PKK’nın Hendek Savaşı Kirli Bir Oyunun Sonucudur
PKK, geçmiş eylemlerinden farklı olarak şehirlerde hendekler kazıyor, üniforma giydirdiği militanlarına açıktan silah taşıttırıyor, yol kontrolleri yapıyor ve bombalama eylemlerine devam ederek adam öldürüyor. Fakat bunu geçmişten farklı bir strateji ile yapıyor ve yapmaya da devam ediyor.
Dağda savaşan PKK artık şehirlerde savaşıyor. Öyle ki, geçmiş yıllarda dağdan inen PKk'lılar eylem yaptıktan sonra tekrar dağa kaçarken şimdi yapılan eylemlerde PKK mensupları şehirlerde kalıyor. Şehirlerde yapılar ve yönetimler kuruyor.
Bugün yapılan eylemler sanıldığı gibi sadece bir “İç çatışma” eylemleri değil, aynı zamanda Uluslar arası meşruiyet kazanma eylemleri… Gerek Türkiye kamuoyu gerekse de siyasilerin büyük bir kısmı meselenin “Uluslar arası” bölümünü destek noktasından görürken kimse “Uluslar arası meşruiyet” kavramı açısından meseleye bakmadı ve bunu dillendirmedi. Mesele çok basite indirgendi ama mesele hiç de basit değil ve mesele sadece Hendek, yol kesme, adam öldürme de değil.
Hendek kazarak özerklik ilan ettiğini açıklayan PKK'ya en büyük destek ise DBP tarafından sağlanıyor. İller Bankası'ndan aldığı ödenekle oluşturulan kamu imkanlarını terör örgütünün emrine sunan DBP'li belediyeler, örgüte eleman kazandırmaktan mali destek sağlamaya kadar çok sayıda terör faaliyetinin içinde yer alıyor.
Bir mülki idare yetkilisi, kendisine sunulan Emniyet raporlarına dayanarak şu bilgiyi veriyor: "Kazılan hendeklere yerleştirilen el yapımı patlayıcılar dahi belediyeye ait araçlarla taşındı. Hendeklerin büyük bölümü kamuya ait araçlarla kazıldı. Kamu imkanlarını kullanarak rahat hareket eden DBP'li belediyeler terör üssü gibi hareket ediyor.
DBP'li belediyelerin uzun bir süredir, etüt merkezi adıyla kurduğu yerlerden PKK'ya militan kazandırdığı da Emniyet'in diğer bir tespiti. Ayrıca çocuklara ve gençlere yönelik yapılan piknik veya sportif faaliyetler de PKK'ya giden yolu açıyor. Belediyelerin mali kaynak sağladığı köy ve mahalle komiteleri ve halk meclisleri de PKK adına bölgeyi yöneten birimler gibi çalışıyor.
Belediye başkanlarının hiçbir söz hakkı yok, çünkü belediyeleri aslında Kandil'den görevlendirilen KCK komiserleri yönetiyor. Terör örgütünün gençlik yapılanması olan ve yol kesme, haraç toplama, suikast gibi terör faaliyetleriyle anılan YDGH'li teröristler de belediye bünyesinde istihdam ediliyor. Sadece sözde özerklik ilan edilen bölgelerde belediye işçisi olarak görülen 187 YDGH'li teröristin bulunduğu tahmin ediliyor.
Çözüm Süreci'nin en büyük tıkanıklığı ve PKK'nın silahları ile Türkiye'yi terk etmemesinin sebebi “Uluslar arası Meşruiyet” isteğine devletin yanaşmamasıdır. Seçimler sonrasında bölgede açıktan silahlarla gezme, üniforma giyme, belirli bölgeleri kontrol altında tutarak, Kurtarılmış Bölge ve özerkliğini ilan etme altında Uluslar arası bir güç olma isteğidir. Önümüzdeki günlerde özellikle devlet dairelerinde çalışan insanlar kaçırılmaya başlanırsa hiç şaşırmamak gerekiyor. Çünkü bunların her teslimi aynı zamanda bir meşruiyet meselesi haline getirilecek.
Yaşadığımız şiddetin kaynağı esas olarak uluslar arası meşruiyet isteğinin devlet tarafından kabul edilmediğini açık açık ifade etmeyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden sokakları hareketlendirme ve meşruiyet kazanma derdidir. Bu kısa vadede çok mümkün gözükmediği gibi şiddetin daha da artmasına yol açacaktır.
Terör örgütü PKK bu yıl 'Devrimci Halk Savaşı' adıyla Kürtlerin yaşadığı şehirlerin tamamında asker ve polisle şehirde çatışmaların yaşanmasını istiyordu. PKK'nın bu tezgahı için hendekler kazıldı, barikatlar kuruldu, sokaklar savaş alanına çevrilmeye çalışıldı. Ancak PKK'nın bu planı bir türlü tutmadı, halk 'hendek' siyasetine destek vermedi.
Bölgedeki Kürt vatandaşlarımız HDP’ye “terör bitsin, silahla huzurun, barışın geleceği yok. Çözüm demokraside, Meclis çatısı altında aransın” diye destek verdi. Bunun olmayacağını gördüğü için 1 Kasım’da desteğini büyük ölçüde çekti. Şimdi özerklik yutturmacısıyla kendisine nasıl otoriter bir yönetim hazırlandığını, inancının, evlatlarının nasıl yok edileceğini görüyor.
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse; PKK nın hendek kazarak başlattığı ve aşılmaz barikatlarla güçlendirdiği şehir ayaklanması uluslar arası bir meşruiyet kazanma kavgasıdır. Bu açık ve hileli oyuna düşmeden devlet kirli oyunu bozmak zorundadır.