Ramazan Medyası
Sevgili okuyucular, iki gün önce Ankara'da hava sıcaklığı 47 dereceye yükseldi. Dilimiz bir karış dışarıda, çöl sıcağında oruçlarımızı tutmaya çalışırken, doğrusu Ramazan'dan ve iftarda içmeyi tahayyül ettiğimiz buzlu sulardan ve şerbetlerden başka şey düşünemez olduk. Hele bizim Gaziantep'in bir meyan şerbeti var ki içmeye doyamazsınız.
Şimdi, buzlu şerbet hayalini bırakıp bu pazar sohbetinde sizinle takiyyeci Ramazan medyasından söz etmek istiyorum.
***
Efendim, bildiğiniz gibi bizim medyamız pek ziyade lâikçidir. On bir ay boyunca din ve dinle ilgili konularda -bazen de uydurarak- devamlı aleyhte yayın yaptıktan sonra, Ramazan gelince birdenbire hidayete ererek Müslümanlaşır. Gazetelerini sattırabilmek, TV'lerini seyrettirebilmek için yapmadıklarını bırakmazlar. İrticacı, gerici diye yerden yere vurdukları kişiler ve kurumlar, artık onların başköşelerine kurulmuşlardır.
Gelsin Ramazan ekleri, Ramazan sayfaları, kupon karşılığı dinî yayınlar, evliyâ hikâyeleri, mûcizeler, kerametler...
Namazın, orucun, İslâm'ın aleyhinde neşriyat yapanlar, bir de bakmışsınız ki faziletlerinden bahseder olmuşlar. Gelin de bunlara 'takiyyeci' demeyin...
Bu arada, Ramazan, Temmuz-Ağustos aylarına rastladığı için, deniz mevsimini ve tatili de ihmal etmeyen takiyyeci medyamız, bir taraftan da çıplak kadın vücudu teşhir etmekten geri durmuyor ve merhum üstâd Necip Fâzıl'ın tâbiriyle 'fuhuş albümü' sıfatından da sıyrılamıyor.
***
Efendim, bendeniz medyanın bu riyakârlığından tiksinmekle beraber, bu vesileyle TV'lerdeki ve gazetelerdeki bu Ramazan bereketinden memnunum. 'Bir kısım medya'nın, Müslüman Türk Milleti'nin manevî değerleri istikametinde yayın yapmaya mecbur kalışları, beni hem memnun ediyor hem de güldürüyor. Hiç değilse senede bir ay, 'Müslüman mahallesinde salyangoz satamayacaklarını' anlamış bulunuyorlar.
Lâkin bazı münafık sözde ilim adamları, bu arada rahat durmuyorlar. 15 asıra uzanan İslâmiyet'in temellerini yerinden oynatmaya, akait, fıkıh ve ibadette fitne çıkarmaya ve ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. Meselâ, her yıl 'Teravih Namazı'nı dillerine dolayıp, bu namazın sünnet olmadığını, hattâ böyle bir namazın bulunmadığını iddia ederek zihinleri karıştırıyor, milletimizin ananevî teravih heyecanını ve ruhunu gölgelemeye çalışıyorlar. Namaz vakitlerini dahi azaltmaya kalkışan bu fitnebaz tâife, Müslüman halkımızın doğru dinî inançları üzerinde şüphe uyandırmaya çalışıyor.
***
'Dinde Reform' rezaletini biz 'Şeflik Dönemi'nde yaşadık. Osman Nuri Çerman isimli bir herif-i nâşerîf ortaya çıktı.
Söylenmedik saçmalık bırakmadı. Bir ara, CHP'nin müseccel faşisti Recep Peker de camilere sıra koydurmaya kalkışmıştı.
Hâlen de İslâm'ı 'Protestanlaştırma' faaliyetlerinde bulunan bid'atçılar ortalıkta cirit atıyorlar. Tabiî bütün bunların arkasında da 'takiyyeci medya' var.
Onlara son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu Müslüman halkın dinine, imanına karışmayın... 'Leküm dîniküm veliyedîn' (Sizin dininiz size, benim dînim bana) Kâfirûn Sûresi.