Referandumda ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ İktidar Değiştirmeyecek…
Bilgi sahibi olmadan, 18 maddelik anayasal değişikliğin ne anlama geldiğini bilmeden konuşuyoruz. Taraf oluyoruz. Ve sanki cumhurbaşkanı ve TBMM’ye yeniden seçecekmiş gibi konuşuyoruz…
Şunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Yapılacak referandumda cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerini seçmeyeceğiz. Bir siyasi partiye de oy vermeyeceğiz.
Sadece ve sadece 18 maddelik anayasal değişiklik paketini tercih edeceğiz.
Ne Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görev süresini uzatacağız ne de iktidardan indireceğiz.
Ne Türkiye’yi daha çok demokratikleştireceğiz ne de milleti ortak bir paydada buluşturacak anayasal değişikliği gerçekleştireceğiz.
****
‘Hayır’ ve ‘Evet’çiler değişikliklerin ne anlama geldiğini biliyorlar mı?
Sorular çoğaltılabilir.
18 maddelik değişiklik TBMM’de iki turda görüşülmesine ve kabul edilmesine rağmen hala kamuoyu maddeleri bilmiyor.
Etrafımda soruyorum.
“İki turlu seçim mi yapılacak?” Yanıt bazen “evet” bazen “hayır” oluyor.
“TBMM üyeleri ne zaman seçilecek?” diyorum, “iki ayrı sandık kurulacak” diyen de var, “Cumhurbaşkan adayına verilmiş oy TBMM grubuna da verilmiş olacak” diyen de var.
Diğer maddeler mi, hikaye…
****
Millet Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, iki turlu mu tek turlu mu olacağını bile bilmiyor.
Hem de 4. madde Anayasanın “TBMM’nin Seçim Dönemi” başlıklı maddesi, “TBMM ve Cumhurbaşkanının Seçim Dönemi” olarak değişmesine rağmen.
“TBMM seçimleri 4 yılda değil, 5 yılda bir yapılacak. Cumhurbaşkanı seçimleri de TBMM seçimleri gibi 5 yılda bir olacak ve seçmenler, iki seçim için aynı gün sandığa gidecek. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilecek. Cumhurbaşkanı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde, belirtilen usule göre ikinci oylama yapılacak.”
****
Birinci turda adaylardan biri yüzde 40 oy aldı. Diğer üç aday da yüzde 30, yüzde 15 ve yüzde yüzde 12, diğerleri de yüzde 3 oy aldı. Barajla ilgili herhangi bir şey değişmiyorsa, yaklaşık meclis şöyle şekillenecek.
Yüzde 40 oy alan parti 240 ile 300 arasında, ikinci parti yüzde 30 oy alan parti 180 ile 150, üçüncü parti yüzde 15 ile 90 ile 70 arasında, dördüncü parti ise yüzde 12 ile 72 ile 60 arasında milletvekili kazandı.
Yani TBMM’i iktidar partisi en az 240, muhalefet ise 360 ya da iktidar partisi 300 muhalefet 300 olur. Aralarındaki fark kıl payı olur. Meclis üçlü ve dörtlü olacağı da çok açık.
Hani sistem iki partili olacaktı.
****
İki, bir parti yüzde 40 oy aldı.
İkinci parti de yüzde 30 aldı.
Sistem iki partiyi ve iki lideri oylayacak, ikinci turda.
Yüzde 51 oy alan seçilecek.
AK Parti ve Erdoğan yanlıları bize ne anlatıyorlar.
Koalisyonlar tarih olacak.
Pazarlıklar bir daha olmayacak.
Gerçekten bu söylenene inanacak mıyız?
İki lider ve iki parti ikinci tura giderken koalisyonlar olmayacak mı?
Yüzde 1 bile oy almış bir partiye Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı ve bakanlık teklif edilmeyecek mi? Çünkü yüzde 1 oyun bile kıymetli olduğunu ben bilirken ölümsüzler bilmeyecek mi?
Pozisyonlarımızı doğru ya da
yanlış üzerinden belirlemiyoruz!
Sosyal medyadaki bir arkadaşımla, dünkü köşe yazımla ilgili aramızda şöyle bir diyalog gelişti.
– CHP Allah bir dese kaçarız, biz onlardan. O parti şeytanla eşit bizim nezdimizde. Hakikat budur!
– Allah bir dediği gün siz ne diyeceksiniz… Yandınız…
– Takiyye…
– Yırtacağınız bir yer var sürekli… Ancak 18 maddelik anayasal değişiklik konusunda CHP’nin bakışıyla hayır değil… Kendi
demokrat bakışımızla hayır… Çünkü AK Parti 18 maddelik değişiklikle 1923 – 1950 dönemini geri istiyor… Bekir Bozdağ da açık açık ifade ediyor… CHP’nin karşıtlığı hayır oyu samimi değil ancak bizim ki samimidir bilesin…
– Bazen rakibe, düşmana, şeytana bakarak pozisyon alırız hayatta. Sizin yazılarınız, düşünce ve inançlarınız samimidir elbette ama hayatımda bu kadar güvenip kendimi teslim ettiğim ilk insandan daha öne geçme şansınız yok Ali hocam! Sevgiyle kalınız…
****
Tüm mesele bu işte.
