen kuzu olur musun saf halinle saf dünyanla kimlerin çimenlerinde dolaşmak, kimlerin bahçelerinde kıvrık kuyrukla hoplayıp zıplamak istedin ki anladım seni ancak kuzu değil sen en güzel ayçiçeğisin sabaha uyanan… Sen en güzel meleşen kuzumsun benim parlak parlak saf insancıl tavırlarınla insan olma yolunda ayçiçeklerin kokusunu gül kokusu olarak yaşatmak istersin insanlığa…
AYÇİÇEĞİM nasıl kokarsın acaba sen, topraktan filizlenip nasıl çıkarırsın bedenini, nasıl kaldırırsın kafanı kahpe dünyaya… Benim gibi var mıdır diyeceksin, benim gibi kokusunu insancıllaştırıp, maddi ortamdan kendini kurtarıp sonsuz ışığın sonsuz haline özleme duygularını bile yaşatamadan, içini pırlanta duygularla saflaştırarak maneviyatı çok sevip, hayata haykıran ben de buradayım dercesine…
Yaşamda öyle anlar ve öyle varlıklar vardır ki maneviyatı meleşircesine kuzu olup yaşamak isteyen, bu kuzular ise maneviyatı ancak ve ancak sadece kendi rüyalarında yaşamak isteseler de onu anlayan sadece meleşen kuzular olmuştur zamanın en güzel anlarında bile…
Ey Ayçiçeğim,
Bakar mısın bir daha aydınlığa,
Kaldırır mısın kafanı manevi sonsuzluğa,
Kalkmaz artık bu beden uykusundan,
Dostlukların sevgili aldanışlarıyla…
Kapat dünyanı en güzel karanlıklara…
Özleme bile ışığı hep içinde taşısan da…
Hayatınız hep ayçiçeklerin boynu bükük hali gibi sizleri maneviyata taşısın, maddiyattan üç kuruş misali alsın götürsün gemilerin rıhtımından… Esenlikler sizleri kucaklasın…