Rahim Ağzı Kanseri Aşısında Oyuna Gelmeyelim
Hürriyet gazetesi internet sitesinde “Rahim ağzı kanseri her gün iki can alıyor” başlıklı haberin kadınları rahim ağzı kanseri için bilgilendirmek olduğunu sanmayın sakın (1).
Bu, bir rahim ağzı kanseri aşısı reklâmıdır.
Bu haberin iki gizli amacı vardır:
BİR: Rahim ağzı kanserinin çok öldürücü bir hastalık olduğunu ama buna karşı koruyan bir aşı bulunduğunu hatırlatmak
İKİ: Sağlık Bakanlığı’ na çok düşük bir fiyattan milyonlarca doz aşı satışı için kamuoyu oluşturmak.
Önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanlığı’ nın milyonlarca doz aşı alacağını duyarsanız şaşırmayın.
Kadın hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Sedat Kadanalı aşı için şunları söylüyor:
“Aşının dünyada ve ülkemizde pazarlaması çok invazif olmuştur; insanlar sanki en sık görülen kadın kanseri rahim ağzı kanseri olduğu yanılgısına kapılmışlardır. Medyada, gizli reklâmlar ve sözde bilgilendirme kampanyaları ile gereksiz bir panik havası yaratılmıştır. Kadın sağlığının tek problemi bu gibi gösterilmiştir, bunun adı pazarlamadır. Nitekim 2008 yılında bu pazarlama stratejileri ile aşı 2.8 milyar dolar ile dünyada en çok satan aşı hâline getirilmiştir. Kanada da Time dergisi aşı pazarlaması yapan kişiyi “yüzyılın pazarlamacısı” diye kapak yapmıştır.”
Rahim ağzı kanseri ve aşısının saklanan gerçekleri
BİR: Rahim ağzı kanseri çok sık rastlanan bir kanser değildir; en çok görülen kanserler sıralamasında dünyanın birçok ülkesinde ilk ona girmez.
İKİ: Rahim ağzı kanserinin öldürücülüğü 100 binde 4’ tür ve ülkemizde son senelerde bu hastalıktan ölümler azalmaktadır.
ÜÇ: Aşının rahim ağzı kanserini önlediğine dair bir veri yoktur ve zaten olması da mümkün değildir. Çünkü rahim ağzı kanserinin gelişimi için 20-30 sene gerekir; oysa aşı çıkalı ancak 5 yıl olmuştur.
DÖRT: Aşı üreten firmaların yaptırdığı çalışmalarda aşının rahim ağzı kanserinin öncüsü olabilecek değişiklikleri azalttığı yönünde raporlar vardır ama bu araştırmalardaki rakamlar abartılıdır ve ikna edici değildir.
BEŞ: Rahim ağzı kanseri çok yavaş gelişen bir kanserdir ve her 3 senede bir “smear testi” yaptıran kadınlarda erkenden tanınıp kesin olarak tedavi edilebilir.
ALTI: Aşı iki tür HPV’ ye karşı kesin koruma sağlıyor olsa bile kanserojen olduğu bilinen 13 HPV türü daha vardır ve bu yüzden aşı olan kadınların da “smear testi “ ile takip edilmeleri gerekir.
YEDİ: HPV aşısısın vücudun diğer virüslere karşı tabii bağışıklığını azaltıp azaltmayacağı, HPV aşısı ile tip 16 ve 18′e karşı korunma sağlanırken kanser yapabilen diğer HPV’ lerin kanser yapıcı etkilerinin artıp artmayacağı belli değildir.
SEKİZ: Aşı yapılanların yüzde 6.4’ ünde ciddi yan etkiler bildirilmiştir; bunlar arasında sara, felç, anaflaksi, tromboz gibi hayati tehlike yaratan durumlar ve ölümler de vardır. HPV aşısının karsinojenik (kanser yapıcı) ve genotoksik (genler üzerine zararlılık) etkilerinin olup olmadığı da bilinmiyor. Aşının bir mahzuru da kadınları ‘Nasıl olsa aşı oldum’ fikriyle doktor kontrolünden ve düzenli smear testlerinden uzaklaştırması ihtimalidir.
DOKUZ: Aşının maliyet-etkinlik analizi de negatiftir. Bu, kısaca ‘aşıya verilen para boşa gidiyor’ demektir. Aşıya harcanacak paranın kadınların eğitilmeleri ve düzenli smear testleri yaptırmalarının sağlanmasına ayrılması çok daha doğru bir yaklaşım. Çünkü ‘düzenli olarak bu testi yaptıran hiçbir kadın rahim ağzı kanserinden ölmüyor’.
ON: HPV aşısı ilk cinsel ilişkilerine karı veya kocalarıyla girecek ve ömürlerini bu şekilde sürdürecek çiftler için tamamen gereksizdir. Sünnetli olmanın da rahim ağzı kanserine karşı koruyucu etkisi vardır.
Gelelim neticeye
Türkiye’ de piyasaya 250 lira fiyatla çıkan HPV aşısı satılmayınca fiyatı 130 liraya indirilmişti ama görünen o ki bu indirim de işe yaramamış. Üreticilerin amacı şimdi aşıyı Sağlık bakanlığı’ na düşük fiyattan milyonlarca doz satmaktır.
Sağlık Bakanlığı’ nı, bu oyuna gelmemesi için şimdiden ve tekrar uyarıyorum. Ben Bakan olsaydım bu aşıları bedava verseler de almazdım.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) de bilerek veya bilmeyerek bu reklâm kampanyasına alet oluyor.
Dernek, aşı ile ilgili tüm bilimsel verileri tam ve doğru olarak açıklayacağına adeta aşı çığırtkanlığı yapıyor.
Hayatını sürdürmesi ancak ilaç endüstrisinden aldığı ekonomik destekle mümkün olan derneklerden başka ne beklenebilir ki?
KAYNAK