Ramazan ve Nükte
Eskiden tanınmış, varlıklı veya hatırı sayılır yöneticilerle bazı devlet erkanı iftar ya iftar sofralarında ya da iftardan sonra nüktedan kişileri
davet ederlermiş.
Gayeleri oruçlu bir günün ardından biraz tebessüm etmekmiş. Bu durum tarihe mal olmuş nükteleri de beraberinde getirmiş.
Mizaç olarak nükteye düşkün hatta yatkın bir milletiz. İster hazır cevap deyin, ister lafazanlık, ne denirse denilsin bir vaka var ki o da “Taşı gediğine koymak” diye ifade edilen cümleleri sarf etmesini bilmektir.
İşte size birkaç nükte:
Ahmet Hamdi Tanpınar bir gün Yahya Kemal’e sorar:
-Üstad, biz Viyana kapılarına kadar nasıl gitmiştik?
İşte Yahya Kemal’in ilginç cevabı:
-Pilav yiyerek ve Mesnevi okuyarak.
…
Hanımı Kerra Hatun bir gün Mevlana Hazretlerine:
-Evde yiyecek bir lokma ekmek kalmadı, deyince Hazreti Mevlana:
-Aman ne mübarek ev… Tıpkı peygamber evi gibi! diye cevap veriri.
…
Babanzade İsmail Hakkı Bey o zamanki mecliste mebus olarak bulunmaktadır.
Meclis Katibi Abdülaziz Mecdi Efendi yoklama için isimleri okurken latife olsun diye “Babanzade’yi” “Yabanzade” olarak okur. İsmail Hakkı Bey düzeltir:
-Baban’dır…
…
Şair Haşmet, Kurban Bayramı öncesinde Beyazıt Meydanı’nda dolaşırken Şaire Fıtnat Hanım’a rastlar.
Haşmet:
-Hanımefendi, ne geziyorsunuz, bir hizmetiniz varsa emredin göreyim.
Fıtnat Hanım:
-Efendim kurban almaya çıktım.
Haşmet:
Kabul buyurursanız bu sene kurbanınız ben olayım. Kulunuzu kurban ediniz.
Fıtnat Hanım:
-Teşekkür ederim, ama ben boynuzsuz koç arıyorum.
…
Yahya Kemal yalnızlığı seven bir mizaca sahip şairimizdi. Bir gün, yolda karşılaştığı bir arkadaşı:
-Dün akşam sana gelecektim, fakat rahatsız ederim diye vazgeçtim, der.
Üstadın cevabı:
-sağ ol…
Herkese bol nükteli hayırlı ramazanlar.
