content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Haz

Resulullah Bir Hidayet Güneşiydi

Peygamber Efendimiz, dünyamıza doğmuş bir hidayet güneşidir. O, kutlu gelişiyle Kisra’nın sarayındaki on dört sütunun devrilmesine, Sava gölünün kurumasına, Mecusilerin bin yıllık ateşinin sönmesine yol açandır. Onun gelişiyle dünyaya düzen gelmiştir. O, iki cihan sultanıdır. Azamet ve ihtişamın sembolüdür. Yeryüzünün imamıdır. O, mübarek sırtında peygamberlik mührünü taşıyandır. O, müjdeleyicidir; güzel ahlakı tamamlayandır.

 

O, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir çağda, bunu yapan karanlık yüreklere ışık olmuştur. O, insanlığı eğitmek ve ahlakını yüceltmek için gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, Allah’ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır (Ahzâb Sûresi, 21) buyurmaktadır. Zira o, güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmişti.

 

Peygamber Efendimiz, zamanının bir kısmını ibadete, bir kısmını ailesine, bir kısmını da kendisine ayırmıştır. O, kadınları Allah’ın emaneti olarak görmüş, onlara şefkatle muamele etmiştir. Ailesine ev işlerinde yardımcı olmuştur.  Onda her açıdan en ideal aile reisliği örneğini görürüz. O, penceresini kendisine açan bütün yürekleri iman ışığıyla aydınlatandır.

 

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz çok vefakâr bir insandı. Tabir caizse bir vefa abidesiydi. Onun en büyük vefası Rabbineydi. Zira kullukta kusursuzdu. O, ailesine ve ümmetine karşı da çok vefalıydı. O, ümmetine çok düşkün bir peygamberdi. Kıyamette kendisinin dışında bütün peygamberlerin “nefsim, nefsim” dediği o hararetli günde ‘ümmetim, ümmetim, ümmetim!..’ diyendir o… Makam-ı Mahmud’la müjdelenendir. Onun ümmetine şefkati ve merhameti eşsizdi. Bunu Rabbimiz de şu ayetinde teslim ediyor:  “Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir”( Tevbe, 9/128-129.)

Resulullah Efendimiz çok şefkatli ve disiplinliydi. Çocukları çok sever, aralarında ayrım yapmazdı. Çocukların fikirlerine değer verirdi. Çocuklarını sever, onlarla yakından ilgilenirdi. Torunları olan Hasan ve Hüseyin’i sırtında gezdirecek kadar onlarla içli dışlıydı.

 

Sevgili Peygamberimiz, ahlakî değerlerin yerle bir edildiği, ayaklar altına alındığı, zulmün ve hayasızlığın kol gezdiği cahiliye bataklığında yetişmiş bir güldü. Onun mesajları belli bir devirle sınırlı değildi; aksine evrenseldi. Zira o bütün kâinatın efendisiydi.

 

O hem yetim, hem de öksüzdü. Rabbimiz onun terbiyesini anne ve babasına bırakmamış, bizzat bu işi kendisi üstlenmiştir. O, ümmetinin mutluluğunda pay sahibi olandı.

 

Resulullah ümmetin dertlerini kendisine dert edinmiş, onların meseleleriyle yakından ilgilenmiş bir sevgi peygamberiydi.  Onun ümmetsiz bir dünya ve ahret tasavvuru yoktu.

Peygamberimiz güvenilir bir insandı. O, hâl ve hareketleriyle “emin” sıfatına mazhardı. Ona “Muhammedü’l Emin “ diyorlardı. Zira o; yalan, iftira ve dedikodudan uzaktı.

 

Onun hayatında kulluk en mühim yeri teşkil ediyordu. İhlâs, onun ibadetlerinin mayasıydı. İbadetlerinde kesinti yoktu, bu hususta istikrarlıydı. İbadetlerin cemaat halinde yapılmasına çok önem verirdi. Namaz onun mübarek ruhunun cilasıydı. O, farzların yanında nafilelere de yer veren, kullukta kuşatıcı bir rehberdi. Namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği vakitler olmuştur. Gecelerini ibadetle geçirmiştir. Cenneti hak ettiği halde ibadetlerindeki hassasiyetinin sebebini soranlara “Şükreden bir kul olmamayım mı?” diyerek cevap vermiştir.

 

O, bize en iyi örnekti. Hz. Ayşe, onun ahlakını soranlara “Resulullah’ın ahlakı Kur’an’dı” demiştir. O, Kur’an’ın emrettiğini yapmış, yasakladıklarından sakınmıştır. Güzel bir sese sahip olan Peygamberimiz, sürekli Kur’an okumuş; Kur’an’la dostluğu son nefesine kadar devam etmiştir. O, Kur’an’da emredilenleri öncelikle kendi hayatında tatbik etmiştir.

 

Sevgili Peygamber Efendimiz dünya hayatına önem vermemiştir. Dünyayı bir imtihan yeri olarak görmüştür. O, bir Devlet Başkanı olmasına rağmen, biriktirme imkânı olduğu halde hayatı boyunca mal ve servet biriktirmemiştir. Onun içindir ki ömrü boyunca zekât verecek bir konuma gelmemiştir. Oysa isteseydi zamanının en zenginlerinden biri olabilirdi.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank