Reflü Öksürük Yapıyor, Öksürük Reflüye Karşı Koruyucu!
Son senelerde tüm dünyada reflünün öksürüğe yol açtığı şeklinde ilaç tüketimini artırmak için endüstri tarafından uydurulmuş bir “iddia” var.
Amerika’ lıların her dediklerini kabul etmeyi ve uygulamayı bilim zanneden etıbbamız da her zaman olduğu gibi bu iddiaya balıkla atlamakta sakınca görmüyor.
Bu memlekette öksürüp de endoskopi yapılmamış, bir şey çıksa da çıkmasa da reflü tedavisi verilmemiş bir “faniye” rastlamadım desem yeri vardır.
Hadi erişkinleri anladık diyelim ama el kadar bebeklere güvenirliği belli olmayan reflü ilaçlarını hem de “aylarca” içirmek için hakikaten akıl ve mantık yoksunu ya da modern tıp tahsili yapmış olmak lâzım.
Chest dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma da reflünün öksürüğe yol açmayacağını hatta öksürüğün büyük havayollarındaki pepsin miktarını azaltarak reflüye karşı koruyucu bile olacağını gösteriyor (1).
Gelin bu araştırmaya bir göz atalım.
Öksürük reflü ilişkisi
Çeşitli araştırmalara göre, kronik öksürük şikâyeti olan hastaların yüzde 5 ila 41’ ine reflü hastalığı teşhisi konur (2).
Bu vakalarda “mikroaspirasyonların” yani gırtlak ve veya havayollarına kaçan asit sıvının öksürüğe yol açtığı iddia edilir ama mikroaspirasyonların ortaya çıkması için reflünün fazla olmasının gerekliliği veya az miktarda mikroaspirasyonların hava yollarına geçerek öksürüğe yol açıp açmayacakları belli değildir (3).
Açıklanamayan öksürük ve reflü hastalığı olan çocuklarda yapılan çalışmalarda, bunların trakealarında ve büyük havayollarında fazla miktarda “pepsin” bulunmuştur (4).
Buna rağmen, akciğer nakli yapılmış olanlarla kronik öksürüğü bulunan hastaların kıyaslanmalarında akut transplant reddinde distal havayollarında pepsin konsantrasyonları yüksek olmakla beraber kronik öksürüğü olanlarda ise normal bulunmuştur (5).
Yeni yapılan geniş kapsamlı bir araştırmada da kronik öksürüğü olan hastaların “indüklenmiş balgam” (induced sputum) örneklerinde pepsin ve safra asitleri sağlıklı kontrol grubuyla aynı düzeylerde bulunmuştur (6).
Bu araştırmaların hiçbirinde reflüyü, asit veya non-asit reflü varlığını veya daha da önemlisi reflünün yemek borusu üst kısmına erişip erişmediği objektif olarak belirlenmemiştir.
Ayrıca da bu çalışmalarda hasta sayısı çoğu zaman az ve öksürüğün sıklığı bakımından hastalığın ağırlığı tayin edilmemiştir.
Kronik öksürüğü olan hastaların yüzde 24’ ünde öksürükten 10 saniye sonra reflünün ortaya çıkması öksürüğün kendisinin de reflüye sebep olabileceğini gösterir (7).
Nitekim öksürükle balgamın indüklenmesinin tükürükte pepsin miktarını artırdığı gösterilmiştir (8).
Öksürüğün sıklığının reflü ile ilişkili olup olmadığı veya mikroaspirasyonun derecesi belli değildir.
Bu araştırmada, kronik öksürüğü olan hastalarda balgamda ve distal havayollarında pepsin miktarları ölçülerek pepsin konsantrasyonları ve reflünün proksimale yayılması ve öksürük frekansı arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı.
Araştırma nasıl yapıldı?
Kronik öksürükleri olan 100 hastanın 24 saat süreyle öksürüklerinin sıklığı, yemek borusunun empedansı ve pH değeri ile balgamda ve BAL (bronko-alveoler lavaj) sıvısında pepsin seviyeleri ölçüldü.
Kontrol grubundaki 32 sağlıklı erişkinin 12’ sine BAL yapıldı, 20’ sinin yemek borusu empedans ve pH değerleri takip edildi.
Kronik öksürüğü olanlarda reflü epizotlarının kontrol grubundakilere göre daha fazla olmakla beraber mutlak farkın az olduğu ve de yemek borusu proksimal kısmındaki olayların sayısının farklı olmadığı belirlendi.
BAL pepsin seviyeleri her iki grupta aynıydı.
BAL’ ın değil ama balgamın pepsin değerlerinin proksimal reflü olaylarıyla zayıf bir korelasyon gösterdiği, öksürük sıklığı ile ters orantılı olduğu görüldü.
Balgam pepsin seviyesinin en iyi öksürük ve proksimal reflünün zıt etkilerinin kombinasyonu ile tahmin edilebileceği anlaşıldı.
Araştırmacılar bu sonuçları, “proksimal reflü ve havayollarına mikroaspirasyonların kronik öksürükteki rolünün sınırlı olduğu, gerçekte öksürüğün büyük havayollarındaki pepsin konsantrasyonunu azaltarak koruyucu olduğu” şeklinde yorumluyorlar.
Gelelim neticeye
Kronik öksürüğü olanlara hele de bebek ve küçük çocuklara reflü ilaçları yazılmasının mantığı da bilimsel bir dayanağı da yoktur.
Her öksürene “astım ilaçları” yanında “bonus” olarak bir de “reflü ilaçları” yazmayı marifet sanan etıbbayı da el kadar bebeklerine reflü ilacı içirmek için kan ter içinde kalan anneleri de uyarıyorum.
Reflü ilaçları, hayat tarzı düzenlemeleriyle rahat etmeyen “reflü hastalığı” (özofajit) olanlara ise elbette verilmelidir.
Kaynaklar
1. http://journal.publications.chestnet.org/article.aspx?articleid=1216506
2. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/14514949
3. http://journal.publications.chestnet.org/article.aspx?articleid=1084242
5. http://www.atsjournals.org/doi/abs/10.1164/rccm.200610-1485OC#.Vccc5vntlGU