Rabbim, Ülkemi ve Halkımı Korusun!
Çok üzüldüğüm bu tablo içinde; sık sık tekrar etmiş olsam da, bazı gerçekleri hatırlatmak istiyorum..
1- Türkiye bağımsız bir ülke değildir. Her açıdan ABD'nin emir ve komutası altındadır.
-Yaklaşık 80 yıldır, durum aynıdır. İnönü, Menderes, Demirel, Özal, Çiller, Ecevit, T. Erdoğan; velhasıl ülkeyi tüm yönetenler (ve dahi, CHP, DTP vb. muhalefet partileri) hep ABD'nin talimatlarına uygun hareket etmişlerdir.
-Tüm askeri darbeler ve muhtıralar, ABD patentlidir.
-İsrail/ Vatikan/ ABD ve AB, Türkiye'ye karşı hiçbir zaman dost olmamıştır. Sağ-sol/ Alevi-Sünni/ Lâik- Antilâik/ Türk- Kürt vb. tüm ihtilâflar bunların koordine ettiği senaryolardır. Tüm terör örgütlerini yönetenler bunlardır. Barzani, Talabani, Sırplar, Rumlar, Ermeniler, bunların tetikçileridir.
-Ciddi olarak aranıyor ise, Ergenekon'un 1. numarası ABD'dir.
-Kartel medyası, İsrail ve ABD'nin güdümündedir. Muhafazakâr geçinenlerde de bu güçlerin aleyhinde haber yapılamaz.
- Asker ve sivil; tüm kesimler, bu bağdan sıyrılamazlar. (Zaten; sırtını AB ve ABD'ye dayamış (bir kısım) İstanbul dükalığı mensubunun, AKP'nin devlet sırtından zengin ettiklerinin, politikaya çıkar için girmiş bulunanların, kamu ihalelerinden büyük çıkarlar sağlayanların, dindarları istismar ederek din baronu haline gelmiş tiplerin, sendika/meslek odası vb. kurumların ağalarının, kartel medyası patronlarının, borsa/faiz/rant vurguncularının, kaçakçılık ve fuhuş sektörünü yönetenlerin, mafyaların, entellektüelliği/sanatı/ bilimi sadece kendi monopollerinde görenlerin, hiç vergi ödemeyip lüks hayat süren/her gün dedikodu haberlerinde boy gösteren/televoleci kesimin, toprak ağalarının, ömür boyu devletin sırtına binenlerin; böyle bir derdi ve sıkıntısı da yoktur. Onlar, ülkeyi düşünmezler!
Onlar için mevcut dejenere düzenin devamı önemlidir. Çıkarlarının zedelenmemesi ön plandadır. Varsın bağımsız olmayalım. Varsın, her türlü baskı/hareket/ şantaj/ yalan ülkemize hakim olsun. Milli ve manevi değerlere devamlı olarak saldırılsın. Milli çıkarlarımız hiçe sayılsın. Kimin umurunda?
*******
2- Elbette bağımlı bir ülkenin demokrasi ile yönetilmesi de mümkün değildir. Ve Türkiye'de (gerçek anlamda) demokrasi yoktur. Seçim, sandık ve oy kavramları göstermeliktir. Zira; yönetim, seçilenlerin değil, tayinle gelenlerin insiyatifindedir. Silahlı kuvvetler, yargı , üniversite, medya, bürokrasi, kendisini TBMM'nin üzerinde görmektedir. (Zaten Anayasa'da faşist bir düzeni öngörmektedir. Sivillerin de bunu değiştirecek cesareti yoktur)
Türkiye demokratik bir ülke olsaydı;
-Genelkurmay Başkanı ve komutanlar, bu kadar sık konuşur muydu? Askeri vesayeti, her fırsatta göze sokarlar mıydı? Fişlemeler, andıçlar, darbeler, muhtıralar olur muydu?
-Yargı/YÖK/Rektörler/ Medya bu kadar agresif davranabilir; seçimle gelen yönetimleri hiçe sayabilir; devamlı darbe teşvikçiliği yapabilir miydi?
-Sadece, bir sıradan dernek olmasına rağmen, TÜSİAD bu kadar fütursuz davranabilir miydi? YARSAV Başkanı, bu davranışları sergileyebilir miydi?
-Sırf İhlas Haber Ajansı çalışanı diye, bir muhabir ölüme terk edilebilir miydi? Bunu yapana hesap sorulmaz mıydı? (Elbette, bu olayda kartel medyasının kumaşı ve ahlâk düzeni de ortaya çıkmıştır. Çifte standardı sergilenmiştir)
3-Ne kadar gayret edilirse edilsin, gerçekler gizlenemez ve örtülemez;
-ÇYDD, terör örgütleri ve Dünya Kiliseler Birliği ile işbirliği içindedir. Milli ve manevi değerlere düşmandır. Bölücülük yapmaktadır. İpleri ABD'nin elindedir.
-ADD, gerçek anlamda bir darbe örgütüdür.
*******
Bunları; Atatürkçülük ve lâikçilik istismarı ile örtemezsiniz. Yargıya baskı yaparak, kartel medyasını kullanarak, başarılı olamazsınız. Halkı kandıramazsınız.
-Hastalığını istismar ederek, Türkan Saylan'ı halka sevdiremezsiniz. (Bir sürü ucuz kahramanlık masalı. Ben 1960'lı yıllarda, genç bir Mülkiye öğrencisi idim. Sonra da Hesap Uzmanı oldum. O dönemde, böylesine bir cüzzam afetini, ne duyduk, ne de okuduk. Kaldı ki, 1968- 70 döneminde, askerliğimi Seyyar Jandarma olarak, Güneydoğu'da yaptım. Nasıl oldu da, tek başına cüzzam canavarını yenen, T. Saylan'ı hiç duymadık?)
-Dini cemaatler, hedef tahtası yapılırken; Sebatayist, Mason, Bektaşi, (adı Türk/ kendisi Ermeni) gizli Ermeni kişiler ve cemaatler hakkında, bir tenkid yapıldığını, nedense hiç duymadık? Cumhuriyet Gazetesi'nin, holding patronu finansörlerini dikkatlerden kaçırdık? Sendikaların paralarını iç edenleri, sağa sola dağıtanları, Tuncay Özkan'a verilen trilyonluk avansları, gündeme getirmedik. Halkımızı, saf ve cahil yerine koyduk.
-Lütfen; dürüst ve açık olalım. Kendi çıkarlarımızı ve koltuklarımızı değil, ülkemizi düşünelim. Halkımızı, potansiyel suçlu gibi görmeye hakkımız olmadığını idrak edelim.