Plansız Göç Tehlikeli
Ülkemizin bir kırsal alan gerçeği var.
12 ay köyde yaşayan nüfusumuz % 10’larda.
Direkt köyden geçinen nüfusumuz toplam nüfusun üçte birini oluşturuyor.
Kırsalla bağını koparmamış ama şehirde yaşayan, hem kırsal hem de kentsel alandaki gelirleriyle geçinenlerin oranı toplam nüfusun üçte birini oluşturuyor.
Bir üçte birlik nüfus daha var ki kırsal alanla, ne gelir ne de yaşam olarak bir ilişkisi yok.
Kırsal alanı hızla terk ediyoruz. Dolayısıyla üretim ve tüketim kalıplarımız değişiyor. Bu süreci planlı ve hesaplı yürütmediğimiz takdirde hormonlu bir toplumsal yapı ortaya çıkıyor.
Kırsal alanı terk ediş sebepleri arasında sadece kentlerdeki eğitim ve sosyal imkanların çokluğu yer almıyor. İnsanlarımız aynı zamanda bu terk edişi gelir ve geçimle de ilişkilendiriyor.
Yönetmek ve yönetiyor olmak için kırsal alanda yaşayanlarımıza gelir ve geçim garantisi sağlamış olmamız gerekiyor. Maalesef böyle bir durum söz konusu değil tam tersi insanlar hazır verdiğimiz bir takım şeylerle tembelliğe alıştırılıyorlar.
Hızla kırsal alanlarımızı terk ediyoruz, çok sağlıksız bir tarzda yapıyoruz bunu ve bu konuyu her yönüyle masaya yatırmış değiliz henüz.
Bana göre bu terk edişin özeti kısaca şöyle:
- İnsanlar kırsal alanda geçinmiyorlar ve bir ümit olarak kentlere akın ediyorlar, kentler artık taşı toprağı altın olarak lanse ediliyor, ana geçim kaynağı fındık ve inişli çıkışlı fiyatlar var. Fındığın yanında yeni gelir kaynakları oluşturmaya toplumsal dinamikler müsaade etmiyor. Örneğin büyükbaş besi hayvancılığı yapıyorsunuz, tamda kıvamını yakalıyorsunuz, et ithalatına izin veriliyor, bu durum belinizi büküyor ve çekiliyorsunuz. Tavuk yetiştireyim diyorsunuz, birileri kuş gribi gibi ucube bir hikaye icat ediyor, tavuklarınızı yok ediyorlar ve buradan da çekiliyorsunuz…
- Şehirlerde bir daire sahibi olmak statü olarak lanse ediliyor ve kırsal alanlardaki kıt kanaat kazanılan alın teri göz nuru kazançlar maalesef şehirdeki bir binaya yatırılıyor, ödenemeyen kısmı ise bir ömür insanlarımızı kente mahkum ediyor,
- Köylerimizde sosyal altyapılar oluşturmaya yönelik bir çabamız yok ve ara ara şehre gelen çocuklarımızın aklı buralarda kalıyor ve içinde kente göçmek hep bir uhde olarak yer alıyor,
- Eğitim ve sağlık hizmetleri kırsal alandan göçün bir başka nedeni. İnsanlarımız çocuklarının iyi şartlarda eğitim almalarını önemsiyorlar. Aynı zamanda sağlık hizmetini daha iyi şartlarda daha hızlı alabileceklerini düşünüyorlar,
- Nesiller arasında yaşanan kuşak çatışması bu göçü tetikleyen en önemli unsur bana göre. Gençler işlerinde esnek ve serbest olmak istiyor, sürekli tenkit ve müdahale edilmesini istemiyor, kendi yaşam tarzlarını oluşturmak istiyor. Çok fazla alan daraltması gençleri kırsal alandan soğutuyor.
Kırsal alan en önemli varlığımız, buraları doğru okumalıyız, kırsalı terk ederek ihmal ederek kentlerde mutlu ve huzurlu olamayız, kırsal alanlarımızı hem gelir hem de rehabilitasyon alanlarımız gibi değerlendirmek mümkün. Tüm bunlar için emek gerekiyor, plan gerekiyor, bu konunun farkında olmak gerekiyor.