Boldlu yazılar “evet” diyecek sosyal medyadaki arkadaşıma ait.
CHP rakip tamam, düşman, şeytan yaftası ise sorunlu bir zihniyet.
Başa dönersek halbuki, 18 maddelik anayasal değişiklik paketi ile iktidar değişmiyor.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak yoluna devam ediyor.
Hatta 18 maddelik anayasal paketini millet tek tek oylasa, karşımıza oldukça farklı sonuçlar çıkardı.
Örnek, TBMM’nin sayısının 600’e çıkarılmasını millet yüzde 90 ile “hayır” derdi. Çünkü herhangi bir anlamı yok… Türkiye’yi yönetip yönetmemekle ilgisi yok… Daha iyi bir yasama organı olabilmesi için TBMM’nin sayıya ihtiyaç yok. Aksine seçim sisteminin değişmesine ihtiyaç var.
Aksine lidere bağlı olmayan milletvekillerinin seçilmesine ihtiyaç var. Aynen ABD’de olduğu gibi.
Camilerde şimdiden “evet” kampanyası başlatıldı bile…
Yine bir arkadaşım dün yine bir mesaj atmış.
Üyesi bulunduğu meslek kuruluşunun üst yönetimi “hayır” kampanyası yürütmek için toplanmış.
Toplam 40 kişi… Eğitimli… Mesleğinin aşağı yukarı en iyileri…Toplumun içerisinde saygınlığı olan kişiler… Cuma namazı saatinde yaklaşık bin kişinin bulunduğu bir camiye gitmiş.
“Yanıbaşımızda ki, 1000 kişi anayasa değişikliğinden tek kelime anlamadan düzene destek için ‘evet’e hazırlanıyordu. Namaz öncesinde hoca; “Bu düzeni desteklemeliyiz ki; Cuma’lar bayram, Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim ve Maneviyat Bakanlığı olsun” diyordu. İşte bu kadar basitti, cemaatte olan bin kişiye “evet” dedirtmenin yolu…”
Erdoğan için söylenenler Atatürk ve İnönü için neden söylenmiyor?
18 maddelik anayasal değişiklik paketi için gideceğimiz referandumda büyük çoğunluklar tercihini karşıtlık, düşmanlık, şeytanlık üzerinden yapacak. Çoğunun umurunda bile olmayacak değişiklikler…
Erdoğan karşıtlığı üzerinden okuyacak olanlar da sadece diktatörlük üzerinden okuyacaklar…
Halbuki onlar ta başından beri, diktatör diyorlar Erdoğan için…
Ve aynı değişiklikler sonucunda ortaya çıkacak Türkiye tablosunun, 1923 ile 1950 arasında var olduğunu sorgulamayacaklar bile…
Bırakın Türkiye Cumhuriyeti’nin 83 yıllık tarihinin bürokratik oligarşik bir sistem olduğunu bile konuşmayacaklar. Cumhuriyetin otoriter bir Cumhuriyet olduğunu bile asla kabul etmeyecekler.
Erdoğan için, 18 maddelik değişiklikle beraber söyledikleri herşeyin o dönemde reis olan, milli şef olan Atatürk ve İsmet İnönü için söylenebileceğini asla kabul etmeyecekler.
Ancak Erdoğan için her şeyi söyleyecekler.
Toplumun en az yüzde 50’si de asla söylenenleri duymayacak.
Bir kulağından girecek diğer kulağından çıkıp gidecek.
Aynı ruh halinin karşı olanlar için de geçerli olduğunun altını da çizmem gerekiyor.
****
Referandum süreci Türkiye’yi bir kez daha iki mahalleye sert bir şekilde ayıracak.
Anayasal değişiklik kabul edilirse, bir mahalle için Türkiye yaşanmayacak bir ülke olacak. Umutları dip yapacak.
Diğer mahalle için ise tavan yaparak, daha çok otoriteye biat edecek. Daha çok sert rüzgarlar esecek ülkemin üzerinde…
Birileri birilerinden daha çok vatanı sevdiğini, milletini sevdiğini, devletini sevdiğini söyleyerek, ötekilerinin tamamını vatan ve millet düşmanı ilan ederek, ötekileştirmenin bayraktarlığını daha yukarıları çekecek…
Millet olarak ortak payda da buluşmayı ise başka bir bahara erteleyeceğiz. İnşallah başka şeyler yaşamayayız.
Son söz: “Hayır” çıkarsa da dünyanın sonu olmayacak. Erdoğan karşıtları geçici olarak kendilerine biraz daha güven gelecek. Umutları artacak… Ancak ilk seçimlerde ise yine kaybedecekler. 100 yıl önceki zamanın ruhunu temsil ettiklerinden, yeni paradigmayı asla anlamadıkları için de arabesk takılmaya devam edecekler. “Evet” çıkmadığın da ise AK Partililer üzülmesin iktidarda yine kendileri kalacak… Erdoğan ise yine yoluna Cumhurbaşkanı olarak devam edecek…