Rahat Olun, 500’üncü Yılında Yine Geldik
Çok geriye gitmeye gerek yok. Yakın bile çok şey anlatıyor. Ramazan'ın son günleri yani 28 Haziran. Türkiye ile İsrail arasında, Gazze'ye hamilik anlamına gelen bir mutabakat imzalanıyor. Tıpkı Hudeybiye gibi, Türkiye'nin aleyhine gözüken bu hadise göreceksiniz büyük hayırlara vesile olacak.
Bir gün sonra 29 Haziran'da Atatürk Havalimanı'na terör saldırısı yapılıyor.
Arefe günü, Medine'de Hz Peygamberin mescidinin girişinde bomba patlatılıyor.
9 Temmuz'da küresel maşa terör örgütü PKK'nın tepe kadrosunun en azılılarından biri olan ‘Bahoz Erdal' kod adlı Fehman Hüseyin, Türkiye tarafından öldürüldü.
15 Temmuz'da tarihin en kısa süren işgal girişimi, sevki İlahi sayesinde millet tarafından bertaraf edildi.
10 Ağustos'ta Erdoğan, Putin'le yeni bir sayfa açtı.
Ardından 6 şehrimizde ardı ardına 7 terör saldırısı yapıldı.
ABD Başkan yardımcısı Joe Biden Türkiye'ye hareket ettiği gün, terör örgütü PYD'nin Cerablus Genel Komutanı Abdulsettar El-Cadirî, yiğitlerimizce cehenneme yolcu edildi. Bu ABD'ye ilk hediyemizdi.
Biden Ankara'da istirahat ederken, Türkiye Cerablus'a girdi. Bu da, ABD'ye ikinci hediye.
Tarihler son derece önemliydi. Çünkü Cerablus'a girdiğimiz 24 Ağustos, aynı zamanda Yavuz Sultan Selim Han hazretlerinin tam 500 yıl önce Memlük devletiyle Cerablus yakınlarında Mercidabık Ovası'nda yaptığı savaşın zafer günüydü.
Bu aynı zamanda, Hilafet ve Kudüs'ün Osmanlı'ya geçtiği tarihti.
Biden TBMM'de inceleme yaparken, büyük lider Erdoğan'da Beştepe'de konuşuyordu. Herkesin yürek teline dokundu, baskın havanın verdiği rehaveti birden bire coşkuya dönüştürdü. Sanki cephede dev bir zafer kazanmış ordu gibiydi millet.
Abartı değil bu aynen böyleydi. Biz böyle iken, istihbarat örgütleri başkanlarının geçtiğimiz yıllarda söylediği gibi Türkler geliyordu. Yeniden geliyor Türkler!
REİS MEYDAN OKUDU
Reis, yedi düvele şöyle meydan okudu: “Hem kendi geleceğimiz, hem de Suriye'nin geleceği için hangi adımı atması gerekiyorsa o atılacak. Türkiye'ye tehdit unsuru oluşturacak kim olursa olsun onlar bertaraf edilir. Türkiye'nin arkasında milletin yanı sıra dünyanın her yerinden milyonlarca mazlumun duası vardır.
Başaramayacaksınız! Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız.
Bunlar sanıyorlar ki, her saldırıda biz biraz daha zayıflıyoruz. Hayır, tam aksine her saldırıda biz daha güçleniyoruz. Hani derici, debbağ ne yapar? Deriye vurdukça deri hem güzelleşir, hem güçlenir. Bu da böyledir. Tam tersine biz bir oluyoruz, iri oluyoruz, diri oluyoruz, kardeş oluyoruz, hep birlikte Türkiye oluyoruz.”
Napolyon diyordu ki: “Türkler öldürülebilir, lakin asla ve kat'a yenilgiye uğratılamazlar!”
SAVAK Başkanı, ‘Tsunami geliyor', dediğinde ‘ne tsunamisi' diyorlar. “Görmüyor musunuz, Türkler yine geliyor. Bu bence bu yüzyılın en büyük tsunamisidir” derken, BND Başkanı Ernst Uhrlau ise “Bir asırlık aranın ardından Türk toprakları yeniden düşmanlarından arındırılıyor. Bu harekâtı artık durdurmak imkânsız.”
BU MİLLETİN ÇOCUKLARI BÖYLEDİR
Önceki gün, elinden defaten çayını içtiğimiz Ramazan Sarıkaya kardeşimiz de şehid oldu. Onunla birlikte 15 Temmuz şehitlerimizin sayısı 247'ye ulaştı. Rabbim, son derece sessiz ve mütevazı bir insan olan Ramazan'ın şehadetini kabul buyursun. Onlar boşuna ölmediler. Onlar bu toprakların ve geleceğimizin sigortaları. Ne olur, hakkını helal et kardeşim! Rasulullah (s.a.v.)'e, o gün sokağa çıkmamıza rağmen şehadet nasip olmayan bizden selam götür olur mu?
Ali Bülent Orkan ise 13 Ağustos 1982'de cuntacıların idam ettiği gençlerden biri. İnfaz bir hafta ertelenir. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'na bir mektup yazar. O mektup, Yazıcıoğlu şehid edildiğinde Kur'an-ı Kerim'in arasında bulunur.
Ali Bülent şunları yazar mektubunda: “Başkanım cezam bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Lakin sevincim cezamın bir hafta ertelenip, ömrümün bir hafta uzamış olmasından değil. Kur'an-ı Kerimi hatim ediyordum, bir cüzüm eksik kalmıştı. Rabbime şükürler olsun ki, hatimim eksik kalmayacak, onu tamamlayacağım sevincim bundan… Oruç kazalarım vardı burada tamamladım. Benden Yasinlerinizi esirgemeyin.”